"Bayım" ince ve naif sesiyle daldığım düşünceler yüzünden varlığını unuttuğum küçüğüme döndüm yavaşça."Odama gidene kadar sabret Jimin"
Kurduğum cümleden sonra tüm laflarını ağzına geri itmişti. Soracağı soruları tahmin edebiliyordum her ne kadar yakınımızda kimse yokmuş gibi gözüksede olabildiğince temkinli olmalıydım. En küçük hatamızda yanımda ki bu küçüğü yaşatmazlardı. Odama yaklaştığımızda adımlarımı yavaşlattım ve cebimden eski anahtarı çıkardım. Dışarısı gerçekten soğuktu kendimi -her ne kadar sıcak olmasa da dışarıya göre sıcak olan- odama biran önce atmak istiyordum. Kapıyı aralayıp küçüğümün önden geçmesini bekledim.
Eski ayakkabılarını sürterek içeriye geçti. Küçük bedenini montumla ısıtmaya çalışıyordu bir yandan da."Benim gidecek bir yerim yok."
İçeriye girip kapıyı arkamızdan kapatmıştım bu esnada da Jimin tekli koltuğa geçmiş ve gözlerini bana dikmişti."Annen, baban? Herhangi bir akraban yok mu?" Bir kaç saniye yüzümü inceledi, ağzından düşündüğünü belli eden mırıltılar çıkıyordu.
"Yok. Yani benim bildiğim kadarıyla yok. Çocukluğumu çok fazla hatırlayamıyorum."
Karşımda nasıl böyle sakin kalabildiğini halen anlamış değildim. Ben değil de başka bir adama gitseydi olacakları bilmiyor muydu. Ya çok saftı ya da böyle şeyleri düşünemeyecek kadar hayatı boşvermişti."Buraya gelmeden önce nerede kalıyordun?"
"Neresi olduğunu bilmiyorum ama uzun zamandır bizi bir depoda tutuyorlar."
Olanları o kadar normal bir şeymiş gibi anlatıyordu ki o iğrenç adamların yardımına bile muhtaçtı bu küçüğüm.
Kalacak bir yeri, günde en az iki defa verdikleri yemek -ki bunu da güçten düşmemek ve güzelliklerini kaybetmemek için veriyorlardı- bile yetiyordu ona."Bu ilk seferin mi?"
Konuşmadan önce hafifçe başıyla onay verdi. Bu iyi bir haberdi.
Elim kolum bağlanmış ne yapacağımı düşünüyordum burada güvendiğim tek bir adam vardı. Doktordum ben sözüm çok dinlenmezdi ama fazlasıyla saygı duyulan biriydim. Yoongi. Kesinlikle onunla konuşmalıydım.3 SAAT ÖNCE
"Bay Jeon!" Arkamdan seslenen askerle ona doğru döndüm.
"Evet? Sorun ne hasta mı var?"
Beni ararken yorulmuş olmalıydı ki biraz zaman tanıyıp soluklanmasını bekledim."Size de birini ayarlamışlar."
Dediği şeyi anlamamla kan beynime sıçramıştı. Her ay gerçekleşen bu döngüyü katiyen kabul etmiyordum. Olduğum yer bir savaş bölgesiydi burada ki askerlerin ve kıdemlilerin dışarı çıkma gibi bir lüksü yoktu. Zaten şehire çokta uzak bir yerdeydik. Ben buraya gelmeden önce de devam eden bu iğrenç döngü her ayın belli dönemlerinde devam ediyordu. Ne olduğu belirsiz bir kaç adam buraya bir kamyon dolusu insan getirir ve para karşılığı bedenlerini satardı. O kadar iğrenç bir yerdi ki burası kendilerini aç bırakıp sadece bu günler için para biriktiren askerler tanıyordum ben.
Gözlemlediğim kadarıyla çoğu bu işi isteyerek yapsada yine de zorla tutulan kişiler vardı."Ben böyle bir şeyi kesinlikte istemediğimi komutana belirttim! Yanımda konuşulmasını bile istemiyorum anlıyor musun beni!"
Çocuğa patlamam mantıksızdı ama sinirlenmiştim."Bay Jeon lütfen gelin komutan sizi getirmezsem beni hücreye kapatacağını söyledi nolur onunla konuşun." Sinirle ağzımdan bir hah sesi çıkmıştı. Karşımda ki bu askerin hiçbir suçu yoktu. Komutanı tanıyordum yapacağım derse yapardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WABI-SABI |JIKOOK|
Novela JuvenilKuzey Kore'nin Ryanggang eyaletinde askerlik yapanlara ayın belirli dönemlerinde cinsel ihtiyaçlarını karşılamak üzere fahişeler gönderilirdi. Jeon Jungkook'a gönderilen fahişe ise diğerlerinden çok farklıydı. WABİ-SABI: Japonca"Kusurlar içinde güze...