XXXII. Ardımda Sevdan Var

9.5K 732 302
                                    

"Ateş olduğu mumu mu bitiriyordu yoksa kendini mi? Mum bittiğinde ateş de sönecekti ve sonları mumsa eğer sönmeye razıydı, en azından mum kalırdı geriye." diye düşünmüştü bundan aylar öncesinde. Ancak her düşünülen şeyin olacağı kesinlik değeri yoktu, tıpkı bunun gibi.

Muma ateş olan asıl kendisi olduğunu düşünüyordu. Değilmiş, yanılmış. Asıl kendisi mummuş da geride kalan o olmuş. Ateş sönüp gitmiş, beraber bitmekten vazgeçip kendi ölüm emrini vermiş.

Her şeye rağmen gücünü ve cesaretini toplayarak verdiği kararı ona teklif ettiğinde aldığı red cevabı ile hayal kırıklığına uğramıştı. Beklemiyordu, asla beklemiyordu. Sanıyordu ki elinden tutar, onunla gelirdi gözünü kırpmadan. Sırtını yaslayacağı dağ, tutunacağı dal, başını koyacağı göğüs o olur sanıyordu.

Yaşadığı hayal kırıklığının haddi hesabı yoktu. Sevdiği adamı yarı yolda bırakmamak için ailesini, babasını, önceki hayatını, her şeyini geride bırakmayı göze almıştı ancak yarı yolda bırakılan kendi olmuştu. Babası ipi boynuna geçirmiş, sevdiği adam ise engel olmak yerine kör olmuştu. Korhan en çok da bunu hazmedemiyordu.

Saat gecenin kaçıydı bilmiyordu, herkes evlerine çoktan dağılmıştı. Saatlerce sessizce orada oturmuş, güvenliğin şüphelenmesiyle ve gelip onları uyarmasıyla kalkıp gitmişlerdi. Gelen mesaj ve aramalara cevap vermek yerine telefonunu da kökten kapatmıştı, birisine hesap verecek durumda değildi. Gecenin perdesini örttüğü kara gökyüzünün altında yürürken Ali önde, o arkasında yürüyordu. Her geçtiği sokak ve o sokağın her sokak lambası altından geçip gittiklerinde sokağını aydınlatan bir sokak lambasının artık olmadığını fark etti. Göğsünün üzerinde tonlarca ağırlık var da nefes alamıyor gibiydi. Öyle bir güç vardı ki göğsünün üzerinde canının acısını tarif edemiyordu bile. Bir insan bir gün içerisinde nasıl bu kadar yorulup düşerdi aklı almıyordu, gidecek o kadar yolu vardı ama artık yol bulamıyordu.

Arkasında olan adamın önüne düşen gölgesini izleyerek yürüyen kumral genç, kendini zor tutuyordu. Boğazına kadar dolmuştu, koca bir kaya parçası boğazını mesken tutmuş ve nefes almasına engel oluyordu sanki. Ağlamak istiyordu ama sırf arkasında olan adama daha fazla zorluk çektirmemek için ağlayamıyordu bile. Gözleri yanıyordu ama tek bir yaş dökecek gücü yoktu o yanındayken. Dudaklarına dişlerini geçirirken tek amacı ağlama hissinin geçmesiydi ancak yaşarmış gözleri yüzünden önünde uzanan ve hâlâ arkasından gelen gölge buğulanmıştı.

Mutlu olmaktan hep korkmuştu çünkü her şeyin olduğu gibi onun da sonunun olduğunu biliyordu. Ama kötü şeylerin üst üste geleceğini tahmin dahi etmemişti. Daha dün gece o adamın hapisten çıktığını, Dildar hanımdan duyan ve bunu ona söyleyen Hüma'dan öğrenirken ve şokunu atlatamazken bugün ise yolun sonuna geldiğini görmüştü. O yolda yürüdüğü adam o sonda sıkışıp kalmasın diye şu an tırnaklarıyla kazıya kazıya ve elleri kana bulanarak ona yol açıp ömründen feda ediyordu. Ama onun bunu bilmesine de izin vermiyordu. Yeter ki içinde çürüdüğü kuyuya o da düşmesindi.

Önündeki adam sola sapıp başka bir sokağa girdiğinde Korhan acınası haline güldü kısık sesle ve başını iki yana salladı. O sırtını dönüp giderken bile yüzsüz gibi gidecek tek yeri, onun yanı olarak görüyordu. Metrodan çıktıklarından beri ne o neden arkasından gittiğini sorgulamış ne de Ali neden geldiğini sormuştu. Oysaki her şey o metro durağında bitmişti.

İki adım ötesindeki adam evinin olduğu sokağa girdiğinde dayanamayarak konuşmaya başladı, tutamadı içinde. Sesi, düğüm düğüm olan boğazı yüzünden kısık ve boğuk çıkıyordu.

"Her şeyi bekledim biliyor musun? Vurur, bağırır, çağırır, küfreder hatta belki hıncını alamaz öldüresiye döver belki dedim. Belki diye düşündüm ama, çünkü kıyamayacağını biliyordum." dedi kendi kendine yeniden gülerken. Acı bir tebessümün ayak izleri dudaklarında geziniyordu. "Kıysan hak verirdim, orası ayrı. Ama ben, ev olduğum adamı o evin enkazı altında bıraktım sanırken o beni bırakıp sırtını dönerek gitti. Tam şu an olduğu gibi. Yaslamam gereken sırtla yüz yüzeyim şu an Ali." dedi ve gözlerindeki yaşın düşmesine engel olamadı. Bu sefer engel olmadı ve akmasına izin verdi. Gücü kalmamıştı artık. Attıkları her adımda sevdalarını arkalarında bırakıyorlardı.

VECAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin