İki bölüm üst üste oluyor Canlar bölümleri oylamayı unutmayın😘
Bu bölüme hiç karışmak istemedim yazarınız en hassas anında yazılmış bir bölüm ve nedense düzeltilecek bir kelime dahi bulamadım.
6. Bölüm:
'Kedine olan saygısını yitirir önce kadın.'
2012-Temmuz
Kadın hissederse...
🍀
Kuşku kalbe bir kez kuruldumu orda derin bir kuyu kazar. Kan pompalanır. Nabız atar. Umut, öylece bekler. Kuşkunun kazdığı kara kuyu günden güne kadının içinde büyür. Ruhunda acılı sancılara neden olur. Kadının ruhundan beslendiği yetmez kuşkuya, günden güne bedenen de yer kadını. Önce öğünler lokmalara, lokmalar hiçlere dönüşür. Açlığı tokluğu hissedemez. Aklını tamamen kaplayan bir kuşku kumkuması öyle doldururki içini, başka hislere yer kalmaz.
Bütün alıcıları açılır kadının. En ufak bir kelime, ima, hareket bir ipucuna götürür onu. Aslında onu yavaş yavaş sona götürdüğünün farkında olmaz kadın. Bilmemek bilmekten daha iyidir aslında ama bilemez kadın.
Dilber elindeki telefona uzun uzun baktı. Ekrandaki şifreyi kocası girerken görmüştü ama tam da hatırlamıyordu. Bir kez denedi. Elinde titreyen telefon yanlış sinyali veriyordu. Bir kez daha denedi heyecanla. Kalbi boğazında atıyor heyecandan nefesi sıkışıyordu.
Açılan ekranla Dilber derin bir nefes aldı. Nereye bakmalıydı bilemedi. Ya da bakmasa daha mı iyiydi? Ama bu noktaya geldikten sonra telefonu bırakırsa içi rahat eğmeyecekti biliyordu.
Hazar, iki aydır İstanbuldaydı. Geleli bir hafta olmuştu. Dilber daha ilk akşam birşeyler olduğunu hissetti. Kucağında küçüğü, Yağız'ı vardı. Çocuğu rahatsız etmemek için sessizce hareket ediyordu. Uyandırmadan beşiğine bırakmaya çalışırken Hazar'ın balkondan gelen kahkahasını duydu. Yağız'ın beşiğinin yanında üç yaşındaki Aras'ın küçük yatağı vardı. Çocuk tüm tatlılığı ile uyuyordu. Dilber çocuğun üzerindeki mavi çizgili pikeyi düzeltip, Hazar'a sessiz olmasını söylemek için balkona gitti. Kapının koluna uzandığında Hazar'ın telefonun diğer tarafındaki kişiye söylediği sözlerle olduğu yerde kaldı.
"O kadar çabuk dönemem... Daha bu sabah beraberdik... Bir şeyler düşünmeye çalışırım..."
Hazar, sıcak yaz akşamlarını keyifli hale getiren geniş balkona yerleştirilen sedirin üstünde oturuyordu. Yaz mevsimi çok sıcak geçiyordu ama geceleri havalar biraz daha serin oluyordu Midyat'a. İstanbul'un sıcağından sonra Midyat biraz olsun nefes aldırıyordu adama. Hafif esen serin rüzgar insanın içini gıcıklıyordu. Hazar içtiği sigaranın külünü masanın üzerindeki küllüğe boşaltırken cam kapının arkasında ki Dilber'i gördü.
"Ben seni sonra ararım." Diyerek telefonu hızla kapattı. Dilber kalbini boğazlayan elin baskısını azaltmak ister gibi elini kalbinin üzerine koydu kendini sakinleştirmeye çalıştı. Saçma sapan düşünceleri kafasından kovmaya, yersiz şüpheleri uzaklaştırmaya çalıştı. Her hangi bir arkadaşı yada işle ilgili bir konuşma olabilirdi.
Ama bir şey olur ya hani bir bıçak saplanır, bir his kaplar insanın içini, Dilber'e de öyle oldu.
Hissetti.
Yine de Hazar'ın yanına, balkona girmekten vazgeçti. Geri odaya dönüyordu ki Hazar'ın seslenmesiyle bocaladı. Kalbini yatıştırmak için bir kaç hızlı nefes aldı. Balkona çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇELİŞKİ-İKİ YABANCI
General FictionÇELİŞKİ-İKİ YABANCI Öyle yaman bir çelişkiydiki onun aşkı; sevdasının dorukları uçsuz bucaksızken ihanetin acısı kalbinin en ücra köşelerini dahi sızlatıyordu. Canından fazla kıymet verdiği üç evladı vardı. Bütün çabası onlar için kurduğu hayalleri...