"Tak tak tak Jisoo gelebilir miyim?"
Jisoo'nun odasındaki kapısında bekleyen Jin'in gelmesi onu mutlu etmişti. Ona seslendi "Gelebilirsin". Jin kapıyı yavaşça açıp içeri girdi ve kapıyı kapattı. Jisoo her zamanki gibi duvara yaslanmış oturuyordu. Jin de onun yanına geçti "Jisoo..". Jisoo ona baktı ve gülümsedi "Evet?".
Jin siyah saçlarını eli ile karışırdı "Namjoon... Senden özür diliyor.". Jisoo göz devirdi "Sen onun annesi misin, neden o söylemiyor?". Jin güldü "Onunla konuşuyordum az önce, gerçekten o öyle bir insan değil. Yani aşka değer verir... Senin onunla konuşmak istemeyeceğini düşündüğü için benim söylememi istedi.". Jisoo oje sürdüğü tırnaklarına baktı "Jennie ve Yoongi'den özür dilesin. Ben onu affettim bile.".
Jin Jisoo'nun yanağından makas aldı "Sen ne tatlısın be.". Jisoo gülümsedi "Teşekkür ederim.". Jin odaya göz gezdirdi "Söyleyecek başka bir şey daha var aslında..". Jisoo saçını kulağının arkasına aldı "Nedir?".
Jin direkt lafa girdi;
"Ben seni seviyorum. Birden pat diye söyledim biliyorum belki kabul etmezsin hatta benden tiksinirsin orasını bilemem ama sende benden hoşlanıyormuşsun, yani şey.. Namjoon öyle düşünüyor.". Jisoo tam ağzını açacaktı ki Jin yine lafa girdi
"Dur konuşma çok heyecanlandım varya kalbim yerinden çıkacak kabul etmeyeceksen hiç konuşma yoksa kalbim bunu kaldıramaz yani... şey ben". Jisoo lafını bölerek onu yakasından çekti ve dudaklarına yapıştı.
Dudaklarını birbirlerinden ayırdıklarında hâlâ Jisoo'nun eli Jin'in yakasındaydı ve yüzleri birbirlerine hâlâ çok yakındı. Jisoo ona fısıldadı "Bende seni seviyorum diyecektim, izin vermedin. Hep böyle mi yapmam lazım?". Jisoo'nun mentollü nefesi Jin'in dudaklarına geliyordu, Jin gülümsedi "Hep beni öpeceksen neden olmasın?".
Jisoo elini Jin'in yakasından çekti ve ondan uzaklaştı "Tamam yeter bu kadar.". Jin yüzünü astı "Keşke... Hiç ayrılmasak.". Jisoo başını Jin'in omzuna koydu "Keşke..".
Aniden kapının çalınmasıyla birbirlerinden uzaklaştılar "Bir kişilik daha yeriniz var mı?.". Kapıdakinin gülmesiyle Jisoo hafif öksürdü "Gel.". Namjoon içeri girdi ve gülümsedi "Merhaba". Neşeliydi, neden kızgın değildi? Ne olmuştu ona?! Onları birlikte görmüştü ama hâlâ gülüyordu...
Jin gülümsedi "Özrünü kabul etti Jisoo. Sana hiç darılmamış zaten. Onu konuşuyord-" Jin'in lafını bölen Namjoon oldu "Hyung birbirinizi sevdiğinizi biliyorum..". Jisoo'nun gözleri açıldı "Aslında sadece hoşlantı yani, öyle bir şey." Namjoon güldü "Jin hyung söyledi Jisoo.". Ve ekledi "Sorun yok. O gün saçmalamıştım. Sadece biraz ileri gittim. Yoongi, Jennie ve senin kalbinizi kırdım. Özür dilerim.". Jisoo gülümsedi "Önemli değil...". Namjoon Jin'e baktı "Aşağı gelin hadi bu konu hakkında konuşuyoruz. Sizi çağırmaya gelmiştim.". Aşağı indiler ve salonda oturup muhabbet eden üyelerin yanına oturdular.
Ortam biraz gergindi. Hoseok lafa girdi "Eee sadece Jennie ve Yoongi olamaz değil mi?". Jimin yanında duran Rose'nin elini tutuverdi bir anda "Biz sevgiliyiz." Rosè Jimin'in ani hareketiyle korktu ama sonra gülümsedi "Evet". Tae tek kaşını kaldırdı "Ne zamandan beri?". Rosè Tae'ye baktı "Norveç'ten döndüğümüzden beri.". Namjoon başını olumlu anlamda salladı "Peki, başka?". Kimseden çıt çıkmayınca aklı başına geldi "Hmm Jin hyung ve Jisoo". Herkes o ikiliye baktı. Jisoo gülümsedi "Neden bakıyorsunuz?". Lisa güldü "Haha shipim!". Herkes Lisa'ya bakıp güldü.
Bu arada sevgili rolü yapıyor olarak bildikleri sadece Lisa ve Jungkook kalmıştı. Lisa'nın aklına hastanede Jungkook'un gözleri, elini kavrayıp öpüşü, kendisi için çok ağlamış olduğu geldi. Yere baktı. Jungkook cidden onu seviyordu galiba. İkisinin de aynı anda ağzından sözcükler döküldü "Ben Lisa'yı seviyorum." "Ben Jungkook'u seviyorum.". Sonra birbirlerine baktılar, ve yine aynı anda söylediler "Bende seni" "Bende seni!". Tae güldü "Şunlara bayılıyorum"...
~~~~~~~~~
Roses_are_rosie;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
impossible| bangtanpink instagram
FanfictionFanlar sayesinde tanışan 11 genç idol... Sahte bir ilişki belki de aşka dönüşür? ^bxg^ •2019• Tüm hakları İnstagram'da saklıdır📸