Ben geldim umarım seversiniz yorum yapmaktan çekinmeyin :) yazım hataları için üzgünüm sindire sindire okuyun.
Bölüm parçası: Who|Lauv-Jikook
|Keyifli okumalar
On dokuz yıllık hayatım boyunca kimse bir dokunuşun beni böylesine yakabileceğini söylememişti ve ben de bu bilginin zihnimdeki meçhulluğunu bahane ederek yani yasak olana dokunmuştum ve onu öpmüştüm,öpüşmüştük.
Vücudum yanıyordu ılık bir duş almıştım duştan çıktıktan sonra saçlarımı kuruturken aynadan kendimi bolca süzme imkanım olmuştu; gözlerim solgun ve sanki vücudumdaki ateşi taşıyorlarmış gibiydi. Parmaklarımla dudağımı
ellerken vücudumda en çok yanan yerin dudaklarım olduğunu anlamıştım. Banyoda işim bittiğinde
uykusuzluğun verdiği asilikle odamda boş boş gezerken mutfağa inmeye karar vermiştim. Mutfakta sadece Jejoon'u otururken gördüğümde şaşkınlıkla ona baktım, ne ara gelmişti. Canlı bir gülümsemeyle görmeye alışkın olduğum yüzü bugün soğuk ve neşeden uzak gözüküyordu.
Göz altları ağlamaktan çökmüş gibiydi ve saçlarını atkuyruğu
yapmıştı. Beni görünce, sanki beni
görmeyi bekliyormuş gibi yüzü aydınlandı ve ayağa kalkıp yanıma gelirken acelesi varmış gibiydi."Jimin, seninle bir şey konuşmam
gerek."Benimle konuşması çok acil olan ne olabilirdi anlayamamıştım ama
Jejoon'u sevdiğim için bunu kabul ederek onu dinlemeye başladım."Jungkook uyanmadan bu işi halletmek istiyorum." Gözlerini gözlerime dikti ve yalvarırcasına baktı.
"Yardımına ihtiyacım var."
"Yardımıma mı?" Şaşkınlıkla ona bakarken Jejoon'u daha ilgiyle incelemeye ve dinlemeye başlamıştım.
"Evet. Bunu Jungkook'a
anlatamazdım ve bu grupta yeni olduğun için bana yardım edebilecek
sadece sen varsın."Merakım bir çığ misali yuvarlanarak büyürken, soğukkanlı olmaya ve ifadesiz kalmaya çalıştım.
"Ne konuda?"
Utangaç bir tavırla başını öne
eğip bakışlarını yere dikti."Bir flaş bellek" dedi mırıldanarak.
"Birisinin elinden o flaş belleği
almamız lazım."Şüpheyle gözlerimi kıstım.
"Bu... Ne flaş belleği?"
Gözleri dolarken kendini daha
fazla tutamayacak gibiydi. Jejoon'la aramızda pek yakın bir ilişki yoktu, fakat bu kıza kanım ısınmıştı ve yardımımı asla esirgemezdim.Jejoon'un masaya oturup sessizce
ağlamaya başladığında bende masaya oturdum ve ne yapacağımı bilemez bir şekilde ona bakakaldım."Erkek arkadaşım," dedi sessiz
hıçkırıkları arasında. "Sevdiğim ve güvendiğim o adam.. Nereden bilebilirdim böyle bir iğrençlik yapıp, beni tehtid edeceğini?"Ona olan aşkının verdiği acı ve güveninin sarsılmasının getirdikleri birleşip Jejoon'na eziyet ediyor gibiydi. İşte duygusuz olmanın ayrıcalığını gördüğüm bir an daha yaşıyordum fakat Jejoon'un güvendiği o aptal adamın yaptıkları beynimde yankılanırken, bütün bedenim sinirden kasılmıştı. Ne derece iğrenç bir insan bunu yapardı ki? Derin bir nefes verirken kafamı iki yana salladım.
"Sanırım böyle bir şeyi hiç
beklemiyordum.""İlişkiye girmiş olmamı mı?"
Kaşlarımı çatarak ona ters bir bakış attım. "Hayır tabii ki, zaten bu beni ilgilendirmez. Sadece flaş bellek olayını beklemiyordum ne yapmamı
istiyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐡𝐞𝐫𝐞 𝐅𝐨𝐫 𝐘𝐨𝐮 ♡ 𝐉𝐢𝐊𝐨𝐨𝐤
FanfictionAcımasız değillerdi, katil hiç değillerdi. Sadece karanlıklardı işte. Karanlığın bile olduğu konumdan utanıp. Kendini sorgulayacağı kadar karanlıklardı. "Boşuna uğraşma, miniğim. Ne dipsiz okyanus ne de sonsuz gökyüzü. Hiçbir şey temizliyemez içimiz...