Hikayenin diğer bölümlerinde ana hatları şekillenmeye başlayacak lütfen bir bölümle yargılamayın ve okumaya devam edin.
|Keyifli okumalar.
Sağa dön sola dön koşmaya devam et ve sonra tekrar sola dön.
Tüm düşünceler bunlardan ibaretti. Nereye koşacağımı bilmeden ilerliyordum. Amacım bir yere varmak değildi,bir şeylerden kaçmaktı. Karanlık sokaklarda hızla koşmaya devam ederken yorulduğumu hissetmiştim ama duramazdım.
İnsanlar karanlıktan kaçardı ama ben karanlığa koşardım. Bu hep böyleydi.
Hala koşmaya devam ederken arkama kısa bir bakış attım, peşime taktığım serseriler görünürde yoktu. Tek gördüğüm yıkık dökük binalar, boyasız, yapımı yarım kalmış inşaatlar ve dar sokağı aydınlatmaktan çok korkutucu yapan sokak lambasıydı.
Korkutucuydu, evet. Ama korkuyor muydum? Hayır.
Nerdeyse yarım saattir aralıksız koşuyordum ama bu alışık olduğum bir durumdu. Uzun bacaklarım sayesinde hiç zorlanmadığım için deli gibi eğleniyordum. Peşime taktığım üç serseriyi atlatmama çok az kalmıştı. Seslerini artık duyamıyordum ama yine de durmadım. Yarısı yıkılmış duvara hızla tırmandım ve hiç durmadan tepesinden aşağı atlarken sağ dizimin üstüne düştüm. Son hızla ayağa kalkıp dar sokağa girerken onları atlattığımın farkındaydım.
Köşede duran ve yanmakla yanmamak arasında kalmış sokak lambasının bulunduğu sokağın, üzerinde yazılar yazan duvarına ellerimi yasladım ve başımı yere eğerek öylece durdum.
Nefes nefese kalmıştım ve sessiz sokakta duyulan tek ses benim düzensiz nefeslerimdi. Soluklarım düzene girmeye çalışırken göğüsüm hızla inip kalkıyordu. Başımı yavaşça duvara yasladım ve yüksek sesle keyif dolu bir kahkaha attım.
Evet o piçin elinden kaçmıştım. Yaşıtım olan erkekler evde ınstagramda kız tavlar, Ailesi ile tartışır yada sevgilileriyle mesajlaşırdı. Ben ne mi yapıyordum ? Her pisliği içinde barındıran serserilere bulaşıyor sonra rahatlıkla ellerinden kurtuluyordum. Bu işte tek başımaydım ve tek başıma olmama rağmen hiç biri beni yakalayamıyordu.
Onların başkalarından çaldığı parayı ben onlardan çalıyor sonra onlar peşime takıldığında koşarken bir kenara fırlatıyordum.
Bir amacım var mıydı ? Hayır.
Eğleniyor muydum ? Fazlasıyla.
Çünkü hedef buydu... Eğlenmek. Birilerini dövdüğümde oluyordu ki bu en eğlencelisiydi. Ciddi anlamda bana bulaşanları anlamıyordum kendileri kaşınıyorlardı ve bende derslerini veriyordum.
Büyük bir adrenalin patlaması yaşarken tekrar atmaya başladığım kahkalar karanlık gecede yankılanıyordu. Ellerimi duvardan aşağıya kaydırdım ve sırtımı duvara yasladım. Kafamı kaldırıp gökyüzüne bakarken kahkalarım hıçkırıklara ve ardından lanet gözyaşlarına dönüştü.
Ben ağlamazdım güçlü bir erkektim ve öylede kalmalıydım.
Parmak uçlarımla yüzümü yırtarcasına göz yaşlarımı sildikten sonra yüzümü ellerimin arasına alıp yavaşça yere oturdum. Birkaç metre ötemde bulunan çöp kutusuna bakmak için kafamı yan çevirdim. İki siyah kedinin çöpleri karıştırdığını gördüğümde bir sürü onları izledim. Herşeyden habersiz mutlu gözüküyorlardı. Eğer bir şeye benzetilebilecek olsam bu siyah kedilere benzettilirdim. Sırf kara olduğu için tiksinilen hayvanlardı. Bende sırf karanlık olduğum için uzak durulan bir adam.
Annem beni sarı bir civcive benzetirdi de neyse.
Ben sizin ailenizin uzak durmanız için uyardığı o adamdım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐡𝐞𝐫𝐞 𝐅𝐨𝐫 𝐘𝐨𝐮 ♡ 𝐉𝐢𝐊𝐨𝐨𝐤
FanfictionAcımasız değillerdi, katil hiç değillerdi. Sadece karanlıklardı işte. Karanlığın bile olduğu konumdan utanıp. Kendini sorgulayacağı kadar karanlıklardı. "Boşuna uğraşma, miniğim. Ne dipsiz okyanus ne de sonsuz gökyüzü. Hiçbir şey temizliyemez içimiz...