Bölüm şarkısı:
Ali Gatie - It's You~Keyifli okumalar~
"Bir kahve içmeye ne dersin?"
İdil'in sorusuna göz devirdim. Aslan'ın arabasından inmiş evin önünde dikiliyorduk. İdil'in bir şekilde Aslan'ı eve davet etmek istediğini biliyordum. Çünkü bizi eve bıraktığı için minnet duyuyordu ve Aslan'ın bana olan ilgisini anlamıştı.
Aslan gözlerini bana çevirdi. Benden onay bekliyor gibiydi ama ben omuzlarımı silkip karışmak istemediğimi belirttim. "Benim biraz işlerim vardı. Belki başka zamana."
İdil tam bir şey söylemek için dudaklarını aralamıştıki kolunu tuttum. "Teşekkür ederiz bizi eve bıraktığın için. Biz seni daha fazla meşgul etmeyelim o zaman. İyi geceler."
Aslan kafasını salladı. Gerçekten şu anda kimseyle muhabbet edebilecek durumda değildim. Sadece kafa dinlemeye ihtiyacım vardı. İdil'in kolunu bırakıp binaya yöneldim. İkisinin de şaşkın oluğunu biliyordum ama bana anlayış gösteriyorlardı. Yoksa yaptığım hareket gerçekten kabaydı. Bunun ben de farkındaydım.
İdil'de teşekkür edip vedalaştıktan sonra arkamdan merdivenleri çıkmıştı. Anahtarı kapı deliğine yerleştirirken fısıldadı. "En azından biraz daha kibar olabilirdin."
"Yorgunum İdil." kapıyı açtığında binaya girdik. Aslan hala orada duruyordu. Kapıyı kapatırken son kez göz göze geldikten sonra arabasına bindi.
Asansörle dördüncü kata çıktık. Eve girdiğimiz an ayağımdaki topukluları çıkarıp köşeye koydum. Kendimi hemen salona atmıştım. İdil'de salona gelip karşımdaki krem rengi ikili koltuğa yerleşmişti. Gerçekten ayaklarımın altı sızlıyordu. Ama kalbimdeki sızının yanında hiç kalırdı.
Duvarlarda sessizliğin can yakıcı tınısı çınlıyordu. Nefes alışverişlerimiz bu tınıyı kamçılamaya yetmiyordu. Vücudumdaki kan basıncının uğultusunu işitebiliyordum. Sessizliğin armağan ettiği boşlukta yuvarlanıyordu. Konuşmak istemiyordum. Hiç bir şey istemiyordum. Yorgundum. Hem de fazlasıyla yorgun... Ama bunun daha sadece bir başlangıç olduğunu da biliyordum. Belki daha çok canım yanacaktı, belki her şeyden kaçıp kurtulacaktım ya da belki her şey ters dönecek ve güzel bir şekilde ilerleyecekti. Geleceğim ve gelecekte olacak şeyler hakkında hiç bir fikrim yoktu. Ama ben o gelecekten korkmaya başlamıştım.
"Anlatmak ister misin?" sessizliğin içine İdil'in sesi yuvarlandı.
Gözlerim boşluğa dalmış gitmişti çoktan. Bende peşlerinden o boşluğun içine düşüp kaybolduğumu İdil'in sesiyle anlamıştım. Boşluğun içinden çıkıp gözlerimi ona çevirdim. "Ne anlatabilirim ki?"
Omuzlarını silkti. "İçinden ne geçiyorsa anlatabilirsin. Bağırmak istiyorsan bağırabilirsin. Eğer bir şeyleri kırıp dökmek istiyorsan bugünlük sana tolerans gösterebilirim." dediğinde ikimiz birlikte gülümsedik. "Ama böyle sessiz ve tepkisiz kalma."
"Sadece kendimi çok yorgun hissediyorum İdil. Ne konuşmaya ne de dediğin o diğer şeyleri yapmaya halim yok. Biraz nefes almak ve rahatlamak istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U REVAN
Tienerfictieİnsanı en çok acıtan şey: bir zamanlar deli gibi sevdiği ve hiç aklından çıkaramadığı kişinin zamanla siliniyor olması... ‼️Eğer benim hikayem üzerinden başka biri yararlanmışşa ya da yararlanmaya devam ediyorsa bu durumdan Wattpadd yetkilileri soru...