Sabah lanet alarmın sesiyle huzurlu uykumdan uyanınca oflayarak kalktım ve alarmı kapatıp banyoya giderek rutin işlerimi hallettim. Giyinme odama gidip bir kaç parça bir şey çıkararak giyindim.
Odama geri gelip makyaj masama oturdum ve kahverengi tonlarda bir makyaj yapıp, turuncu saçlarıma da hafif su dalgası verdiğimde tamamen hazır olmuştum. Odamdan dışarı çıkıp aşağı indiğimde Jerome her zaman ki gibi benden önce uyanmış televizyonu karıştırıyordu. Ona bakarak kollarımı göğsümde birleştirdim, "Her gün sabahın köründe dikilmek zorunda mısın Jerome? Ayrıca," işaret parmağımla kaslarını işaret ettim, "annenin karnından şu kasların açık mı doğdun?" bana bakıp gözlerini devirerek televizyon izlemeye devam etti. Bir nefes verip montumu giydim ve Jerome'un botlarının aynısı olan beyaz botlarımı giyerek çantamı da aldım ve geri ona döndüm, "Ben çıkıyorum, sakın ama sakın evden çıkayım deme. Erken geleceğim." kapıyı açtığımda Jerome'un aklına nihayet konuşmak gelmişti. "Baş üstüne kopyacı." bir nefes verip yumruğunu sıktım ve yandaki spor ayakkabımın tekini alıp hızlıca kafasına fırlattım, "Annen kopyacı sürtük!" acıyla inleme sesi gelince sırıtarak evden çıktım ve Arkham'a doğru yürümeye başladım.
- İş Çıkışı -
Zar zor izin alıp işten çıktığımda mağazaların oraya doğru yürümeye başladım. Jerome'a kıyafet almam gerekiyordu.
Bir mağazanın önüne geldiğimde tam içeri giriyordum ki bileğimden tutulan elin kuvvetiyle kendimi bir arabanın içinde buldum. Ellerinde silah olan bir adam ve yanında yüzü çok tanıdık olan bir adamı görünce korkmam gerektiğini anlamıştım.
"N-neler oluyor siz kimsiniz?" elinde silah taşımayan koyu renk saçlı olan adam eldivenlerini ellerine geçirirken konuştu, "Jerome'un senin evinde olduğunu duydum. Ya senin canın, ya da onun canı. Buna sen karar vereceksin güzellik." bunu nereden biliyorlardı? Kimse Jerome'u benim evimde görmemişti ki? "Jerome sadece benim hastamdı ve katliam çıkarıp hastaneden kaçtı. Şuan nerede olduğunu bilmiyorum." adam gözlerini devirdi, benimle uğraşmak istemediği barizdi. "Ama Victorcuğun öyle demiyor." bir anlığına kala kalmıştım. Victor mu? O yoksa? Lavaboya gittiğinde, Jerome'u mu görmüştü? Ağlamaya başladım, artık kaçışım ya da her hangi bir bahanem yoktu. Havanın kararmasına çok az kalmıştı. Jerome büyük ihtimalle beni umursamayıp evden çıkmıştı ya da gelmeyeceğimi görünce evden tamamen ayrılmıştı. Ağlayarak konuştum "Bilmiyorum cidden hiç bir şey bilmiyorum en son şehirden ayrılmıştı." bana bağırdığında korkum daha da şiddetlenmiş, göz yaşlarım daha çok artmaya başlamıştı. "Yalan söylüyorsun!"
- Jerome'dan -
Kapı çaldığında kucağımda ki abur cuburları kenara koyup televizyonun başından kalktım ve kapıyı açtım. "Nihayet geleb- Victor?" beni görünce gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Hemen içeri dalıp kapıyı kapattı ve yakama yapışıp beni duvara ittirdi. "O nerede! River nerede! Senin burada olmaman gerekiyordu!" Bu sefer ben onu ittirip üstüne de suratına yumruğu geçirerek bağırdım. "Nereden bileyim ben nerede? Ayrıca, sana ne lan ondan?" kafasını iki eli arasına aldı, "Seni kaçırmaları gerekiyordu seni! Onu kaçırdılar!" yerimde kalakaldığımda sesim çıkmamıştı sadece "Kim?" diyebilmiştim. Eline gelen her şeyi yere attığında geri bana dönüp yere bir tekme attı.
"Dwight! Dwight senin peşinde! River'ın sana terapi seansı yaptığını Strange'den öğrenmiş ve burayı gözetlerken beni de gördüğü için beni sorguya çektiler. Ben de buranın adresini verdim aksi takdirde onu öldüreceklerdi!" ister istemez geriye doğru bir adım atıp yere çöktüm. Sinirle ayağa kalkıp suratını yumruklamaya başladığımda aynı zamanda ona bağırıp küfürler ediyordum. "Lanet orospu çocuğu! Canın cehenneme gitsin!" sinirle üstünden kalkıp onu da yakasından tutup kaldırdım ve bağırmaya başladım, "Neredeler! Nereye gittiler!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝒑𝒂𝒓𝒕𝒏𝒆𝒓 ッ 𝘫𝘦𝘳𝘰𝘮𝘦 𝘷𝘢𝘭𝘦𝘴𝘬𝘢
Fanfiction"𝘞𝘦 𝘢𝘳𝘦 𝘯𝘰𝘵 𝘫𝘶𝘴𝘵 𝘢 𝘱𝘢𝘳𝘵𝘯𝘦𝘳𝘴, 𝘥𝘰𝘯'𝘵 𝘺𝘰𝘶 𝘶𝘯𝘥𝘦𝘳𝘴𝘵𝘢𝘯𝘥?"