9/ Gece Koşturması

39 23 0
                                    


" Ben anlamıyorum, Bay Güneş. Size hiç ihanet etmediğimi söyledim ya, neden?" Buraya bunun için gelmemiştim. Sahi buraya ne için gelmiştim? Daha üç gün öncesine kadar anne babasıyla sakin bir hayat yaşayan, bir gün yayınlanıp meşhur olan hikayeleriyle zengin olacağını hayal eden basit bir üniversite öğrencisiydim. Kitap kulübündekiler beni böyle görseler ne düşünürler? Şehrazat, derler yapmacık bir ah çekişle, ne kadar şanslısın, ilhamın asla bitmiyor. Eminim içlerinden biri yazdıklarımın hikaye değil biyografi olduğundan şikayet eder. Tüm bunlardan kurtulup oraya geri dönmeliyim, yeni can alıcı hikayelerimle...

Tüm bunlar benim için çok fazlaydı. Bir silahın şifresini bulabilir miydim bilmiyorum ama ilk dakikadan başarısız olmak da gururumu kırmıştı.

Sandalyesinde toparlanan acır gibi bir gülümsemeyle bana baktı:

" Sen kaybolduktan sonra ne kadar beklememiz gerekiyordu? Bir hafta, bir ay, bir yıl? Burada bir sistem var, istersen buna güneş sistemi diyebilirsin ama çalışması gereken bir sistem. Sen gittikten sonra yeni bir Bayan Venüs'e ihtiyacımız vardı ve bizde bulduk."

" Öyleyse benim burada bir işim kalmadı, öyle mi?"

" Hayır... Bak Leyla Sabah, senden de yeni Bayan Venüs'ü öldürmeni istiyorum. Anlayacağın o ki bana lazım olan tek bir Venüs var. Sistemde yalnızca bir Bayan Venüs olabilir, bunu sende benim kadar iyi biliyorsun. Ben en iyilerle çalışırım. Bu yüzden ikinizden biri hayatta kalacak. Eğer bu sen olursan, beyaz bir önlük ve yeni bir kimlik alacaksın, başaramazsan seni hep iyi hatırlayacağız, belki birkaç kişi hain olarak anımsayabilir." Bu haksızlıktı, haksızlık. Leyla Sabah, kimsin sen? Bu ismi arabada uykuya daldığımda da duymuştum. Leyla her kimsen senin yaptıkların yüzünden ölemem.

" Başka bir yolu vardır. Neden böyle olmak zorunda, Bay Güneş?" dedim. Yumuşak deri koltuklardan birine oturdum. Oturunca içine çöktüğün koltuklardan biriydi. Konuşmaya hazırdım, buradan bu şekilde çıkamazdım. Ellerini birleştirip baş parmaklarını birbirine vurmaya başladı:

" Çünkü ben işleri bu şekilde çözmekten hoşlanıyorum. Eski çalışanım geri döndüğünde yenisini farklı bir pozisyona mı kaydırmam gerekiyor? Burası sana pazarlama şirketi gibi mi görünüyor?"

" Hayır." Burası bana kocaman bir akıl hastanesi gibi görünüyor. Yarım açık pencereden dışarıya bir göz attı ve bana döndü:

" Acele etmeni öneririm." dedi. "Evi buraya yakındır ve boş çıkacağını zannetmem."

Son kez yalvarır gibi baktım önümde rahatça oturan adama. Elinde bir bulmaca parçası vardı ve gözleri ifadesizdi. Kalkıp birkaç adım geriye attım ve kara kapılı odadan çıkarak koşmaya başladım. Koridorda sağa sola savrularak ilerledim, girişteki boş danışmaya ulaştım. Gecenin tüm yorgunluğunu üzerimde hissetmeme rağmen içimde bir ateş yanmıştı. Dirseğimi danışmanın masasına koyup parmaklarımı saçlarıma geçirdim. Peşimde bir katil var, evet bir katil! Buna alışmam gerek. Kim olduğunu veya neye benzediğini bilmiyorum. Yeni Bayan Venüs. Evi buraya yakın olan ve boş çıkmayacak yeni Bayan Venüs...

Masaya yumruğumu vurup tekrar koşmaya başladım, hızlıca hastanenin beyaz taş merdivenlerinden indim. Soğuğu iliklerimde hissediyordum, yakında hasta olacağıma neredeyse eminim. Çevremi görmeyerek koşarken elimi bahçe kapısının demirliklerine sürterek yaraladım. Tüm bu olanlardan sonra beni yaralayan hastanenin kapısı olmuştu, bu benim ne olduğumu gösteriyor?

Çaresizce sağa ve sola bakarak Bay Satürn'ün gitmemiş olabileceğini düşündüm. Yaşananlardan sonra güvenmeye en yakın olduğum kişiydi, keşke keşke burada olsaydı ama söylediklerini yapmaya gitmiş gibi görünüyordu. Pansuman... Bana yardım etmek istemese bile en azından Bayan Venüs'ün neye benzediğini ondan öğrenebilirdim ama umutsuz bir istekti bu, yol boştu ve ben yine yalnızdım.

BAYAN VENÜSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin