İyi okumalar güzellerim🥰
Atıcağınız her bir yorum ve vote için şimdiden minicik parmak uçalarınızdan öpüyorum😘•
•
•
•
•Sözümü tutamadığım için özür dilerim sevgilim. Biliyorum, sen de böyle yapardın bırakamazdın biricik küçüğünü. Her şeyim senken nasıl bırakıp gideyim seni. Hem sen de sözünü tutamadın sevgilim, tam vaktinde burada olacaktın hani, neden olman gereken yerde, yanımda değilsin. Korkuyorum. Çok korkuyorum. Beş dakika da geldiğim yolu otuz dakika da geri dönecek kadar çok titriyor bedenim. Ayakta durmak zorlaşıyor, kendime hakim olamıyorum, yanımda olsan sarardın minik bedeni mi değil mi Jungkook? Her şey için geç kalmaktan da korkuyorum. Belkide ondandır bu yavaşlığım. Ama geri dönüyorum işte, seni almaya geliyorum.
Ahşap ev görüş açıma girdiğinde, bahçe kapısından içeri girdiğim an her şeyin değişeceğini biliyordum. Aptal değildim. Jungkook'un neden gelmediğini, verdiği sözü tutamamasının sebebini tabi ki biliyordum. Çok kızacaktı geri geldiğim için, belki de konuşmayacaktı uzun bir süre. Ama eğer onu bırakıp gitseydim kendimi asla affetmezdim, böyle bir seçeneğin kafamda yer etmesi bile saçmaydı. Elim kapı koluna bir türlü gitmiyordu. Duyuyordum. Jungkook'un bağırışlarını, kısılmış ses tonunu, konuşulan her şeyi. Tek istediğim gitmek, sevdiğim adamla buradan olabildiğince uzaklara, huzuru bulmaya gitmek istiyordum. Bağırışları daha fazla duymamak için kapının önüne çöküp, Jungkook'un değişiyle minik olan ellerimle kulaklarıma baskı yapıyordum. Bulmuşlardı bizi, ne ben Jungkook'u kurtarabilirdim ne de bir başkası. Ama kararlıydım o iğrenç yere geri dönecekse onunla birlikte dönebilirdim. Çok ağır cezalar verilecekti bunu da biliyordum. Daha yeni bulmuşken kaybedecek, onun sıcak göğsünde olmak yerine tekrardan yalnız, soğuk depo köşelerinde uykuya dalacaktım. Her şeye hazırlamıştım kendimi. Yani sanırım.
Gözlerim yerde akmayı beklerken, ellerim kulaklarıma baskı yapmaya devam ediyordu. Solumda kalan kahverengi, ahşap kapının çıkardığı içimi tırmalayan o sesle, oturduğum yerde gerilemiş bakışlarımı yukarı çıkarmıştım.
"Ah, bakın burada kimler varmış. Biz de seni bekliyorduk Jiminie. Sence de biraz geç kalmadın mı?"
Sahte bir sevinç gösterisi sunarken sesini içeridekilere duyurmak için bağırıyordu Taehyung.
"İçeri gelmeyecek misin? Misafirlerimiz var. Hem Jungkook'da seni çok özlemiş."
Karşımda, tüm iğrençliği ile dikilen adamın durmadan değişen mimiklerini hayretle izliyordum. O, ciddi anlamda yüzünde ki yaralar ve gözlerimi delen siyah taneleri ile çok korkunç görünüyordu. Elim, ayağım boşalmış bir şekilde verdiği komutları yerine getiremiyor, haliyle kalkıp içeri sevgilimin yanınada gidemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WABI-SABI |JIKOOK|
أدب المراهقينKuzey Kore'nin Ryanggang eyaletinde askerlik yapanlara ayın belirli dönemlerinde cinsel ihtiyaçlarını karşılamak üzere fahişeler gönderilirdi. Jeon Jungkook'a gönderilen fahişe ise diğerlerinden çok farklıydı. WABİ-SABI: Japonca"Kusurlar içinde güze...