birazcık da park jimin'in çerçevesinden bakalım olaylara, hah ne dersiniz?
bu arada, bölüm atmadıgım her gün başına beni gerçekten iyi bir şekilde karşıladınız. oysa ki kızmanızı, veyahutsa eleştirmenizi bekliyordum. yanımda durmuş olmanız bir miktar duygulandırmış olabilir.
tamam tamam aglamadım.belki... birazcık?
*
*
*
*Kendim olmaktan korktuğum andan itibaren, sen olmaya başlıyorum.. Ne güzel; bana beni unutturuyorsun*
Park Jimin
eğer oğlum, bazı şeyleri tartabilecek, ve hatta düşünerek hareket edebilecek bir yaşta olsaydı eğer, ona kesinlikle aşık olmasını söylerdim. yaş, cinsiyet, maddi durum göz etmeksizin sevmeliydi. evet, belki canı yanardı. şimdiye kadar asla ağlamadım diye inat ettiği vakitlerin birinde, tek zaafının karşısında hıçkıra hıçkıra göz yaşlarını kolayca dökebilirdi. iğrendiği şeylerin, veyahutsa agzına sürmeyeceği minik bir lokmanın tadına baktırabilirdi sevgilisi. yeni şeyler keşfeder, asla atılmam dediği maceraların kıyılarına kadar gelir, hiç düşünmeden kendini oradan aşağıya bırakabilirdi.
aşk böyleydi işte. insana olmam dediği ne varsa oldurur, sevmem dediği ne varsa sevdirirdi. gözlerinde ki perdeleri simli boyalarla süsler, en berbat anında bile gülümsetirdi.
şuanda da öyleydim işte. karşımdaydın sevgilim. sırtını hafifçe yatak başlığına doğru yaslamış, kollarını da iyice kendine çektiğin ayaklarına dolamıştın. gözlerin dolu doluydu. Benliginle girdiğin savaşını kaybetmemek adına onları deli gibi kızartabiliyor, ancak sevgilinin karşısında ağlamaktan çekiniyordun. oysa ben bir tek senin yanındayken dökerdim onları. bir tek sen varken güçsüz gelmezdi ağlamak.
"onu eve sen kabul ettin." demiştim yatağın ayak ucunda oturuyor oluşumu avantaja çevirerek, tam da eşime dönerken. youngjae hakkında hiçbir şey sormamıştım. ne nefretinin sebebini, ne de böylesine darmaduman oluşunun kardeşine nereden bağlandığını. umurumda değildi. nefret ediyorsa, kuşkusuz ki nefret ederdim. sevmiyorsa sevmez, yemiyorsa yemezdim.
"neden şimdi bu kadar üzülüyorsun. onu bu evde istemiyor musun?"
youngjae her ne kadar hastanede ki tek dostum olsa da, eşimle aynı kefeye koyabileceğim biri değildi. kimse onunla savaşamazdı, ki eğer savaşmak istiyorlarsa bile kazananın belli olduğu bir meydanda çok da fazla hayatta kalamazlardı.
"isteyerek mi kabul ettiğimi zannediyorsun?" demişti yorgun bakışlarını tıpkı benimkiler misali yüzüme odaklarken. Yoongi belki de ilk köz böylesine alay dolu geliyordu gözüme. resmen irislerini devirmemek için zor duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marriage Contract ▪️YoonMin
Fanfictionseninle olan evliliğim, gökyüzünde ki yıldızları saymak kadar boş ve anlamsızdı Park Yoongi. SemeMin @firstlovess