Kuzey Kore'nin Ryanggang eyaletinde askerlik yapanlara ayın belirli dönemlerinde cinsel ihtiyaçlarını karşılamak üzere fahişeler gönderilirdi. Jeon Jungkook'a gönderilen fahişe ise diğerlerinden çok farklıydı.
WABİ-SABI: Japonca"Kusurlar içinde güze...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İyi okumalar güzellerim🥰 Ve atıcağınız her bir yorum ve vote için şimdiden minicik parmak uçalarınızdan öpüyorum😘
Jimin'in ağzından
• • •
Ortamın gerginliğiyle kasılan vücudumu çokta rahat olmayan koltuğa bıraktığımda Jungkook'da hemen yanımdaki yerini almıştı. Göz ucuyla ona baktığımda kasılan çenesini ve hiç kırpmadan biraz önce gelen çocuğu seyrettiğini gördüm. Bir geçmişleri olduğu açıkça belliydi, önemli olan Jungkook'un hayatına hangi rol ile girmiş olmasıydı. Jungkook'un yönelimini biliyordum, sonuçta o gün beni öpmüştü değil mi? Beni korkutanda buydu. Geçmişte olan yaşanmışlıkları. Hakkım olmadığı halde kıskanmam ne kadar doğruydu bilmiyorum ama elimde değildi. Ona karşı bir şeyler hissettiğimi açıkça belli ettiğimden, gelen çocuğa kötü bakışlar atmaktanda çekinmiyordum. Çocuğun alaycı bakışları da gözümden kaçmamıştı. Arada bana bakıyor sırıtıyor, yüzümü ve vücudumu süzdükten sonra geri Jungkook'a dönüyordu. Etrafta ölüm sessizliği hakim iken olaya el atması için karşımda ki Seokjin'e kaş göz işareti yapıyordum. Seokjin de ortamın gerginliği artmaya başlayınca vücudunu toparlamış yeni gelen çocuğa dönmüştü.
"Bir sorun mu var Taehyung? Uzun zamandır gelmiyordun."
Anlam veremediğim bakışları Seokjin'e dönerken çocuğun ne kadar itici bir tip olduğunu düşünüyordum. Biraz incelediğimde ise hem sert hem de naif bir karakter izlenimi veriyordu. Boyu benden uzundu hayliyle fiziği daha dikkat çekiciydi. Pürüzsüz bir cildi, alnına dökülen dalgalı uzun saçlarıyla ne kadar kabul etmek istemesemde çok yakışıklıydı. Üzerinde, kendine özgü ve oldukça şık duran kıyafetler ve parmaklarındaki yüzüklerle ister istemez kendi üzerimdeki paspal kıyafetleri karşılaştırmıştım. Onun karşısında şu halimle hiç şansım yok gibi duruyordu.
"Arkadaşımın evine gelmem için bir sorunun mu olması gerekiyor Jin? Hem Jungkook'un kokusunu almışım galiba şansında bu kadarı."
Alay içeren ses tonuyla konuşurken Jungkook'un sinirden olduğunu tahmin ettiğim, yumruk yaptığı ellerini sıkmaktan, avucunda ki tırnak izlerinin kanayacağına emindim.
"Senin süren doldu mu Jungkook? Hatırladığım kadarıyla altı ay önce daha bir senen vardı. Yanılıyor muyum?"
"Seni ilgilendirmez. Seokjin biz gidiyoruz."
Hızla ayaklanıp benimde elimden tutup kaldırdı. Bizimle eş zamanlı kalkan Taehyung, yaklaşarak Jungkook'un önünde durdu ve meydan okurcasına kollarını önünde birleştirdi.
