27.benim için bir kibrit yakamaz mısın?

180 23 8
                                    


Karanlık, tüm bedenimi esareti altına alan yegane gerçek.

Zifiri karanlığın içinde yolunu kaybetmiş bedenim bir yerlere çarpmaya korkarak ilerlemeye ve bu karanlıktan bir çıkış yolu bulmaya çalışıyordu. Sanki sahibi belli olmayan bir nefes boynuma çarpıyor, beni korkutup kaçırmaya çalışıyordu. Çığlık atmak istiyordum ama sesim çıkmıyordu. Alnımdaki soğuk ter damlaları yavaşça aşağıya akıyor ve nefes nefese kaldığım için aralık olan dudaklarımın arasından ağzıma giriyorlardı. Korku bedenimi öyle çok esareti altına almıştı ki, olduğum yerde bir saniye bile duramıyor, nefeslerin sahibinden olanca gücümle kaçmak istiyordum.

Işığa ihtiyacım vardı. Minicik, çok ama çok minicik bile olsa ışığa ihtiyacım vardı. Görmeye ihtiyacım vardı. Çünkü, şu ana kadar hiç korkmadığım kadar korkuyordum.

Yapabileceğim tek şeyi yapmıştım. Işığa kavuşmak için beklemiştim. Belki dakikalarca bir yere varmadan, koşmaktan yorulana kadar ışığı beklemiştim ama o asla gelmemişti.

Sonunda, tek bir adım dahi atamayacak kadar yorulduğumda, umutsuzca olduğum yere çöküp bacaklarımın arasına gömmüştüm başımı.

Başkalarının karanlığındansa kendi karanlığına mahkum ol Raya.

Her şeyden vazgeçmiş, tüm umutlarımı kaybetmiştim ki, o anda zifiri karanlıktan bir çıtırdı gelmişti. Hızla başımı bacaklarımdan kaldırmış ve karanlığa dikmiştim yaşlarla dolu gözlerimi.

"K-kim var orada?"

Ses yoktu.

Gözlerimi karanlıktan bir türlü alamazken yanlış duyup duymadığımı düşünüyordum. Ama hayır, oradan bir ses geldiğine emindim. Bu yüzdendir ki gözlerimi hiçbir şeyden çekemiyordum.

Bakarsan görürsün. Gerçekten bakarsan hiçbir şeyi görürsün.

Ve sonra bir sürtünme sesi doldurmuştu kulaklarımı. Ardından yaklaşık on metre kadar ileride yanan minicik bir ateş parçası, bir kibrit. Ateşin güçsüz ışığının ardındaysa zar zor görünen bir yüz. Hiçbir şey değil, benim her şeyimin yüzü. Jungkook'un ifadesizce beni izleyen yüzü.

"J-Jungkook?"

Doğru görüp görmediğime emin olmaya çalışıyordum. Onun burada olduğuna, benim için burada olduğuna inanmaya çalışıyordum. Korku dolu bedenimin bir de hayal kırıklığını kaldıramayacağının farkında olduğumdan olsa gerek, emin olmak istiyordum.

Jungkook ise güven vermek ister gibi hayretle onu izleyen yüzüme bakarak gülümsüyordu. Ve ben onun burada olduğuna tam kalbimle inanıyordum.

Tüm umutlarımı kaybetmişken kibriti yakan kişinin Jungkook olması beni hiç ama hiç şaşırtmıyordu.

"Sensin! Jungkook, sensin! Beni karanlıktan kurtardın. Yine."

Jungkook'un beni gülümseyerek izleyen yüzü birden düşmüştü. Dudakları o ilk anki ifadesizliğine geri bürünmüştü. Bununla aynı anda boynumda kaçtığım o nefesleri hissetmem bir olmuştu.

Yine de korkmuyordum çünkü Jungkook karşımdaydı. O beni korurdu, biliyordum.

Bakışlarımı onun yüzünden bir an için bile çekmezken gülümsemeye çalışıyordum. Ama, ama ona dikkatlice baktığımda bir şeyi fark ediyordum. Jungkook ağlıyordu.

Mimiksiz yüzünde kibritin minik alevinin aydınlattığı iki üç damla yaşı görüyordum. Sonra Jungkook dudaklarını aralıyor ve bir şeyler söylüyordu. O kadar kısık sesli konuşuyordu ki neredeyse duyamıyordum.

THE OTHER SIDE |JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin