0.4

1K 65 33
                                    

Multimedia: River'ın evi.

Duyuru: Bu bölüm Jerome, Jeremiah'tan bahsedecek ve ben Jeremiah'ı istediğim şekilde anlatacağım. Yani lütfen bana, "jEreMiaH bÖyLe bİr iNsan dEİl ki, dİziDe bÖyLe biR şEy gEçMİyoRkİ????" gibi şeyler söylemeyin. Ben nasıl güzel gördüysem o şekilde yazacağım. Diziyi bende izledim ve neler olduğunu bende biliyorum.

Sabah uyandığımda Jerome üstünü giyinmiş aynaya bakıyordu. Gözlerimi ovduktan sonra yatakta doğrularak ona baktım. "Günaydın." arkasını dönüp bana baktığında yanları kesik ağzıyla cevap verdi "Seni tanımak güzel miydi değil miydi bilmiyorum doktor. Hoşçakal." yorganı üstümden atıp ayağa kalkarak ondan oldukça kısa boyumla kenarları zımbalı yüzüne baktım. "Bir yere mi gidiyorsun?" bir nefes verip kollarını göğsünde birleştirdi. "Evden ayrılıyorum." diyip odadan çıktıktan sonra acıyan bacağımla peşinden gittim.

Aşağı indiğimizde arkasını dönüp bakmıyordu bile! Fırsattan istifade tezgahın altında ki Arkham'a götürdüğüm bayıltıcı iğnelerden bir tane alıp peşinden gittim. Gitmesine asla ama izin veremezdim!

Yerimde durup arkasından seslendim. "Jerome!" arkasını dönüp somurtkan ve kesik yüzüyle bana baktı. "Nereden çıktı bu fikir?" elinde ki tüfeği başının arkasına koyup nefes verdi "Herkes peşimde anlamıyor musun? Başın daha fazla belaya girecek." bir yandan haklıydı. Hatta haklıydı. Evimde bir katili saklıyordum. Gitmesine izin vermeliydim. Kapıyı açacakken arkasından bir kez daha "Jerome!" diye seslendim. Arkasını dönüp, ilk kravatıyla sarılı olan bacağıma, sonra da bana bakıp başını 'yine ne var?' anlamında salladı.

Yavaşça ona doğru bir kaç adım atarak önünde durdum. "Biraz eğilir misin?" o ilk başta anlamsız bakışlar atsa da tereddüt ederek eğilince kollarımı boynuna sardım. Onun da ellerini sırtım yerine saçlarımın arasında hissedince saniyeler sonra geri çekildim. "Hep bu benden kopya çektiğin saçlarına dokunmak istemiştim. Yanlış anlama, benim ki kadar yumuşak mı diye. Sonuçta kopya şeyler orijinali gibi olmaz." o gülünce bende yanağımdan süzülen yaşla hafifçe güldüm. Göz yaşımı görünce duraksadıktan sonra nefes verip arkasını dönüp kapıyı açtığı sırada hem ben, hem kapıdakiler şaşkın şaşkın bakıyordu. Jerome ise bir kapıdakilere bir de bana bakıp duruyordu.

Sinirle yumruklarımı sıkıp uzun tırnaklarımın derime geçmesine izin verdim. Gelenler lanet olası annem ve babamdı! Onlar korkulu bir biçimde elinde tüfek olan Jerome'a bakarken babam telefonunu çıkardığı sırada Jerome tüfeği içeri atıp ikisinide kollarından tuttuğu gibi içeri çektikten sonra etrafa bakarak kapıyı kapattı.

Jerome kaşe montunun cebinde ki silahı çıkarıp sinirle babama doğrulttu. "Aklına bile getireyim deme ihtiyar." Jerome'a dur bile demeden onlara döndüm. Madem buraya kadar gelmişlerdi, ölmeden burdan gitmeyeceklerdi. "Sizin burada ne işiniz var lanet olasılar!"

Onlar hala ağızları açık bir biçimde korkuyla Jerome'a bakarken acımayan tarafımda ki ayağımı hızlıca yere vurup bir kez daha bağırdım.
"BURADA NE İŞİNİZ VAR DEDİM!"
Annem korkulu yüzüyle bana bakarken tam cevap verecekti ki ondan önce ben istemeden bir kahkaha atıp konuştum. "Noldu? Kardeşimi öldürdüğünüzde onda ki korkuyu şimdi sezebildiniz mi? Ama merak etmeyin bir kaç güne kadar hissetmeyeceksiniz çünkü buradan sizi öldürmeden göndermeyeceğim orospu çocukları!" annem hızla ayağa kalkıp bana doğru geldi ve yavaşça kollarımı tutup titrek sesiyle konuştu.
"Buraya senden özür dilemeye geldik kızım." benden önce Jerome kahkaha atıp elinde ki silahı indirerek dizlerine tutundu. "Özür ha? Komik."

Babam fırsattan istifade Jerome hala gülerken telefonunu bir kez çıkardığında Jerome'un elinde ki silahı alıp telefona kurşun sıkıp babamın telefonu elinden atmasına sebep oldum. Evde yüksek bir çığlık kopunca Jerome bağırdı. "Çenenizi kapayın lanet olasılar!" onların susması için Jerome'un eğlendiği belli olan alaylı sesiyle bağırması yeterli olmuştu.

𝒑𝒂𝒓𝒕𝒏𝒆𝒓 ッ 𝘫𝘦𝘳𝘰𝘮𝘦 𝘷𝘢𝘭𝘦𝘴𝘬𝘢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin