Geçen bölüm yorum yapana bu bölümü ithaf edeceğim demiştim. Bir kişi yaptı. Teşekkürler! Siz anca okuyun, vote, yorum yok dimi okuyucularım jndsjk. Neyse canlarım medyadaki şarkıyı dinleyin, asla pişman olmayacağınız bir şarkı.
Aslında, hayatımda daha önce böyle bir şey yapmamıştım. Yani, asıl bahsettiği konuyu. Belki onu yeni deneyimlerim için kullanabilirdim. Kullanmak demeyelim de, öğrencisi olurum, ondan habersiz. Yani gözlerine cennet dediğim kişiyi, habersiz cehennemime katacaktım. Hiç beklemeden kolundan çektim ve hasta yatağına oturttum. Bana anlamsız gözlerle bakıyordu. Ona doğru eğildim.
"Yine mi tokat atacaksın?"dedi alayla.
"Evet" dedim. "Ama bu sefer ki beynine çarpacak. O anlamaya çalışırken birden dudaklarına yapıştım. Cevap vermedi bir müddet. Tanrı aşkına! Bu olay hikayelerde kızların başına gelirdi. Ardından o da dudaklarını hareket ettirdi. Soğuk elleri ile yüzümü kavradı. Ve
Güldü.
Gözlerim istemsizce gamzesine kaydı. Dudaklarımı ayırıp gamzesini öptüm. Bir durup, bir gülümsüyordu. Yani 2 saniye arayla tekrar tekrar gamzesini öpüyordum. Gülmeyi kesip belimden beni çekti ve kucağına oturttu. Dizlerinde durmaya çalışıyordum. Yani ona yaklaşırsam, ona ve erkekliğine, çok ileri gitmiş olurdum ve bu benim için cahillik ve tecrübesizlik içeriyordu. Fazlasıyla. Omzundan işaret parmağımla ittim. O da bunu bekliyormuş gibi hemen uzandı. O kısma biraz uzakta otururken dudağına doğru uzandım. Üzerine yattım bir nevi. O sırada kapı açıldı. Hemen kalktım. Doktor gelmişti.
"O otururken çelme taktı da, üzerine düştüm." Doktorun gözünde tanımasam bile ünlüleri ayartan bir kız olarak kalmak istemiyordum. E benim üstüme de kıvırma işlerinde üstün yoktu. Bunu Luke'un şaşkın bakışlarından da anlayabilirdiniz. Sonra işi çaktı ve
"Evet, öyle oldu." dedi. Ben odadan çıktım. Doktor muayene etsin diye. Bazı erkekler bacaklarıma bakıyordu. Ne vardı sanki üstümü değiştireyim diye pantolonu çıkardıktan sonra aceleden bir şey giymemişsem. Ama hastayken insanlar daha hassas olur derler. Ya da düşkün her neyse. Şu an zaten kızarmış bir durumdaydım. Kulağımın arkasında bir nefes hissettim.
"Domates." Sesin sahibine baktım. Luke. Bu benim rüyamda ona taktığım lakaplardandı. Kıkırdadım. "Ve az önce ne yaptığını anlayamadığım bir domates." Daha da kızardığımı fark ederek yanağımı sıktı. "Tatlı, şirin mi şirin bir domates." Patates değil miydi o? Her neyse.
"Anlaşılmayacak ne var Luke. Daha önce hiç kan kardeşim olmamıştı! Onu yaptığımızda kurumuştu ama olsun. Ne olacak bro?" Bana 'konuşman çoğ hoşdir ama benane' bakışı attı. Öyle bir bakış işte. ----Daha iyi bir açıklama bulamadım.-
"Yeme beni Sarah."
"Niye sen az önce 'hayır yiyeceğim' diyordun?"
"O manada değil, biliyorsun. Uzatma Sarah? Aklında nasıl bir plan var." Ne diyebilirdim ki.
'Senin mavi cennet gözlerin, bana cehennemi tanıtsın diye seni kullanacağım.' falan?
Tamam daha iyi açıklamalar bulduğum zamanlar olmuştu. Aklıma gelen ilk şeyi söyledim.
"Ne dersin, 'Arkadaştan Öte: Mavi Cennet' diye bir film mi çevirsek?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue Paradise ▲ Hemmings
FanfictionMavi, mavi diye ölüp, mavi cennete gidecek bir kızım gibi..