57.Bölüm ~SIRLARLA DOLU ÖPÜCÜK~

2.1K 121 89
                                    

Asu'dan...

Eve geldiğimde çantamı bir kenara koyup televizyon odasına geçtim. Kendimi koltuğa atıp uzandım ve televizyonu açtım. Sınavlara az kalmıştı ama ben hala televizyon izliyordum. Muhteşem! Derslere odaklanamıyordum. Bir de konu eksiğim olduğu için daha çok zorlayacaktım. Birinciliğimi kimseye kaptırmak istemiyordum.

Bu okula gelmeden önce hep derslerime yoğunluk verirdim. Çok arkadaş edinmezdim. Taki kızlar karşıma çıkana kadar. İntikamlar bitmişti ya da biz öyle zannediyorduk. Bize hala oyun oynayabilirlerdi. Artık kime güveneceğimi bilmiyorum. Berkan o kadar ikna edici konuştu ki o gün benle, direkt ona inanmıştım ya da inanmak istemiştim.
Koltuktan doğrulup televizyonu kapattım. Hiç bir şey düşünmek istemiyordum.

Odama çıkıp üstümü değiştirdim. Rahat pijamalarımı giyip çalışma masama oturdum. Toparlanmam lazımdı yoksa gidişat hiç iyi değildi. İlk sınav matematik olduğu için matematik defterimi açıp soruları başka bir deftere yazıp çözmeye çalıştım. Bir kaç soru çözdükten sonra telefonum çaldı. Kim diye baktığımda şaşırdım. Bok Beyinli. Neden arıyordu ki? Cevap versem mi? Hayır vermeyeceğim. Zaten kafamı veremiyorum derse onunla daha çok dağıtamam. Aramayı reddedip ders çalışmaya devam ettim.

Soruyu çözerken tekrar telefon çaldı. Bu sefer annem arıyordu. Gülümseyip telefonu elime aldım ve aramayı cevapladım.

-Efendim anne?

- Nasılsın kızım?

-İyiyim sen?

-Ben de iyiyim kızım. Babanın yurt dışında işi bitti artık Türkiye'ye geliyoruz.

- Cidden mi? Çok sevindim anne.

- Bizde çok mutluyuz babanla. Ama şimdi kapatmam lazım kızım, hem sende dinlen.

- Tamam anne dikkat edin kendinize. Görüşürüz.

-Görüşürüz.

Telefonu kapatıp masanın üstüne koydum. Mutlu olmuştum. Uzun zaman olmuştu annemi ve babamı görmeyeli. Özlemiştim onları. Ara sıra yurt dışına giderlerdi ama bu kadar uzun kalmazlardı. Soruma dönüp mutlu mutlu çözmeye başladım. Motive olmuştum.

Tekrar telefon çalınca "Bir bırakmadınız!" dedim ve telefona baktım. Yine arıyordu. Sinirle telefonu elime alıp telefonu cevapladım.

- Ne var Ateş?

-Kapıyı aç.

Kapıyı aç mı? Evimin önüne mi gelmişti.

- Ne?

-Kapıyı aç kızım!

Ateş telefonu kapatınca şaşkınlıkla telefona baktım. Neden gelmişti ki? Acaba bir şey mi yapacaktı? Neden yapmasın ki? Sonuçta düşmanız. Kötü düşünmeyelim ve korkmayalım. Hadi Asu yaparsın. Git ve kapıyı aç. Bu kadar.

Odamdan çıkıp dış kapıya doğru gittim. Kapıyı yavaşça açtığımda üstüme bir ağrılık düştüğü için yere boyladım. O ağırlık da benim üstüme düştü. Ben acıyla yüzümü buruştururken bir yandan da üstümdekine bakıyordum. Ateş şuan üstümdeydi ve bana bakıyordu. Derin nefes alıp gözlerimi kaçırmadan baktım. Sanki özlemiştim onu. Hayır! Asu kendine gel. Seviyordum ama bağlanamam.

"Kalksana üstümden!" dedim ve Ateş'i üstümden ittim. Ayağa kalkıp kapıyı kapattım o sırada da Ateş televizyon odasına geçmişti. Ben de televizyon odasına geçip Ateş'in karşısına oturdum. "Ne işin var burada?" dedim. "Hiç. Öylesine geldim." dedi yorgun sesiyle. "İçtin mi?" dedim kaşlarımı çatarak. "Biraz içmiş olabilirim." dedi gülerek. "Biraz mı?" dedim. "Tamam çok içtim." dedi gülümseyerek. Onun bu haline ben de gülümsedim. "Gülümsettim seni. Uzun zaman olmuştu senle birlikte takılmayalı." dedi Ateş. Arkama yaslanıp "Yüzüne tekrar bok mu sürmemi istiyorsun?" dedim. "Eskisi gibi olacaksak neden olmasın." dedi gülerek. "Cidden sarhoşsun." dedim ve başımı olumsuz anlamda salladım. "Ne olmuş sarhoşsam?" dedi Ateş ve yanıma gelip başını omzuma koydu. "Neden yaptın? Neden söyledin deponun yerini?" dedi Ateş kendi kendine. Sayıklıyordu. "Doğru olanı yaptım." dedim. "Hayır yapmadın." dedi Ateş ve kafasını bana doğru kaldırdı. Kafasını kaldırdığında burun buruna geldik. Çok yakındık. Çok...

PSİKOZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin