Selam!
Bu bölüm için çok heyecanlıyım, kasaba çok içime sindi ve sizin için bir sürü sürprizim var bölümde. Umarım beğenirsiniz.
Hepinizi seviyorum, iyi okumalar.
•••
Dakikalardır dersin bitmesini bekliyordum. Bayan Eda'nın dersi oldukça eğlenceliydi, kadın çok hareketliydi. Oradan oraya geziyordu, bazen masaya çıkıyor, bazen sıralarımıza oturuyordu. Çok konuşkandı, hiçbir şeyden korkusu yoktu, Müdür Bambs'a karşı gıcıklığı vardı ve çocuk ruhluydu. Ayrıca, yaşlı bir kadın için fazla güzeldi.
Sanırım beni ve Jimin'i sevmişti. Gerçi, ikimiz de dersten garip bir şekilde geçmiştik. Ben eşyaların yerini değiştirmiştim, Jimin ise Müdür Bambs'ın odasını toz pembe dumanlarla doldurmuştu, o andan itibaren Bayan Eda bizi dersten geçirdiğini söylemişti.
Şu anda ise Bayan Eda öğrencilerin çaldığı eşyaların hepsini yerine bırakıyordu.
Bir anda okulda yankılanan büyük gong sesiyle heyecanla yerimde kıpırdanmıştım. Son ders de böylece bitmişti ve şu anda kasabaya inebilecektim. Bayan Eda ellerini çırptı. ''Tamam çocuklar, ilk ders bitti, umarım beni suratsız Lilith kadar çok sevmişsinizdir. Hatta düşündüm de, beni ondan daha çok sevin.'' dedi ve kıkırdadı.
Herkes gitmek için ayaklandığı sırada o da ''Gitme vakti geldi.'' dedi. Ardından ıslık öttürdü. Sınıftaki herkes ona bakarken o ayağıyla yerde ritim tutuyordu. En sonunda açık camdan içeri hızla bir şey girdi ve Bayan Eda onu yakaladı. Daha yakından incelediğimde, bunun bir asa olduğunu ve tepesinde de kanatları açık, gözleri tamamen sarı bir ışık saçan bir baykuş bulunduğunu görmüştüm.
''Görüşürüz çocuklar!'' Bayan Eda asanın üzerine yan bir şekilde oturup el salladı. Ardından asaya vurdu ve ''Hadi gidelim.'' diye mırıldandı. O sırada baykuş kanatlarını çırptı ve hızla camdan dışarı çıktı Bayan Eda'yla beraber. Herkes birbirine bakıp konuşmalar eşliğinde sınıftan çıkarken Jimin'e döndüm. ''Bir asası mı var yoksa bana mı öyle geliyor?'' Jimin gözlerini devirdi ve ayağa kalkıp beni ittirdi yürümem için. ''Eski büyücülerde asa olur. Büyük ihtimal diğer öğretmenlerde de vardır. Ablamdan duyduğuma göre sanırım bu asa eğitimi kalkmış, yani bize asa verilmeyecek.'' kaşlarımı çattım ve dudaklarımı büzdüm bu dediğiyle. ''Ben asa istiyordum, of.''
Kısa süre içerisinde etrafımızdaki kalabalık eşliğinde bahçeye çıktığımızda, ikimiz de Eun Bi'yi arıyorduk. Tam o anda bir el belimi çimdiklemiş ve korkuyla sıçramama sebep olmuştu. O tarafa döndüğümde, bunun Eun Bi olduğunu görmüştüm. ''Selam çocuklar.'' diye mırıldandı ve bizimle aynı hizada yürümeye başladı. ''Hadi parayı ver de gidelim.'' yanımdaki Jimin sabırsız bir şekilde konuştuğunda Eun Bi ''Kapıda veririm.'' dedi. Bahçeye doluşan kalabalık eşliğinde Ego'nun kasvetli ve geniş bahçesinden çıktığımız gibi Eun Bi taş duvara yaslanmıştı. Karşısına dikildiğimizde ise cübbesinin ceplerini karıştırmaya başladı.
Tam o sırada cübbesinin kapşonundan bir şey hareketlendi ve Eun Bi'nin omzuna pençesini yerleştirdi. Jimin işaret parmağını omzuna doğrultup ''O-o da ne?'' diye sorduğunda Eun Bi bize döndü ve gülümsedi. ''Korkulacak bir şey yok, benim yaratığım o, Gryphon.'' dediği sırada omzuna iki pençe geçti ve Eun Bi'nin saçları arasından kocaman beyaz kafalı, simsiyah kocaman gözleri ve kırmızı tonlarında gagası olan bir Gryphon çıktı. Kocaman parlak gözlerini kırpıştırıyor ve Eun Bi'nin yeşil saçları arasından korkuyla bizi süzüyordu. Jimin ellerini yanaklarına koydu ve ''Oh abla, bu çok tatlı! Aman Tanrım...'' diye mırıldandı sesini inceltip dudaklarını büzerek. O sırada Eun Bi kıkırdadı ve onu kucağına aldı. Belinden aşağısı aslan gövdesi gibiydi, patileri ve arkasında hızlı hızlı salladığı kuyruğuyla o kadar sevimli duruyordu ki ''Gözlerimin gördüğü en sevimli şey.'' dedim elimde olamadan sesimi inceltirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK SWAN | tk
FanfictionBu yedi varlığa sahip olacak yedi kudretli kişi, yok olmanın eşiğindeki Dünya'nın kaderini değiştirecek, Dünya'nın dengesini tamamen alt üst edecekti. Bazı efsanelere göre, bu yedi kişi insanlara karşı büyük bir savaşın ortasında birlikte hareket ed...