Selamm selam selam selam!
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.
Bu bölümde artık bir şeyler bekleyebilirsiniz bence :3
Çok uzatmadan bölüme geçiyorum.
Hepinizi seviyorum.💓
İyi okumalar..
•••
Sınıftan çıkmak üzere attığımız adımlar, koluma dolanan el ile durdurulmuştu. Kaşlarımı çatıp arkama döndüm. Bir çocuk, bana bakıyor ve gitmemi engelliyordu. Bedenimi tamamen ona döndürüp ''Ne var?'' diye sordum kaba bir tavırla. Bunu hak etmişti. Gözlerimin mavi olduğunu bağıra bağıra sınıfa söyleyen çocuktu bu. Çocuk başını eğdi, ardından yutkunup bakışlarını bana çevirdi. ''Şey, biraz konuşabilir miyiz?''
Jimin'e dönüp ''Sen git. Ben sana yetişirim.'' diye mırıldandım. Jimin tereddüt etse de başıyla onaylayıp çocuğa kinli bir bakış atarak sınıftan çıktı. Kolumu kendime çekip çocuğun elinden kurtulduktan sonra kollarımı göğsümde birleştirip ''Seni dinliyorum?'' dedim. Çocuk ensesindeki saçlarla hafifçe oynadı, ardından kaçamak bir bakış attı bana. ''Şey, ben.. Sınıfta öyle bağırdığım için özür dilerim. Biraz kaba oldu.'' tek kaşımı kaldırdığımda derin bir nefes alıp verdi. ''Tamam. Oldukça kabaydı. Eğer beni affedersen daha iyi bir başlangıç yapabiliriz, ne dersin?'' deyip güldüğünde biraz düşündüm. Fakat tam o anda aklıma Jimin geldi. Ona yetişeceğimi söylemiştim fakat hala burada oyalanıyordum. Bana çok kızacaktı.
Hızla geriye doğru adımlarken çocuğun düşen yüzüne karşılık ''Üzgünüm, şu an gitmem gerek. Belki daha sonra.'' diye mırıldanıp telaşla sınıftan kendimi atmıştım. Üst katın merdivenlerini bulmam gerekiyordu. Evet, asıl sorun burada başlıyordu. Ben burasıyla alakalı hiçbir şey bilmiyordum.
''Kahretsin..'' kendi kendime mırıldanıp etrafa bakındım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Etrafta bir sürü öğrenci vardı. Birisine sorsam elbet bana yol gösterirdi fakat bana o kadar garip bakışlar atıyorlardı ki, kendimi baskı altında hissediyordum. Bu yüzden kimseye sormama kararı aldım ve koridorda ilerlemeye başladım. Tam anlamıyla aptaldım. O çocuğu umursamamam gerekirdi. Jimin yolunu bulabilmiş miydi ondan bile emin değildim. Sahi ablasının odasının numarası kaçtı? 56 mıydı?
Koridorda, öğrencilere değmemeye özen göstererek ilerlerken, bir süre sonra öğrenciler seyrekleşmeye başladı. Çok az öğrenci olduğunu fark ettiğim koridorun bu tarafı benden kat ve kat uzun erkeklerle ve benden yaşça büyük duran kızlarla dolmaya başladı. İşler iyice garipleşmişti. Sahi, burası da neresiydi böyle? Tam o sırada aklıma gelen şeyle adımlarım duraksadı ve gözlerim kocaman açıldı. Zihnime Eun Bi'nin sözleri doldu.
''Burası sizin sınıfınız. Üst sınıflar koridorun devamında fakat oraya sakın gitmeyin. Sizi çiğ çiğ yerler...''
''Sizi çiğ çiğ yerler..''
''Aman Tanrım.'' sessizce mırıldanıp alt dudağımı ısırdım korkuyla. Şimdi ne yapacaktım? Çoğu kişi beni görmüştü zaten. Fakat şimdiye kadar kimse bana tek kelime laf atmamıştı. Demek ki hala güvendeydim. Buradan kaçmam lazımdı.
Yutkunup büyük bir hızla arkamı döndüm ve daha bir adım atmışken bir şeye çarptım. Sert, bir şeye.. Yutkunup bakışlarımı yavaşça yukarı çıkarmaya başladığım sırada, çarptığım kişinin benden oldukça uzun olduğunu anlamamak aptallık olurdu. Sonunda çarptığım kişinin yüzüne bakışlarımı çıkardığımda, ilk saniyelerde gördüğüm yüz ifadesi gittikçe yumuşadı ve beni incelemeye başladı. Ben de o sırada, ne kadar sert bir kayaya çarptığımı anlayabilmek için onu gözden geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK SWAN | tk
FanficBu yedi varlığa sahip olacak yedi kudretli kişi, yok olmanın eşiğindeki Dünya'nın kaderini değiştirecek, Dünya'nın dengesini tamamen alt üst edecekti. Bazı efsanelere göre, bu yedi kişi insanlara karşı büyük bir savaşın ortasında birlikte hareket ed...