Yaprağı olmayan yapayalnız ve kasvetli bir sonbahar ağacıyım.
Çırılçıplak tüm benliğiyle, kolları gökyüzüne kadar uzanan.
Rüzgarın savurduğu saçlarım var bir de benimle.Kızgın gökyüzüne bakıp resmediyorum seni olabildiğince.
Düşünüyorum sebepsizce.
Ne ara muhtaç olmuştum iki kolunun
arasındaki huzura.
Sarsan beni her şey geçecek gibiydi oysa.Tıpkı o akşam gibi.
Acının buram buram koktuğu ıssız bir
sokaktaydık,sarılıyorduk.
Sokak ışıkları ve senin ışığın, karanlık
ruhumu aydınlatıyordu adeta.
Sus dedi katı bir ses sus,sus ve dinle,
Bak ikimiz varız sadece.
Aklıma geldikçe huzurun melodisini
anımsıyorum sessizce.
Ve tekrar düşünüyorum,neden sonum
iki dudağının arasındaymış gibiydi.
Konuşsan neler kopacaktı kim bilir kalbimde.Sanki daha önce kopmamış
gibi koptuğum yerden tutunmaya çalışırken.Daha şimdiden her şey çok belli,gidiyorsun.Ve ben bilmiyorum bile.Yavaş yavaş öldüre öldüre.Ama sevdiğim bilmiyorsun;ben öldüğümde yaşayacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Gökkuşağı
ŞiirSiyah bir gökkuşağının hikayesi.Şiir severleri bekliyorum.Kendi duygularınızı hissedeceksiniz.