-2-

89 6 3
                                    

....

                  "Seçtiğinin kaderi olduğunu bilmiyordu genç kız, kendi elleriyle herkesi yakacağını ya da yanacağını..." ⛺🕵️

....


"Kendine geliyor galiba."
"Zeynep?"
Başımın etrafında dolaşan insanları görmemle elimle başımı tutup ayağa kalkmaya çalışmam bir oldu. Sema eliyle beni durdurup "dur hareket etme, başın döner." Dedi. Geri yatarak en son hatırladığıma göre yanımda Kader de vardı diye düşünerek Kader'i sordum.

"Kader, o nasıl?"

Gülşah arkadan seslenerek cevapladı.
"O iyi az ilerde oturuyor yanında Emine ve Nur var."
O sırada Sema etraftaki insanlara teşekkür ederek gönderiyordu.

"Zeynep, Kader bir adamdan bahsetti. Ne adamı bir anda yok olduğunu düşünüyor. Galiba başını çarptığı için yanlış hatırlıyor."
Bir anda zihnime gelen o an ile aynı duyguları yaşadım. O şey gerçek olamazdı ya da olurdu en ufak fikrim yoktu.
"Evet doğru söylüyor ben size söyledim bana inanmadınız. O adamdı işte, bizi izleyen! Hadi kalkın polise gidiyoruz ben daha fazla bu korkuyla yaşayamam."

İkisi de biraz olsun bana inanınca beni kaldırıp diğer kızların yanına gittik. Kader elinde su bardağı ile bana doğru koşmaya başladı aynı zamanda biraz ağlayıp biraz da gülüyordu.
"Zeyneeep! Sende gördün değil mi sadece ben değil."

Başımı aşağı yukarı kaldırarak sarıldım. "Gel kardaşım."
O sıra da buraya doğru gelen iki polis memurunu gördüm.
"Başka bir şey isteseymişiz olacakmış.

"Sen biri bizi izliyor dediğinde aramıştım."
En arkada çömelmiş biçimde elinde telefonla oynayan Emine bize dönerek göz kırptı. Şuan Emine'ye sarılmak istemiştim bu düşüncemi aklımdan silerek bize seslenen polis memuruna döndüm.

...

Ah size olanları anlatsam galiba şansıma küfrederdiniz. Her şeyi anlatmıştık hatta adamın bir an da yok olmasına kadar her şeyi. Fakat polis memurları galiba bizim deli olduğumuzu felan düşünmüştü. Yine de işleri gereği kamera görüntülerini izlemişlerdi. Orada da herhangi birinin bizi izlemiş olacağına dair en ufak bir şey yoktu. Yine de bizi karakola ifade için götürdüler. Giderken yolda tek duamız yalan ihbar diye düşünüp bizi içeri almamalarıydı. Şuan eve gidiyorduk. Emin bizi almaya gelmiş onun sayesinde de işimizi çabuk halletmiştik.

"Ya kızlar bana kızmayın ama gerçekten birini gördüğünüze emin misiniz?"

"Enişte bilmiyoruz, belki de."
Kader yandan bana bakarak 'ciddi misin?' der gibi baktı. Ne yapabilirdim. Elimizde kanıt yoktu. Galiba bu defteri kapatmam gerekiyordu. Kaderinde.

"Aşkım yarın için çadır felan alalım mı?"

Ah doğru yarın kamp işi vardı. Galiba sevinmem gereken bir olay tam olarak buydu. Yani şimdilik.

Emin, Emine'ye tebessüm ederek,
"Aşkım sadece siz gelin yeter ben her şeyi hallettim."

Daha fazla bu konuşmalara katlanamazdım. Öne atılarak aralarına girdim.
"Ee enişte arkadaşların gelecek mi?"

"Tabi baldız meraklanma."
Omzuna vurarak kızgın bir şekilde
"Merak ettiğim için değil, sizin canımlı konuşmalarınızı dinlememek için söyledim, her neyse." Diyerek geriye yaslandım. Sonunda eve geldiğimizi görünce derin bir oh çekerek arabadan acil inerek kaç saattir tuttuğum tuvaletimin verdiği rahatsızlıkla koşarak içeri atıldım. Arkamdan gülen Gülşah'a yapmacık bir şekilde baktım. İşim bittikten sonra oturma odasına geçtim. Emin gitmişti. Diğer kızlar ise her biri bir tarafa dağılmış şekilde oturuyordu.
Tek duam bir an önce yarın olmasıydı. Hayatımın artık rutinden çıkmasını istiyordum.

Vampir - KöylüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin