Hava yağmurluydu, insanlar aceleci. Herkese iyi günler, diye tekrar ediyordum bende içimden. Bugünkü hava raporlarını rüyazedeniz Şehrazat bildiriyor, gökyüzü kapalı ve kara bulutlarla çevrili tıpkı hayatımın son üç günü gibi... Yağmurun yıkadığı şehrin kaygan ve sessiz sokaklarında Bay Satürn'den aldığım ve kullanmayı ne zaman öğrendiğimi bile bilmediğim motoru sürüyordum.
Kafamı delercesine kaskıma düşen yağmur damlalarını değil, durumu düşünüyordum, evet kesinlikle çaresizce düşünüyordum. Nihayetinde durum önemliydi, benim için yaşamla ölüm arasındaki çizgiydi demeliyim fakat çizginin bir kenarında yaşam olduğunu kim söyleyebilirdi ki ? Eğer bu açıdan bakarsak ben ölümle ölüm arasındaki epey ince bir çizgide yaşamak için çabalıyordum. Aşağıda ölüm ve ölüm vardı ve bende ilk kez sahne almış acemi bir sirk cambazı gibi incecik ip parçasının üzerinde yalnızca karşıya tek parça olarak geçebilmeyi düşünürken çaresizce sendeliyordum. Üstelik herkes beni sirkin ünlü cambazı Bayan Venüs zannederken. Zannetmelerinin nedeni çok açıktı, o bendim. Öyle, değil miydim ? Bayan Venüs ben miyim, içimde uyanmayı bekleyen bir canavar var mı ? Eğer öyleyse ondan en çok korkan bendim, herkesten daha fazla. Fakat bunun tam zıttı uyanmasını en çok bekleyen de bendim, ona daha çok ihtiyacım olan bir zaman yok. Düşünmek, düşünmek... Hayır, önce şu havadan kurtulmalı dedim yine de. Yağmurlu havadan kaçmak için şehrin derinliklerine inmeye karar vererek gördüğüm ilk metro işaretinde motoru durdurdum fakat Bayan Venüs'ün hayatından kaçmak pek o kadar kolay olmayacak gibiydi.
Yürüyen merdivenle aşağı inebilmek için arka arkaya dizilmiş kalabalığın yanından süzülerek çok ağır adımlarla soluk merdiven taşlarından inmeye başladım. Adeta sırtımda kötü kılıklı bir hayaletin bastırdığı silah namlusunun soğukluğunu, omzumda şu katil şefin parmaklarını hissedebiliyor, kendimi zorla sürükleyerek ilerliyordum. Aslında gerçek de tam olarak bu değil miydi? Gözlerimdeyse tencerelerden fışkıran yağlar, renk renk çeşitli boyut ve şekillerde uzanan bıçaklar ve kulaklarımda o babacan simasına tamamen uyan tok ses '' Naneyi uzatır mısın tatlım ?''
'' İki günlük bir eğitim,'' demişti şef. ''İhtiyacın olan bu, fazlası değil. Artık açığa çıktın, fazla zaman kaybedemezsin. '' Ve tüm eğitim nişancılık, yakın dövüş teknikleri ve insanları ikna etmenin sırları üzerineydi. Yalnızca iki gün, nasıl derler reklamlarda, FIRSAT AYAĞINIZA GELDİ ! 48 saatte çifte ajanlık eğitimi. Her şey dahil, eğer arayan ilk 10 kişiye girerseniz yakın dövüş paketi bedava. Hah, çok komiksin Bayan Venüs.
Trene yaklaştıkça hava ısınıyordu. Ufak bir beklemenin ardından, hızlı tren tam önümde durup kapılarını açtığında bir yandan montumu çıkarırken bir yandan da etrafta Şef'in peşime taktığı kimsenin olmamasını dileyerek içeri girdim. Boş yer bulamayınca açılmayan kapılardan birine sırtımı yaslayarak çömelip bacaklarımı karnıma doğru çektim. Sırt çantamdan ufak bir not defteri çıkararak yazmaya başladım. Şef, şifreleri ve gizli bir silahın yerini istiyor. Büyük harflerle karaladım.
BAY GÜNEŞ ---> SİLAHIN ŞİFRELERİ ---> ŞEF ---> ÖZGÜRLÜK
Muazzam bir denklem fakat keşke bu kadar kolay olsaydı. Her şey Bay Güneş'in Bayan Venüs'ü nasıl karşılayacağına bağlıydı. Rüyalarımın hiçbirinde onunla karşılaşmamıştım. Bu hiç iyi değildi çünkü gerçekte karşılaşmış olduğum açıktı. Her şey zihnimde gizliydi. Bu işi çözmek için rüyalarımı bir yapbozun parçaları gibi birleştirmeliydim, her gece yeni bir parça oyuna dahil olup her şeyi değiştirebilirdi.
Bana yardımcı olabileceği umuduyla eğitimime başlamadan evvel şefin birkaç adamı eşliğinde sıcak yuvama geri döndüm. Üzerinden delilikle karışık bir panikle atladığım bahçe kapısını sakince aştım, yerdeki kan izlerini ve evin içindeki tüm o dağınıklığı geçerek odama ulaştım. Tüm rüyalarım; kitap kulübünde okuduklarım, küçük parçalarla hatırladıklarım ve anne babama bile anlatmaya çekindiklerim, hepsini yazdığım defter komidinde her zamanki yerinde değildi. Şehrazat bu çekmeceyi dün açsaydı kayboldu derdi ama Bayan Venüs bu işte bir bit yeniği olduğunun farkında. Sinirlenmiştim, hafızam ikinci kez birileri tarafından çalınmış gibiydi. Kimler olduğunu zamanın göstereceğine eminim, eğer hayatta kalabilirsem tabii.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAYAN VENÜS
ActionGünün birinde, eve döndüğünüzde anne ve babanız size bir silah doğrultsaydı ne yapardınız? Ya rüyalarınız aslında yaşadıklarınızsa? Şehrazat'ın hayatı bir anda geri dönüşü olmayacak şekilde değişecekti. Çok sürükleyici, elimden bırakamadım. - Ablam...