33

49.3K 2.2K 901
                                    

"Eriz lütfen bir şey söyle artık! Anlıyorum darmadağın oldun ama nereye kadar böyle susup bekleyeceksin?" gözlerim karanlığın içinde Öylece durmuş camdan şehrin ışıklarını izleyen adamın sırtında gezinirken az önce zar zor uyuttuğum Elis'i düşünerek sertçe yutkundum. Susması sadece Eriz'e zarar vermiyordu onun susması kızına da zarar veriyordu. Öyleki Elis sadece babasının dudaklarından çıkacak tek bir kelimeyi bekliyordu ama Eriz ona o kelimeyi söyleyecek gücü kendinde bulamıyordu. Tabii ki her ne olursa olsun Elis Eriz'in kızıydı ama... aması vardı işte. Eriz'in aklına sığmayan gerçekler vardı. Eriz'in uğradığı koca bir ihanet vardı. En kötüsü de Eriz'in hayatında yıllarca birlikte yaşadığı bir yalan vardı. Bu öyle bir yalandı ki hem varlığına şükredilirdi hem de varlığına sonsuz lanet okunurdu. Sanırım önemli olan bu yalana nerden bakıldığıydı. Önemli olan Elis'e bir ihanetin kanıtı olarak değilde sadece Elis olarak bakılmasıydı.

"Elis'ten nefret mi ediyorsun?" sesim oldukça çatlak çıkarken Eriz'in mavilerinin biranda bana dönmesiyle gülümsedim. Tam da beklediğim gibiydi Eriz hala Elis'in o harika babasıydı ve bunu hiçbir gerçek değiştiremezdi şimdilik sadece birinin Eriz'i kendine getirmesi gerekiyordu ki o rolüden ben çoktan üstlenmiştim.

"Asla! O benim kızım! Umrumda değiller Elis benim kızım. O sürtükte o pezevenkte umrumda değil! Söyledikleri de umrumda değil. Ölürümde vermem Elis'i onlara! Ölürüm öldürürüm yine de vermem!" Eriz gözlerinden okunan kararlılığıyla bana bakarken titreyen bacaklarımla ona doğru birkaç adım atıp tam dibine geldikten sonra kollarımı onun beline sardım ve iki elimi de sırtına koyup yavaşça gerilen kaslarında gezindirdim. Ufak hareketim onun kaslarının gevşemesine sebep olduğundaysa parmak uçlarımda yükselerek dudaklarımı onun çenesine bastırdım. Dudaklarıma batan sakallarıyla hafifçe kıkırdadıktan sonra ise gözlerimi onun mavilerine kaldırdım.

"O senin kızım Eriz. Elis bizim kızımız. Ne eski karın ne de o aşağılık kuzenin onu bizden alamaz. Hem doğru söyledikleri bile belli değil. Belki yalan söylüyorlar. Belki Halide Elis'in kimden olduğunu bile bilmiyorum. Hemen böyle dağılma. Elis'in sana bu kadar ihtiyacı varken paramparça etme kendini. Tutun. En ufak bir umuda sıkı sıkıya tutun." Eriz'in gözlerine güven verircesine bakarken Eriz söylediklerimle birlikte karışan kafasıyla bana doğru eğilip anlını anlıma yasladı. Gözlerini bu kadar yakından görmek bile beni titretirkense ellerini belime sarıp burnunu burnuma sürttü hafifçe. Gözleri söylediğim şeyin olma ihtimaliyle parlarken sonunda kendine geldiğini anlayarak gülümsedim. Benim ufak gülümsemem onun yüzünde büyük bir gülümsemeye neden olurken biran da düşündüğü şeyle birlikte gözlerine yine kara bulutlar düştü ve yüzündeki gülümseme sanki hiç varollamışçasına yok oldu. Onun bu aniden değişen tavrıyla birlikte benimde gülümsemem solarken Eriz belimi saran kollarını benden çekip ona doladığım kollarını benden uzaklaştırdı ve histerikçe gülüp elini saçlarına geçirdi.

"Sevindiğim şeye bak! Eski karımın kiminle düşüp kalktığı belli olmadığı için kızımın biyolojik babası olabilme ihtimalime seviniyorum! Cidden ben ne yaşıyorum ya?! Bu kadın bana ne yaşatıyor?! Neydi lan benim suçum?! Neydi Tisya?!! Ben onu sevmekten başka ne yaptım ona?! Ne yaptımda beni böyle boktan bir işin içine soktu?! Sikeyim ben çok sevdim onu! Sadece çok sevdim ama o! Siktiğimin şerefsizi!" Eriz saçlarına soktuğu eliyle saç tutamlarını çekiştirirken söylediği her bir kelimenin kalbime batmasını umursamasan ona doğru bir adım attım ancak Eriz ona attığım bir adımla iki adım geriye çekilerek ağzının içinde bir küfür savurup gözlerini benden kaçırdı. Söylediği her sevgi sözcüğü için pişman olduğunu gözlerinden anlarken kendini durduramadığını fark ederek karşısında yere çöktüm. Benim aniden yere oturmamla Eriz şaşkınlıkla bana baktığındaysa dolu gözlerimi mavilerine çevirip burukça gülümsedim.

Tisya +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin