~Keyifli okumalar~
Hayat tek perdelik bir oyundur. Kimisi bu oyunun içinde bir rol tercih ederken kimisi sadece izleyici olmayı yeğler. Her iki durumda da gerçekten hayatı yaşayan: sergilenen oyundan payını alan ve yaşamanın amacını öğrenen kişidir. Yakaladığımız amaçla bir parçada olsa hayatı öğreniriz.Kulaklarımda çınlayan siren sesi bilincimin yerine gelmesine neden oldu. Hayır bu bir siren sesi değildi, beynimin içinde ve kulaklarımda hiç susmayı bilmeyen bir uğultuydu. Sanki biraz sonra kulaklarımdan kan fışkıracakmış hissi yaratıyordu. Katlanılmaz, kemirici bir his.
Birbirine yapışmış göz kapaklarım yüzünden karanlığa mahkum kalmış gözlerimi aydınlığa kavuşturabilmek adına göz kapaklarımı araladım. Önce bulanık görünen görüntüler yavaş yavaş netleşiyordu. Tam tepemde yanan beyaz ışık rahatsız ediciydi. Direk gözüme batıp beynimi zonklatıyordu. Yanı başımda bir kıpırtı oluştu. "Su?"
Kafamı hafifçe çevirdiğimde görüş alanıma Atakan girdi. Gözlerim gözlerine saplandığında derin bir rahatlama nefesi verip yerinden kalktı ve elime yapıştı. "Allah'a şükür sonunda gözlerini açtın." Tereddütle gülümseyerek elimi dudaklarına götürdü ve sıcak buselerini elimin üstüne kondurdu.
Hiç bir tepki veremeden sönük bir şekilde onu izliyordum. Sanki bir ameliyatla bütün sinirlerim alınmıştı. "Su, beni hatırlıyorsun değil mi?" yüzüne kondurduğu gülümseme yavaş yavaş yok oluyordu. Dudaklarım birbirine mıhlanmış gibi ağzımı açıp tek bir kelime edemiyordum. Oysa ne olursa olsun bu güzelim gözlerin sahibini unutmak mümkün müydü?
Yersiz bir telaş içerisinde saçlarını karışladı. " Hemen doktoru çağırsam iyi olacak." Telaşından kendisinin de doktor olduğunu unutmuştu. Tam kapıya doğru atılmışken zorla elini yakaladım. Durup bana döndü.
Bir gayret dudaklarımı araladım. "Sakin ol Atakan." İsmi dilimin ucundan döküldüğü an yüzüne bir rahatlama yayıldı. Tekrar yanıma gelip elimi avuçları arasına aldı. Gözlerim birleşmiş ellerimize kaydı. Ne güzel şeydi el ele tutuşmak. Birbirinizle sıcaklığınızı paylaşmanızı öncülük ediyor. Karşındaki insanın çırpınan kalbini birleşmiş avuç içlerinde hissediyorsun.
"İyi misin?" ses tonundaki şefkat kalbime aktı. İçim bir sıcaklığın esiri olurken yüzümde tebessüm oluştu. Sadece kafamı saklamakla yetindim. "Senin için çok endişelendim. Aman Allah'ım sen..." endişe duygusu tekrar baş gösterdi güzelim gözlerinde. Derin bir nefes alıp iki elini birden yanaklarıma yerleştirdi. "Sen uyandın neyse ki. Çok kötüydün. Seni öyle yere yığılmış görünce çok korktum. Bir doktor olarak ilk defa korktum ve ne yapacağımı bilemedim. Bana bir doktor olduğumu dahi unutturdu." Buruk bir tebessümle kafasını aşağı yukarı salladı.
Gülümsemesine eşlik ettim. Kısa bir süreliğine gözlerini yumup alnını alnıma yapıştırdı. Şu an bir dilek hakkım olsa bu anın hiç bitmemesini dilerdim. Gözlerini tekrar açtığında gözlerim irileşti. Gözleri dolmuştu. Yaşlar akmak için an kolluyordu. Dudaklarım aralanmıştı ki birden kapı açıldı. Atakan hızla doğrulup gözlerini ovuşturdu. Ben ise hala hayret içerisinde ona bakıyor ve gelenin kim olduğunu umursamıyordum. Zaten her kim geldiyse az önceki o büyüleyici anı bozduğu için bir araba dolusu küfrü hak ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U REVAN
Teen Fictionİnsanı en çok acıtan şey: bir zamanlar deli gibi sevdiği ve hiç aklından çıkaramadığı kişinin zamanla siliniyor olması... ‼️Eğer benim hikayem üzerinden başka biri yararlanmışşa ya da yararlanmaya devam ediyorsa bu durumdan Wattpadd yetkilileri soru...