1945 -Kuzey Kore-
Karşımda iki büklüm olmuş soğuktan üşüyen burnunu ısıtmaya çalışırken bir yandan da ellerine sıcak hava üfleyen kısa boylu çelimsiz çocuğa bakıyordum. Fazla savunmasız gelmişti gözüme göğüsüme saklayıp herkesten korumak istedim adını dahi bilmediğim bu küçüğün.
"Kaç yaşındasın?" Soramadan edememiştim. Boş oda da küçük küçük iniltileri duyuluyordu sadece, kendini ağlamamak için sıktığını çok rahat anlayabilirdiniz.
"On sekiz efendim." Çok küçüktü yemin ederim o kadar küçük gözüküyordu ki gözümde şaşırmadan edemedim. Belki de şu ana kadar gördüğüm en güzel varlık olabilirdi karşımda ki küçüğüm.
"Peki ya adın, sana nasıl seslenmeliyim?"
Geldiğinden beri eskimiş ayakkabısından gözlerini nihayet çekip gözlerime bakabilmişti. Çekildiğimi hissetmiştim. Benden neredeyse on yaş küçük karşımda ki bu çocuğun gözlerinde kaybolduğumu iliklerime kadar hissetmiştim. Bu kadar güzel olmamalıydı en önemlisi ise böyle güzel bakmamalıydı aşkı kendide yasaklamış bu ihtiyar adama."J-jimin. Park Jimin" İsmi de kendisi gibi naifti.
"Pekala Park Jimin buraya ne için geldiğini öğrenebilir miyim?" Biraz telaş yapmıştı bunu kaçırdığı gözlerinden ve parmaklarıyla oynamasından anlayabilirdiniz. Elbette buraya ne amaçla geldiğini biliyordum ama inanmak istemiyordum o...çok küçüktü daha çocuktu onu nasıl böyle pis bir işe sokmuşlardı.
"Ş-şey için geldim b-ben"
O da söyleyemiyordu utanıyordu belli ki gözlerinden anlayabilirdiniz bu iş için zorlandığını. Bu yaşında ne zorluklar çekmişti benim küçüğüm."Ne için geldin?"
Sesimi biraz öncekine nazaran daha sert tutmuştum. Korktuysan özür dilerim küçüğüm."S-sizi tatmin etmek i-için"
Bildiğim fakat bilmemezlikten geldiğim bu durumu onun ağzından titrek nefeslerle duymak içimi acıtmıştı."Jimin. Şimdi seninle açık konuşacağım lütfen beni iyi dinle." En başta da dediğim gibi onu herkesten korumak istiyordum tüm kötü düşüncelerden uzaklaştıracak, çocukluğunu yaşattıracaktım. Sadece bir saattir tanıdığım bu çocuğa neden böyle duygular besliyordum.
"Beni tatmin falan etmeni istemiyorum anlıyor musun beni?" Şaşırmıştı ama hafif bir baş onaylaması vermişti.
"Şimdi buradan çıkacağız ama kimseye tek bir söz etmeyeceksin. Seni kendi odama götüreceğim daha sonrasını orada düşünürüz olur mu?" İnce kazağını ellerine çekmiş parmaklarını ısıtmaya çalışıyordu.
"Neden bana yardım e-ediyorsunuz?"
Korktuğundan değildi bu ses titremeleri üşüyordu. Çok üşüyordu. Üzerimde ki montu hiç düşünmeden çıkarıp küçüğümün omuzlarına bıraktım."Bilmiyorum küçüğüm. Bende bilmiyorum."
🌸🌼🌸🌼
Öncelikle herkese merhaba.
Uzanıyordum ve aklıma bir anda böyle bir kurgu geldi ve bende yazayım dedim. Daha önce böyle bir fic okumadım (varsa da bilmiyorum)
Aslında bunu oneshot veya en fazla 2-3 bölümlük olur diye düşündüm fakat eğer istenirse bu konuyu güzel bir hikayeye çevirebilirim yani diyeceğim şu ki yorumlarınız benim için çok kıymetli. Eğer kısa bir hikaye olursa kitabın hepsini yazar ve öyle yayımlarım. Eğer normal bir hikaye olursa bölümler belirli gün aralığında yayınlanır.
Umarım seveceğiniz bir fic olur.Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
Şimdiden teşekkür ederim sizi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WABI-SABI |JIKOOK|
Teen FictionKuzey Kore'nin Ryanggang eyaletinde askerlik yapanlara ayın belirli dönemlerinde cinsel ihtiyaçlarını karşılamak üzere fahişeler gönderilirdi. Jeon Jungkook'a gönderilen fahişe ise diğerlerinden çok farklıydı. WABİ-SABI: Japonca"Kusurlar içinde güze...