Gözlerimle etrafı süzerken mekanın çok güzel dizayn edildiğini farkettim. Siyah tonları ağırlıklıydı.
"Erken gelmişsin."
Sesin sahibine doğru döndüm. Bana iş teklif eden adamdı.
"Evet. Biraz prova yapmak istemiştim. Tabi sizin için bir sakıncası yoksa."
"Hayır çok iyi yapmışsın. Yalnız hala adını bilmiyorum."
"Yağmur Kaçmaz."
"Gözümden kaçmaz." dedi ve gülmeye başladı. İsmim çok mu garipti acaba? Duyan herkes bununla ilgili espri yapmıştı.
"Şaka yapmak istemiştim. Alınmadın değil mi?"
Karşılık olarak kafamı olumsuz anlamda salladım. Alınmamıştım tabiki de .
"İyi o zaman beni takip et."
"Tamam." dedim ve peşinden gittim. Girdiğimiz bu bölüm daha genişti ve sahne burdaydı. Sadece birkaç kişi vardı ve müzik aletlerini akort ediyorlardı.
"Joo Chan buraya gel." dedi patronum ve sahnede ki birisine eliyle gel işareti yaptı.
Bu isim çok tanıdık gelmişti ama bir türlü kim olduğunu çıkaramıyordum. Kesin izlediğim Kore dizilerinden birinin adına benziyordu.
Patronun çağırdığı çocuk yanımıza geldiğinde kalbim korkudan hızla atmaya başladı. Şaşkınlıkla bir iki adım gerilerken onun da benim kadar şaşırdığını gördüm. Ama kendini kısa bir sürede toparladı.
"Benim seni bulmamı bekleyemedin ve sen mi beni bulmaya karar verdin?"
"Ne? Ah... şey..." dedim kekeleyerek. Of, rezil olmuştum.
Yüzünde çarpık bir gülümseme oluşurken patronumuz konuşmaya başladı.
"Birbirinizi tanıyor musunuz?"
"Hayır!"
"Evet." dedi sakinlikle. Bu haliyle daha korkutucu göründüğünün farkında mıydı acaba?
Patronun kafası karışmış gözüküyordu. Açıklama yapma gereği duydum.
"Tesadüfen karşılaştık. Ama onu tanımıyorum."
"Neyse zamanla tanışırsınız. Ne de olsa artık birlikte çalışıcaksınız."
"Ne?! O kız burda mı çalışıcak? Şaka yapıyor olmalısın."
"Gayet ciddiyim Kim Joo Chan. Ve sende Yağmur'a buraya alışması için yardım ediceksin. Mesela çocuklarla tanıştırarak başlayabilirsin."
"Ama..."
"Hadi, hadi." dedi ve yanımızdan uzaklaştı. Ağzım açık gidişini izledim. Tek kelime bile edememiştim. Bu sırada Kim Joo Chan'ın bana öfkeyle karışık alayla baktığını gördüm. Yanıma yaklaşarak kulağıma doğru eğildi ve "Anlaşılan seninle çok eğleniceğiz." dedi.
Bu çocuk eğilmeden konuşamıyor mu acaba?! Sinirle karnına dirseğimi geçirdim. Böyle yaklaşıp durması sinirimi bozmuştu.
"Birincisi bir daha bana yaklaşma. Bu mesafeden de seni duyabiliyorum Bay Pis Sapık. İkincisi eğlenir misin yoksa üzülür müsün orasını ben bilmem." dedim kollarımı iki yana açıp dudağımı sarkıtırken.
Onu şaşırtmaktan zevk aldığımı farkettim.
"Hadi ama bütün gün orada mı dikileceksin. Patronun dediğini duydun."
"Sen gerçekten tam bir başbelasısın. Beni takip et."
Söylediklerine gözlerimi devirirken peşinden gittim. Sahnedekilerin yanına gelmiştik.
"Çocuklar bu... Sahi adın neydi senin?"
"Merhaba. Ben Yağmur Kaçmaz. Artık burda çalışıcağım."
"Hoşgeldin Yağmur."
"Hoşgeldin."
Herkesle tek tek tanıştıktan sonra ( isimlerini aklımda tutamamıştım ) Joo Chan oflayarak bana klübü gezdirdi.
"Şimdi sahneye bizim grup çıkıcak. Sen en son şarkını söyleyeceksin. Bakalım sesin nasılmış?" dedi soğuk ve alaycı bir şekilde. O an yüzündeki çarpık gülümsemeye bir tane yumruk atmak istedim. UYUZ.
"Merak etme herkes gibi sende bayılacaksın. Hem şarkıya hem de sesime." dedim göz kırparak.
"Sahnede de bir sakarlık yapmayacağına emin misin? En son ayağımı ezip geçmiştin de ?!"
Sinirden ve utançtan kızardığıma eminim. Bu çocuk herkese karşı mı böyle gıcık yoksa bana mı özel?
Joo Chan sahnedeki yerini alırken bende masalardan birine iliştim. Işıklar kapanıp sadece sahne ışığı açık kalınca Joo Chan şarkıyı söylemeye başladı.
Sahnede öyle muhteşem duruyordu ki. Onun bu kadar yakışıklı olduğunu daha önce nasıl farkedemedim. Ama tabi ki yakışıklı olması öküz olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Şarkı bitince ellerim heyecanla titremeye başladı. Buz gibi olmuşlardı.
"Bugün aramıza yeni birisi katıldı. Kendisi Türk ve bugün söyleyeceği şarkı da Türkçe."
Herkes merakla sahneye bakıyordu. Yerimden kalktım ve sahneye doğru ilerledim. Kendimi rezil etmemek için içimden bildiğim tüm duaları okudum.
Sahnedeki yerimi aldım ve ışıklar yeniden kapandı. Her an heyecandan ölebilirdim. Yavaşça gözlerimi kapattım ve şarkıyı söylemeye başladım. En sevdiğim şarkı olduğu için bir süre sonra heyecanımı unutmuş kendimi şarkıya bırakmıştım.
Şarkı bittiğinde alkış sesleri yükselmişti. Bu başardığım anlamına gelir değil mi? Yani rezil olmamıştım. Yüzümde oluşan çarpık gülümsemeyle Joo Chan'a baktım ve 'Ben demiştim.' bakışımı attım.
Yüzünden ne kadar şaşırdıği belli oluyordu. Ama bu daha başlangıç Kim Joo Chan. Sen öküzsen ben senden daha öküzüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORE DE TÖRE
Chick-Lit-Sana dediğim çocukla evleniceksin işte o kadar! -Hayır evlenmeyeceğim! Diye haykırdım. Her şeye katlanabilirdim ama tanımadığım biriyle evlenmeye göz yumamazdım. -Ne demek hayır! Sen bana karşı gelebileceğini mi sanıyorsun?! -Baba,lütfen... -Kes! H...