BÖLÜM 14: Veda

76 13 30
                                    

Bölüm şarkısı:
Yusuf Güney - Ördü Kader Ağlarını
Feridun Düzağaç - Beni Bırakma

~ Keyifli okumalar ~

***


"Emin misin Su?"

"Eminim İdil, eminim." İlk defa kendimden bu kadar emindim. Bu beni şaşırtmıştı. Ama bunu yapmak zorundaydım. Gitmem gerekiyordu: kendim için, onun için ve en çokta hiç bir zaman var olmamış biz için. "Sen benim istediklerimi hallettin mi?"

"Evet her şey hazır."

"Güzel." derin bir nefes aldım. "Ben şimdi hastanedeki işlerimi halledip karakola geçeceğim. Bu sabah aradılar. Hırsızı yakalamışlar sonunda. Bazı evrakları imzalayıp şikayet dilekçemi vermem gerekiyormuş."

"Yanında gelmemi ister misin?"

"Yok ben hallederim. Hadi görüşürüz." Telefonu kapatıp önlüğümün cebine koydum. Koridorda etrafıma bakındım. Son dakikalarımdı belki de bu koridorda ve bu önlük içinde. 

Adımlarım yavaşça başhekimin odasına doğru yöneldi. Kapının önüne geldiğim zaman durdum. Derin bir nefes aldım ve gel komutunu duyunca içeriye girdim. Başhekim sandalyesinde oturmuş önündeki evrakları incelemekle meşguldü. Kafasını kaldırıp beni gördüğünde kaşları çatıldı. Nedenini bilmediğim bir şekilde son zamanlarda benden pek haz etmiyordu.

"Buyrun Doktor Su Karaca."

Masaya doğru yaklaştım. Konuyu uzatmak istemiyordum. Elimde tuttuğum dilekçeyi masanın üstüne koydum. "İstifa dilekçem."

Bir süre önüne koyduğum dilekçeye baktı. Sonrasında bakışları tekrar beni buldu. "Demek istifa ediyorsun?"

Bu cevabı içerisinde barındıran bir soruydu. "Evet."

Ellili yaşlarının sonuna gelmiş saçları neredeyse tamamen dökülmek üzere olan başhekim beyaz sakallarını kaşımaya başladı. Duvardaki saat yavaş yavaş ilerliyordu. Gözlerimi kapatmış alacağım cevabı bekliyordum nefessiz. Buradan kurtulmam gerekiyordu. Ne pahasına olursa olsun mutlaka gitmeliydim bu hastaneden. 

Oturduğu yerde dikleşti. "Pekala. İsteğini geri çevirmeyeceğim."

"Ne kadar zamanda hallolur hastaneden çıkış sürecim?"

"Burası bir özel hastane. Hemen senin yerine daha önce anlaşma yaptığımız doktorlardan birisini getireceğim. Yani bugün her şeyi halletmiş oluruz."

"Teşekkür ederim. Sizden haber bekliyorum. "

Daha fazla bu odada durmak istemediğim için kendimi dışarıya attım. Yavaş yavaş bütün bağlarım kopuyordu İstanbul'dan. Yavaş yavaş silinmeye hazırlanıyordum nefes aldığım bu şehirden. Ve yine yavaş yavaş her şey bitiyordu: mutluluk, huzur, hayaller, umut...

Odama geçip eşyalarımı toplamış ve hastaneden çıkmıştım. Kendimi sudan çıkmış bir balık gibi hissediyordum. Şaşkın, korkunç ve çırılçıplak. Fakat kaybedecek vaktim yoktu. Bu yüzden arabama binip karakola gittim. Polisler dört bir yanda koşturuyordu. Kimisi elinde evraklarla, kimisi koluna girdiği suçlularla. Yetkililerden birisine sorup beni arayan komiseri bulmuştum.

"Hoş geldiniz Su Hanım."

"Karakola da pek hoş gelinir mi bilemiyorum komiser bey."

Siyah saçlarını yana yatırıp gülümsedi. Kırklı yaşlarına çoktan ayak basmış gibi durmasına rağmen vücudu dinç görünüyordu. "Doğru söylüyorsunuz. Şöyle odama geçelim o zaman." deyip beni odasına götürdü.

RUH-U REVANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin