Bölüm 5
benim için atan naif kalbin, kulağa hoş geliyordu kiraz çiçeği🌺
🌺🌺🌺
Min YoonGİ;
Ben... ben anlamıyorum. neden başıma bunların geldiğini, neden hayata bir sıfır geri de başladıgımı, neden eşimin benden tek celsede ayrıldıgını.. sözünü dinledim sevgilim, kapattım telefonları, kilitledim kapıları. sarıldım oğluma sıkı sıkıya. sanki... üçüncü dünya savaşının ortasındaymışız da, bizi yerleştirdiğin sığınağın içerisinde, senin sapa sağlam geriye dönmeni bekliyorduk.
jiyoon sebebini bilmediğim bir şekilde kızarana kadar ağlarken, büyük bir sabırla yerleştirmiştim ona göre kocaman olan avuçlarımı minik sırtına. ovalaya ovalaya, yanağımı hafif kahvemsi saçlarına sürte sürte sakinleştirmeyi denedim. Doğrusu... pekte işe yaramamıştı.
senin burada olman gerekiyordu jimin. oğlumuzu kucağımdan alman, bir kez de kendin deneyerek sakinleştirmeye çalışman. neden, neden yoktun ki? neden bizi böylesine çıkmaz yollara itiyordun?
kendimi... değersiz hissediyorum.
annemden nefret ediyorum
kendimden nefret ediyorum
bedenimden nefret ediyorum
ama inan senden nefret edemiyorum. olmuyor, öpmek istiyorum yanaklarını, parıltılı kahverengi gözlerini. dokunmak istiyor çoğu zaman parmaklarım yumuşak yanaklarına. jimin... jimin ben seni saatlerce izlemek istiyorum. sanki asla ölmeyecekmişim gibi güzel yüzünü seyretmek, ve yarın ölecekmişcesine senin olmak.
ilk tanıştığımız zamanı hatırlayıp hatırlamadığını gerçekten merak ediyorum doğrusu.
bir dokuz mart akşamıydı. doğum günümdü, belki de bu yüzden mutluydum. tam olarak bilemiyorum sevgilim. daha önce hiç doğum günüm kutlanmamış olsa da, bir yanım hep sevdiklerim tarafından umutsuzca hatırlanılmayı beklerdi. bu yüzden gitmiştim o lanet bara. annemden afilli bir pasta istemiyordum elbette ki, veyahutsa tatlı bir hediye. ucundan da olsa sarılsa ve 'iyi ki doğdun oğlum' dese, ağladığım, ve tanrıya bana neden daha iyi bir aile vermediği için isyan ettiğim gecelerin yerine özür diler, affına sığınırdım. ama bunların hiçbiri olmadı sevgilim. annem bedenimi işaret ederek karşısında ki iri yarı adama 'oğlum.' demişti. 'ederi ne kadardır? artık reşit, burada çalışabilir.'
daha önce hiç bu kadar yıkılmış, çaresiz hissetmemiştim. çok iyi hatırlıyorum, tıpkı bir bankaymışım gibi bedenimi süzen gözlere hızla arkamı dönüşümü. insanlar içiyor, etrafında olup biten hiçbir şeyi tam olarak kestiremiyordu. Körlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marriage Contract ▪️YoonMin
Fanfictionseninle olan evliliğim, gökyüzünde ki yıldızları saymak kadar boş ve anlamsızdı Park Yoongi. SemeMin @firstlovess