1.3

696 43 6
                                    

Sabah erkenden kalktım. Bugün parti vereceğimiz gündü, yanımda ki Jerome'a aldırmadan hızla kalktım ve banyoda ki rutin işlerimi hallettikten sonra dün gece yaptıklarımızdan sonra o uyuyunca kalkıp giydiğim pijamamı çıkararak üstüme tayt ve salaş bir tişört giyerek hızla aşağı indim.

"Günaydın lanet insanlar!" merdivenlerin son üç basamağından atlayarak etrafa baktım. Sadece Jeremiah vardı, "Hey J, ne yapıyorsun?" yüzüme bakmadan elinde ki kağıdı incelemeye devam etti, "Salak partiye kaç salak insan geldiğini kontrol ediyorum." yanına oturup kağıda yaklaştım. Victor ve Penguin'in adını görünce yüzümü ekşittim, "Jeremiah onların neden geldiğini açıklar mısın? Eğer geçerli bir sebebin varsa, ki olduğunu sanmıyorum!" sakin ve aynı ses tonuyla konuştu, "River, tüm yer altını davet ettiğimi biliyorsun değil mi?" elimle onların isimlerini gösterdim, "O ikisi özellikle de Penguin, yer altına değil cehennemin dibine aitler J!" elinde ki kağıdı masaya koydu, "Nereye ait olup olmadıkları umurumda değil Riv." sinirle bir nefes verip kollarımı göğsümde birleştirdim ve geriye yaslandım.

Aklıma gelen şeyle gözlerim açılırken kollarımı çözdüm ve tekrardan öne geldim, "Bekle! Don Falcone, o da yer altına ait değil miydi? Partiye o da gelecek! Partiye gelmemelisin Jeremiah." 'sen ne diyorsun?' dermişçesine bana döndüğünde ilk defa yüzüme bakarak konuştu, "Ondan korkmuyorum River, ayrıca parti benim partim. Davetli değil ama gelse de gelmese de umurumda değil. Eğer gelirse de ya o ya da ben öleceğim, ölsem bile onunla savaşarak ölürüm. Ah gerçi, şu lanet şehirde kim gerçekten ölüyordu ki değil mi? Diriltirsiniz beni." ona 'sen kafayı yemişsin' bakışlarından attığımda yapayca gülümsedi.

Merdivenlerden aşağı Jerome indiğinde uykulu olduğu her halinden belliydi. Yanıma oturup kafasını göğsüme yatırdı, "Orada da uyuyamazsın Jerome. Bugün parti vereceğiz." sinirle soluduğunda yerinden kalkıp yukarı çıktı, "Lanet olasıca parti." o yukarı çıkarken konuştum, "Neye lanet okumuyorsun ki?" güldüğümde Jeremiah 'bilmiyorum' dercesine omuzlarını yukarı kaldırıp dudağını büzdü. "Hadi git sende hazırlan. Birazdan gideceğiz." anlamsızca ona baktım, "Sabahın köründe nereye gidiyoruz acaba?" gözlerini devirdi, "Saat 2'ye geliyor Riv. Öğlen 2'ye." gözlerim açılırken o ise sırıtıyordu, "Gece yarısına kadar sevişmeseydiniz sabah erken kalkmış olurdunuz." neden bu kadar açık sözlüydü? Ağzımı açacağım sırada söyleyecek bir lafımın olduğunu farkedince bir nefes verip yerimden kalktım, "Sende hazırlasan iyi olur J, geç kalmak istemeyiz. Değil mi?" elinde ki kahve bardağını masaya koyarak bacak bacak üstüne attı ve yüzüne yapay gülümsemesini yerleştirdi. "Ben sabah erkenden kalkarak tüm işlerimi hallettim Riv. Benim için endişelenme." sinirle soluyarak arkamı döndüm ve merdivenleri çıkmaya başladım. Şu adam beni hep laflarıyla yenmek zorunda mıydı? Pardon, EZMEK zorunda mıydı?

Odaya çıktığımda Jerome'u giyinmiş olarak buldum. Siyah pantolonu, tekrar siyah gömleğinin üstüne giymiş olduğu siyah düğmeli kan kırmızı yeleği, siyah kravatı ve siyah ceketi. Tanrım..

Aşırı
Yakışıklı
Görünüyordu!

Siyah parlak ayakkabılarının bağcıklarını bağladıktan sonra ayağa kalkıp önüme gelince hala ağzım açık bir şekilde ona bakıyordum. Dağınık ve elektriklenmiş saçım, taytım ve üstünde bulutlar olan tişörtüm ile onun karşısındaydım ve o bu yakışıklılıktaydı. Sanki zirveden inip yanıma gelmiş gibi...

Çenemden tutup ağzımı kapattı ve dudağıma bir öpücük kondurdu, "Hadi güzelim, git hazırlan ve o partide kendini göster." gülümseyerek üstümde ki ona karşılık rezil kıyafetlerimle giyinme odama girdim. İşte şimdi parti kraliçesi olmanın zamanıydı. River Valeska. Dediğim şeye kıkırdarken elbiselerimi karıştırıyordum.

𝒑𝒂𝒓𝒕𝒏𝒆𝒓 ッ 𝘫𝘦𝘳𝘰𝘮𝘦 𝘷𝘢𝘭𝘦𝘴𝘬𝘢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin