1. Bölüm : Kapanmayan Yaralar

110K 4.2K 2.1K
                                    

Hoş geldiniz

Başlamadan minik bir şey söyleyeyim de kafanız karışmasın.🙆🏻‍♀️ İlk bölümde bir prolog yani ön gösterim okuduk. Şimdi en başa, tanıştıkları zamana dönüyoruz. Onları bu hâle getiren acıları, olayları okuyacağız.

Sizler de hazırsanız artık başlayabiliriz, keyifli okumalar diliyorum🖤

Sizler de hazırsanız artık başlayabiliriz, keyifli okumalar diliyorum🖤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Edit; canım xmorbidezza 🖤

Bölüm şarkısı: Lady Antebellum,
Ocean.

🗝

Kalbimde öyle ağır bir yük vardı ki günler, aylar hatta yıllar geçse de azalmayacağını biliyordum. Her an katlanarak artacağını, beni hiç terk etmeyeceğini biliyordum. Bu yük, tonlarca ağırlıkta bir acıyı da beraberinde getirmişti. Taşıyamayacağımı, altından kalkamayacağımı biliyordum ama başka çarem yoktu. Omuzlarıma yüklenen bu yükü, taşımaktan başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Zamanla azalıp azalmayacağını da yaşayıp görecektim.

Ayakta dikilmiş bir şekilde taziye dileklerini kabul ederken gözümden akan yaşları silmeye uğraşmadım. Bakışlarım karşımda duran, henüz taşları bile olmayan, toprak yığınlarından oluşan mezarlara takıldı. Ne kadar güçlü durmaya çalışsam da her an yıkılacakmış gibi hissediyordum. Koluma girip, bir yandan da belimi sıkıca tutan Gökçe'ye yaslandım. Eğer onun tutuşu olmasaydı şu an yerde dahi olabilirdim. Öylesine güçsüz ve aciz durumdaydım ki, kendimi toparlamaya çabalasam da başarılı olabileceğimi zannetmiyordum. Kendimi zorlayarak ayakta durmaya çalışırken, daha çok kan kaybettiğimden haberim yoktu.

Annem şu an karşımda olsaydı bana büyük ihtimalle güzel bir azar çekerdi. Üzerimdeki incecik kıyafetten başlayıp, tenimin solgun duruşuna ulaşana kadar bana kızardı. Ardından hemen pişman olur, beni çok sevdiğini, o yüzden kızdığını söylerdi. Bu zamana kadar hiç hissedemediğim sevgisini, son birkaç aydır dolu dolu göstermesine aldırış etmeden ona sıkıca sarılırdım. Annem bu yaşıma kadar bir kez olsun yanımda ya da arkamda olmamıştı. Ne zaman bal kürelerini aldıran gözlerine baksam onun beni sevmediğini açıkça hissederdim. Sevse dahi bir kez olsun bunu bana göstermemişti. Yine de yaşasaydı da yanımda değil, karşımda dursaydı.

Aslında şu an gözlerimin hemen önünde, tam olarak karşımda sayılabilecek bir pozisyonda duruyordu. Sadece ayakta değildi, uzanıyordu.

Babamsa, önce anneme kızar ama bir yandan ona hak vermeden edemezdi. Benim iyiliğimi istediklerini dile getirirken kollarımı nazikçe tutup okşadıktan sonra alnıma bir öpücük kondururdu. Sonra da topuklu ayakkabı giydiğim için ondan uzun olduğumu söyleyerek bu durumdan şakayla karışık yakınırdı. Her zaman beni onun daha çok sevdiğini hissetmiştim ama bunu dile getirmemiştim. Öyle zamanlar olmuştu ki, annem ameliyatlarından kopamamış, ağlarken yaslanabileceğim tek omuz babamın omzu olmuştu. Bundan şikâyet etmemiştim, aksine babamın bütün sevgisini dolu dolu hissedebildiğim için kendimi çok şanslı sayardım.

12:30 SEANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin