𝒑𝒂𝒓𝒕𝒏𝒆𝒓 ッ 𝘫𝘦𝘳𝘰𝘮𝘦 𝘷𝘢𝘭𝘦𝘴𝘬𝘢

1.9 FİNAL

Kimse konuşmadan eve geldiğimizde Jeremiah ve Alice birbirleriyle ilgilenebilmek adına odalarına çıktıklarında uzun koridorda yürüyerek mutfağa girdim ve bir bardak su içip kendime geldikten sonra derin bir nefes verdim. Bugün ki yaşadığım şeylerin üzerimde hala bir şok etkisi vardı. Jervis fırsattan istifade oradan kaçmıştı ve yakalayamamıştık.

Jerome yanıma gelip yüzümü ellerinin arasına aldı ve alnıma bir öpücük kondurup bana baktı. "Hepsi geçti kopyacı bebeğim. Artık kendine gelmelisin. Bak, hepimiz yine bir aradayız. Sen, ben, Jeremiah ve Alice." Jerome'un bu konuşmasının ardından içime bir huzur dolduğunda ona gülümsedim ve onu elinden tutup odaya çıkardım.

O yatağa oturup esnerken ben ise dolaba yaklaştım ve içinden siyah bir şort ile göğsümün tam altında biten askılı, gri cropumu alıp giyindim.

Saç diplerimi rahatlatmak için duvara monteli olan aynaya yaklaştım ve ellerimi saçlarımın arasından geçirip dağıttım. Tarakla güzelce taradıktan sonra yüzümdeki makyajı da sildim ve olduğum yerde esnedim. O kadar rahatlamıştım ki.

Giyinme odamdan çıkıp kendimi yatağa attığımda Jerome da gri bir eşofman ile koyu yeşil sweatshirtünü giymiş, kapüşonunu da kafasına takmış bir şekilde yatağın karşısında ki televizyondan kanalları gezdiğini gördüm.

Kucağına oturup yorganı üstümüze çektim ve başımı göğsüne yasladım. Rastgele bir kanal açtıktan sonra kumandayı yanına koydu ve ellerini vücudumda gezdirmeye başladı.

"Seni bugün bir yere götürmek istiyorum."

Gözüm kapalı ve mayışmış bir halde ona cevap verdim, "Neresiymiş orası?" elleri hala bedenimin çeşitli yerlerinde gezerken konuştu. "Sürprizler söylenmez." gerçekten çok merak etmiştim. En fazla nereye gidebilirdik ki? Kucağından kalkıp kendimi yatağa attım ve yanda ki kumandayı alıp kanalları bu sefer ben gezmeye başladığım sırada kumandayı elimden aldı. "Hava kararmaya başladı, git üstünü giyin." ona kafamı salladıktan sonra yataktan kalktım ve tekrar dolaba yaklaştım. Daha yeni gelmiştik, yorgundum ve uykum vardı. Umarım gittiğimiz yer ile yapacağı sürpriz buna değerdi.

Giyinip Jerome'un yanına geldiğimde o da yatakta oturarak, giyinmiş bir şekilde beni bekliyordu. Üstünde siyah bir pantolon, siyah deri ceketi ve beyaz gömleği vardı. Her zaman ki gibi üstündekileri çok iyi bir şekilde taşımayı başarmıştı.

Topuklu ayakkabılarımın sesiyle Jerome bana döndü ve ayağa kalkıp ellerimi tutarak beni baştan aşağı süzdü. "Çok, çok güzel olmuşsun bebeğim." ona gülümsedim ve dudağına küçük bir öpücük kondurdum. "Hazırsan gidelim mi?" ona kafamı evet anlamında salladım ve koluna girdim. Beraber odamızdan çıktık ve aşağı kata inip koltukta üst üste pijamalarla televizyon izleyen Alice ile Jeremiah'ın önüne geldik. "Biz çıkıyoruz." dediğimde gözlerini bile ayırmadan nize kafalarını salladılar.

Kapıyı açıp dışarı çıktığımızda Jerome gelip önünde olduğum arabanın kapısını açtı. Ona gülümseyip arabaya bindikten sonra o da kapımı kapatıp sürücü koltuğuna geçti. Onun bembeyaz elleri ve ince, uzun parmakları simsiyah direksiyonu kavrarken ben ise kemerimi takıyordum. "Bu arabayı nereden buldun? Daha önce bu arabayı hiç görmemiştim." arabanın anahtarını çevirdi ve arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. "Eğlenceme kurban giden ailenin böyle güzel bir arabası varmış. Onlara teşekkür maksadıyla mezarlarına benzin döktüm." küçük bir kahkaha attım ve ışıklı sokağı izledim.

Gotham, çok güzel bir şehirdi.

Jerome arabayı ormanın içinde olan gölün kenarına parkedince ister istemez gülümsedim. Onun kapımı açmasını beklemeden arabadan indim ve göle baktım. Işıl ışıl parıldıyordu, tam üstümüzde olan ay yüzümüze o bembeyaz ıışığını vurarak ortamı dahada romantikleştiriyordu. Jerome'a döndüğümde arabanın bagajını açmakla uğraştığını gördüm. Beni gördüğünde panikledi ve bağırdı. "Sakın bakma Riv! Ben bak diyene kadar asla bakayım deme!" büyük bir kahkaha attım ve topuklu ayakkabılarımı çıkarıp soğuk çimenlerin üstüne oturarak ayaklarımı suya sokup geriye yattım. Ay çok güzel görünüyordu.

Tam dalmışken Jerome gelip beni belimden ve bacaklarımın altından tutarak kaldırdığında ona baktım. "Gözlerini kapat." anlamaz bakışlarla ona bakıyordum fakat dediği gibi gözlerimi kapattım. Beni minder gibi yumuşak bir yüzeye bıraktığında gözlerimi açtım ve etrafıma baktım.

Ortam mükemmel görünüyordu. İçimi büyük bir heyecan kaplamıştı ve gözlerim dolmuştu. Ona tam sarılacağım sırada geri çekildi ve yanıma oturup cebinden küçük, siyah bir kutu çıkardı.

Elimi kalbime koyup derin nefesler alıp verdim. Küçük kutuyu elime verdi ve gözlerimin içine baktı. "Bu şekilde konuşmalarda pek iyi değilim açıkçası ama bir kaç bir şey söylemek zorundayım. Sen benim hayatıma girdiğinden beri o sahte kahkalarım gerçeğe dönüştü Riv, sana burda seni ne kadar çok sevdiğimi anlatamam ama seni kanlı bıçaklı bir dünyaya beraber eğlenmeye davet edebilirim. Kısacası sana bir emirim var. Evet emirim var sorum değil. Evlen benimle. Bu bir emirdir!" ben sessizce ağlarken o ise rahatlamış gibi duruyordu. Avucumun içinde olan küçük, siyah kutuyu açtım ve içinde ki oldukça zarif, tektaş yüzüğe baktım. Hiç tereddüt etmeden yüzüğü içinden alıp kutuyu kenara fırlattım ve yüzüğü parmağıma taktım.

Ellerimle göz yaşlarımı sildim ve Jerome'a baktım. İki yandan yarık olan ağzıyla amacına ulaşmış bir piç gibi sırıtıyordu.

Bir kaç dakika sonra yüzümün kızarıklığı geçtiğinde bagajın kapısına yaklaşıp kapıyı kapattım ve üstünede perdelerini çektim. Artık etraf kapkaranlıktı. Şuan aramızda sadece hisler vardı.

Belimden tutup beni yana yatırdı ve belime sarıldı. Bende onun göğsüne sokularak kendimi daha huzurlu bir hayata teslim ettim.

Selaam finali evlenme teklifiyle bitirmek istedim çünkü herkes bu şekilde istemişti yoksa aklımda herkesi öldürmek falan vardı QÜQLWKQŞWS
final yapmış olmama gelirsek eğer final yaptığım için bana çok kızacaksınız biliyorum ama cidden artık aklıma hiç bir fikir gelmiyordu ve kitap içime sinmiyordu bu yüzden artık final yapmanın zamanı geldi diye düşündüm. Bir daha ki fanficlerimde görüşmek üzereee ❤