8.Bölüm"Ay ışığı..."

20 3 0
                                    

Derin'nin Ağzından

Burda bulunmamdan tam tamına 1 hafta geçti umutlarım vardı. Ama eskisi kadar parlak değillerdi.

Bu 1 hafta boyunca ne elim çözüldü nede tuvalet hariç odadan çıkarıldım . Günde sadece bu kapı bir kere açılıyordu oda yemek ve tuvalet ihtiyacı içindi ellerim bağlı tuvalete gidiyordum.

Bu 1 haftadır tek bir göz yaşı bile dökmedim. Ben ölmekten korkmuyorum ben bu odada tek başıma durmaktanda korkmuyorum.Çünkü bu zamana kadar yalnızdım hep.Bundan sonrada yalnız olsam benim için hiçbirşey değişmez...

Onların beni buradan kurtarmaya çalışıp çalışmadığını bilmiyorum. Belkide beni unutmuşlardır bile...Eyer beni arıyorsalar bile tek sebebi.
Kendileri yüzüne kaçırıldığımın düşüncesi var akıllarında bundan eminim...

Etrafı geldiğimden beri hiç incelememiştim.Şimdi düşüncelerimden sıyrılıp odayı incelemeye başladım.

Odada büyük bir vazo içinde solmuş çicekler vardı.Oda kasfetliydi sanki bu ev, bu oda o kadar çok şey görmüş, o çicekler bile o kadar çok şey görmüşki öyle, yorgundu bu odada bu çicekte..

Nasıl burdan kurtulcam hakkında hiçbir fikrim yoktu aslında zaten kurtulmaya çalışmamıştımda...

Saat 16:00 da geliyordu adam odaya şimdi saat 15:50 .

*****

Kapı açılış sesi geldi.

"Kalk hadi.Tuvalete götürücem."

"Söylemene gerek yok zaten hergün gidiyoruz alıştım."

Cevap vermeden beni sandalyeden çözdü arkamdan gelmeye başladı.
Bu evin iki yerini ezberlemiştim.Zorla tutulduğum oda ve tuvalet.

"Hadi gir 20 dakikan var."

"20?"

"Evet 20 ellerin bağlı olduğu için zor olucak senin için."dedi gülerek.Pislik adam gülüşü mide bulandırıcı heran suratına kusabilirim.
"Lütfen bida gülme midem bulanıyor üstüne kusucam."

"Çok konuşma geç hadi şura!"dedi sinirli bi şekilde.Ben ise gülüyordum sanki kaçırılan ben değildim, gülüyordum bide.

Içeri girer girmez zar zor arkamdaki ellerimi kıpırdatarak kapıyı kitledim.

"Kapıyı neden kitledin!?"dedi kapıdaki salak herif.

"Şey.....kızsal bişey."

"Tamam."

Klozet kapağına oturup, etrafa göz atmaya başladım.Lavabonun dolapları vardı.Içinde belki bişey bulabilirim diye dolap kapağını kafamla zar zor açtım.
Ayrı ayrı 4 tane dolap vardı. Ikisi altta ikisi üstte.

Birinci kapak bomboştu.
Ikinciyi açtım zar zor.
Tıraş bıçağı vardı.Ne arardı bir tarş bucağı burda?
Tabi ya burdaki kalan korumalara ait olmalı .
Buçağın uç tarafı keskine benziyordu.
Içinden 1 tanesini ağızımla alıp montumun iç cebine ağızımla koymaya çalışırken yere düştü.

"Hey !?Napıyorsun orada."

"Şey ben peçete alıcam derken askılığını düşürdüm.Ama zorda olsa alıp geri taktım."Nasıl bir yalandı bu inanıcakmıydı?Nefesimi tutup cevap bekledim.

"Tamam çabuk ol 5 dakikan kaldı."
Derin bir nefes aldım.Yalan söylediğimi anlamamıştı.

Hızla dolaptan bir tane daha tıraş buçağı aldım.Yerdekine yetişemezdim,yerdekini yavaşca ayağımla lavabonun alt kısmındaki dolabın altına ittirdim.
Öbür dolaplara bakmam için vaktim yoktu.Klozetin sifonuna basıp kapıyı açtım.

"Hadi yürü."

"Bende koşucaz sanıyordum."gözlerimi devirerek yürümeye başladım.Bu evde sadece üç adam ve ben vardım.

Beni hergün odadan o üç kişiden biri çıkarıyordu.üçüde iğrenç tiplerdi.

Odaya götürdü sandalyeye  bağladı ardından  telefonu çaldı.

"Bekle burda."

"Nere kaçabilirim.?"

"Sus ve bekle dedim."dedi arkasını döndü kapıyı kapatıp çıktı.Kitlememişti ellerim bağlı diye kaçamayacağımı sanıyor salak.

Cebimdeki tıraş buçağını olabildiğince hızlı çıkardım ağızımla.

Tamam çıkardın şimdi nasıl vericeksin eline çok merak ediyorum.

Yavaşca yere oturdum.ağızımdaki tıraş buçağını eğilip yere bıraktım.Arkamı döndüm.Elime yavaşca zar zorda olsa aldım.

Kesin tarafını sürtmeye başladım.

KESIYORDU!

Hızla kestim günlerdir çözülmeyen ellerimi ovaladım.

Hızla yerimden kalktım vazodaki solmuş çicekleri çıkarıp vazoyu elime aldım.

Telefonum buralarda bi yerde olmalı.

Vazonun yanınkadi küçük kutuyu gördüm.

Içinde çantam ve telefonum vardı hepsini bu kutunun içine koymuşlar.

Çantamın içinde kendimi koruya bileceğim birşey koymuşmuyum diye baktım.

Yalnız yaşadığım için hep çantamda kendimi koruyabileceğim birşeyler olurdu.

O zamanlar hiç ihtiyacım olmazdı ama hep çantamda olurdu.Ya şimdi ihtiyacım var ve yok, içine koymamışım.

Çantamı sırtıma taktım.Telefonumuda çantama koymadan önce açtım.Yerimi bulabilirler belki diye.

Elime vazoyu alıp kapının arkasına saklanıp beklemeye başladım.Şimdi çıkıcak olsam kesin kapının önünde olurdu.

Iki dakika sonra kapı yavaşca açıldı.
Nefesimi tutup göz hizama girmesini bekledim.

"Nerede bu?!"

Ve pam kafasına koca vazoyu indirmiştim yerde bir seksen yatıyordu zavallı.Tam çıkıcaktım belindeki silahı gördüm.Direk eğilip aldım.Kullanmasını biliyor deildim ama bi şekilde kullanıcaktım.
Kapıyı ardından kitledim.

Yavaş adımlarla etrafımı kollayarak aşağıya indim.

Öbür iki adam bahçedeydi.Neyseki vazo sesini duşmamışlardı ses çıkmasın diye yavaş adımlarla belki bir arka kapısı vardır diye mutfak tarafına yöneldim.O kadar fazla şanslıyımkii bir arka kapısı tabikide yok.

Sesizce oflayarak etrafa bakmaya başladım mutfak tezgahının üstünde benim sığa bileceğim genişlikte bir pencere vardı.
Hızla tezgaha çıkıp pencereyi açtım.Amacım yavaş ve yaralanmadan dışarı çıkmaktı ve bu dediğimi yapamadım.
Biranda kendimi pencereden atmış yerde bulmuştum.
Yağmur yağmış olmalıydı üstüm hep çamur olmuştu.

Hızla yerden kalkıp arka taraftaki yokuş şekilden olan yerden bir ormanın içine gittim.Nerdeydim bilmiyorum sadece durmaksızın aşağıya doğru koşuyordum.Baya uzaklaştığımı anladım bir ağaca belimi yaslayarak hızla nefes almaya başladım.

Sırt çantamdan telefonumu çıkardım telefon çekmiyordu.Ne yani niye çekicek diye umutlandında ormanın ortasında nasıl çeksin telefon.

Bir elimde telefon diyer elimde silah koşmaya devam ettim.

O kadar çok koştum ama hala hiçbir yol göremedim.Belki bir yol bulurum diye koştum durdum.Ama yok yol felan yok.Hava kararmıştı ay çıkmış bana bakıyordu.Sanki o eşsiz ışığıyla benim yoluma ışık tutuyor gibiydi.

Daha fazla koşamıyıcaktım bir ağacın altına oturup Ay'ı izlemeye başladım.
Çok güzeldi parıl parıldı , tek bir lekesi tek bir kusru yoktu, o kadar güzledi işte.Tabi yanında birbirinden güzel yıldızlarda...

Gözlerim kapandı uyku beni aldı götürdü.Burda tek başımaydım koca ormanda. Kimse kurtarmıyıcaktı beni,ben kurtarıcaktım beni...

Güneşin gölgesi var,Ay'ın yıldızları var ama benim kimsem yok...

Imkansız Deildik Zorduk.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin