|Keyifli okumalar.
Gecenin ilerleyen saatlerinde bile kimse uyumamıştı. Yanında oturduğum Jungkook, J-hope ile konuşurken, Tae ve Jin bir birlerine sarılmış gülüşüyorlardı.
"Bunlar hep böyleler mi?" fısıldayarak, Jungkook'a yaklaşıp soru sorunca kafasını bana çevirdi. Bir birimize yakın olan yüzlerimizden rahatsız olmamıştım.
"Kimler?" derken çaktırmadan başımla onları işaret ettim. Ne demek istediğimi anladı ve sinsice sırıttı. "Evet çoğu zaman böyleler" dedi ve ardından yüzünü buruşturdu. Bende yüzümü buruşturdum ve kıkırdadım. Topluma açık alanda oynaşan sevgililere karşı aynı görüşü sergilediğimizi anlamıştım. Birden diğer yanıma Kai oturunca, bütün gözler bize döndü.
"Ee Jiminciğim, marifetlerini bize göstermek ister misin?" Sevimsiz suratını marifetlerimi göstermeden, dağıtmak isterdim. Bu çocuğa ayrı bir gıcık olmuştum. Üstelik ben, bana Jiminciğim diyenlerden nefret ederdim. Yapmacıklığın lüzumu yoktu. Keyifsizce güldüm ve "Sirkte olduğumuzu hiç sanmıyorum." Gözlerini devirdi. Cidden elimde kalırdı bu çocuk.
"Ama canım sıkıldı, hem kaynaşmış oluruz." diye diretince, sesinin şımarıklığı karşısında, alayla gülümsedim. Küçük bey oyun oynuyorsa tabiki bende oynayacaktım. Hem böylelikle, bugünkü sinirimi de. Onun üzerinden atardım.
Ayağa kalkıp " Ne yapmak istiyorsun?" diye sıkılgan bir sesle sordum. Tek elimi pantolonumun arka cebine soktum. Seçeneklere açıktım. Ama o gözlerinde gizleyemediği kıskançlıkla bana bakmaya devam etti.
"Bana yumruk atmayı Jungkook öğretti, sana kim öğretti?" Sorumu geçiştirip başka bir soru sorunca onu yumruklamak istedim. Bakışlarım Jungkook'a kaydı. Yüzünde ifadesizlik maskesini takmış, oturarak, bizi izliyordu. Herkes otururken, tiyatro oynar gibi ben ve Kai ayaktaydık. Çocukça olan kıskançlık dolu bu laflarına karşı, soğukkanlılığımı koruyordum. Yada korumaya çalışıyordum. "Sana yumruk atmayı kim öğretti?" diye papağan gibi sorusunu tekrarladı.
"Yumruk atmak sonradan öğrendiğim bir eylem değil." Kai'nin suratından, bozulduğunu anladım. Gözüm Jungkook'a kayınca, dudaklarında hakim olan çarpık gülüşünü gördüm. Anında bakışlarımı ondan çektim. J-hope ve Namjoon yanıma gelirken, Suga Kai'nin yanında duruyordu.
"Bu gruba girdin ve bir şeyler kanıtlaman gerekmez mi?" diye bilmiş bir şekilde sorunca, güldüm.
"Bir şeyler kanıtlamak için senin yerine Jungkook'u falan dövmem gerekmez mi?" Bir adım geri gidip gözlerimi kısarak onu süzdüm. " Sen çok...kolay lokmasın da." Dudağımın bir kenarı, yukarı doğru kıvırılırken amacım, gülümsemekten çok farklı bir etki bırakmaktı. J-hope ve Namjoon, arkalarını dönüp kıkırdarken elleriyle dudaklarını kapattılar. Jungkook'da başını hafifçe önüne eğmiş, dudaklarını birbirine bastırırken gülmemek için kendini zor tutuyor gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐡𝐞𝐫𝐞 𝐅𝐨𝐫 𝐘𝐨𝐮 ♡ 𝐉𝐢𝐊𝐨𝐨𝐤
FanfictionAcımasız değillerdi, katil hiç değillerdi. Sadece karanlıklardı işte. Karanlığın bile olduğu konumdan utanıp. Kendini sorgulayacağı kadar karanlıklardı. "Boşuna uğraşma, miniğim. Ne dipsiz okyanus ne de sonsuz gökyüzü. Hiçbir şey temizliyemez içimiz...