Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kısa bir not: bölümde sözü geçen şarkıyı, medyaya bıraktım. Haberiniz olsun♡
*
*
*
[M]arriage Contract
Sadece... Böyle kalalım.
Min Yoongi:
evliliğimizin boş olduğunu söylemişti. bir o kadar da... anlamsız. oysa ki öylesine kör olmuştu ki ona gelince rengarenk bakan gözlerim, katlanılmayacak derecedeki siyaha dahi çocukça boyun eğebiliyor du.
Jimin benim için heyecan verici bir filtre gibiydi. Neyi görmek istersem o tonlarda gösterir, kendisini benim tercihlerimin arasında bir yere bırakabilirdi. Her gün için farklı kişiliklere sahip jimini seçerdim, degişirdi. "Sence de her gün aynı kişiyi sevmek sıkıcı degil mi?" Derdi. Anlamazdım, anlamadıgımda ise hızlıca degiştirirdi cümlesini. "Senin için degişebilirim. Filtremi degiştirebilirsin yoon-ahh"
açık mavi diş fırçamın üzerine sıktığım parlak diş macununa bakınmıştım hafifçe. kendine has mentollü kokusu şimdiden gözlerimi yaşartmaya yeterken, kulaklarımda çınlayan su sesi bir taraftan da fazlasıyla gülümsetiyordu.
hala... hala evli gibiydik sanki. ben üzerimde ki gri, saten geceliğim, ve dağınık saçlarımla dişlerimi fırçalıyor; sevgili eşimse tam da yanı başımda, yarı saydam olan camın arkasında güzelce duş alıyordu. dolgun dudaklarının arasından dökülen aksanlı Rus şarkısıyla karışan, ve yağmur sesini anımsatan damlalar kulağa öylesine hoş geliyordu ki, çoğunlukla elimde ki fırçayı ağzıma götürmeyi dahi unutabiliyordum.
Neden Rus müziklerine böylesine takık oldugumu bende bilmiyordum. Fıransızca, almanca, ve ingilizce de benim melodik zevkime tam olarak hitap ediyor olsa da, Rusça her zaman farklı bir yere sahipti gönlümde.
sadece bir kerelik düşünmek istemedim. istemedim çünkü, zihnimde tek bir planı daha kurgularsam her şey rayından çıkacak, ve etrafa dagılacakmış gibi geldi. hafifçe bıraktım diş fırçamı geniş lavabonun içine. parlak mavimsi macunu tamda delikli giderin üzerine gelmiş, gözden kaybolması adına harcayacagım çabayı bir hayli kısaltmıştı. iyice yaklaştım duşakabine doğru. tek elim beceriksizce buzlu gibi duran cama yerleştirirken, ezbere bildiğim Rusça şarkılardan biri istemsizce dökülmüştü dudaklarımdan.
durmuştu. su akmaya, ve üzerinde ki bütün kirleri akıtmaya devam ederken, dili susmuş, hatta hareketleri bile istemsizce kısıtlanmıştı. oysa ki sesimi duyabileceğini hiç düşünmemiştim. bir fısıltıdan farksızdı tonlamam. yine de elimi yasladığım camdan çekmeden geçmiştim şarkının bir diğer ki mısrasına.
