8

95.2K 3.4K 976
                                    

"Tisya! Tisya uyan!" bilincime sızan ince sesle birlikte gözlerim aralanırken elimi yatağın diğer tarafına doğru atıp Eriz'in yastığına kolumu sardım ve o tarafa doğru kayıp yüzümü yastığa gömdüm. Eriz'in kokusu ciğerlerimi doldurduğundaysa dudaklarımı yukarıya kıvırarak gözlerimi araladım. Uyanmamla birlikte aklım yeni başına geldiğindeyse hızla yattığım yerden doğrulup Eriz'in yastığını kendimden uzağa ittim. Ne yapıyordum ben?! Nasıl bu kadar saçmalayabiliyordum?! Ne işim vardı benim bir sapık gibi adamın yastığıyla?! Cidden delirmiştim! Ciddi ciddi kafayı yemiş olmalıydım.

"Günaydın! Üzgünüm ama kokusunu özlediğin kişi çoktan gitti. Benide seni hazırlamam için görevlendirdi." Veronika yüzündeki kocaman gülümsemeyle birlikte bana bakarken ona doğru dönüp kaşlarımı çattım. Neden bahsediyordu ve burada ne işi vardı en ufak bir fikrim yoktu ama az önce yaptığım şeyi gördüğü için utanmıştım. Lanet olsun ki gerçekten şanssız biriydim!

"Hadi Tisya kalk! Daha duş alacaksın, giyineceksin, makyajını yapacağız. Off bir ton işimiz var." Veronika aksanlı türkçesiyle birlikte bana bir şeyler anlatırken yeni uyandığım için allak bullak olan zihnimle birlikte onu anlayamadığım için elimi havaya kaldırdım. Elimi havaya kaldırmamla Veronika sustuğundaysa ellerimi saçlarımın arasına sokup saçlarımı dağıttım ve zihnimi biraz olsun toparlayarak tekrar Veronika'ya döndüm. "Yeni uyandın ve inan aptal gibiyim Veronika. Lütfen bana ne anlatmaya çalıştığını tane tane bir daha söyle. Kim gitti? Neye hazırlanıyoruz?"

"Eriz Bey. Eriz Bey sabah erkenden evden çıktı bana da sizi akşam ki nikahınız için hazırlamamı söyledi. Anladığım kadarıyla nikah kıyıp şık bir restaurantta Eriz Beyin en yakınlarıyla bir yemek yiyecekmişsiniz." Veronika gözlerine yansıyan neşesiyle bana bakarken şaşkınlıkla birkaç saniye ona boş boş baktım. Daha sonra ise böyle bir şeyden niye haberimin olmadığını sormak için Eriz'i aramayı düşündüm ancak bu fikrimden hızla vaz geçtim. Eriz bana bunu ne ara haber verecekti ki? Dün zaten bütün gün kızıylaydı, akşam geldiğimdeyse yeterince dağılmıştı. Dolayısıyla bu durumu bana haber vermeyi unutması normaldi. Hem zaten haber verse de hiçbir şey değişmeyecekti. Bu yüzden fazla üstelemeyip Veronika'yı kafamla onayladım ve onun bakışları eşliğinde yataktan kalkarak banyoya doğru ilerlemeye başladım fakat tam o esnada odadaki siyah dolabın üstüne asılı duran bembeyaz uzun elbiseyi gördüm. Elbiseyi beynim algılar algılamaz ayaklarım yere çivilenirken biran için nefesimin kesildiğini hissettim.

"Bu.. bu ne böyle?" elbiseden gözlerimi biran için bile ayırmazken Veronika'nın sorduğum soru karşısında kıkırdadığını duydum.

"İngiltere kraliçesinin gelinliği. Hatta ondan bile daha güzel olabilir." Veronika'nın söyledikleriyle gözlerimi zorlukla elbiseden alıp ona doğru döndüm ve onunda benim gibi gelinlik olarak nitelendirilen elbiseye hayranlıkla baktığını gördüm. Gerçekten hayran olunmayacak gibi değildi. Elbise o kadar zarif ve o kadar sadeydi ki beni bu kadar etkileyen şeyin tam olarak ne olduğunu anlayamamıştım bile. Ama her ne kadar sade olsa da bir o kadar da nefes kesici olduğu gerçekti.

"Biliyorum saatlerce gelinliğinizi incelemek istiyorsun ama hazırlanmamız gerek Tisya. Hadi hemen duş al sen. Bende sana yitecek bir şeyler hazırlayayım." Veronika yanıma gelip beni sırtımdan hafifçe ittirirken ona hak vererek banyoya girdim ve üstümdeki Eriz'in tişörtünü çıkarıp kirliye attıktan sonra kendimi de sıcak suyun altına bıraktım. Sıcak su tüm bedenimi gevşettiğindeyse olabildiğince çabuk bir şekilde duş alıp Eriz'in kullandığı havlunun yanındaki havlumu alıp üzerime sardım ve göğüslerimin üstünde havluyu bağlayarak iyice sabitleştirdim. Sonra ise saçlarımı da daha küçük bir havluya sararak banyodan çıktım. Benim banyodan çıkmamla birlikte makyaj masasının önüne oturmuş olan Veronika hızla ayağa kalktı ve beni çekeleyerek kalktığı yere oturmamı sağladı.

Tisya +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin