2.3

1.2K 95 29
                                        

3 Aralık Cumartesi
13:00

Arka tarafını kemirmekle uğraştığı kalemi masaya atıp test kitabını kapattığında telefonunu eline alarak mesaj bölümüne girdi hızlıca.

Başa sabitlediği isimden dün gece olduğu gibi bu sabah da mesaj gelmişti, lakin görüldü dahi bırakamamıştı. Mahcup olmuş, utanmışlık hissinden ötürü ne yazacağını bilemeyerek tuş kilidini kapatıp kafasını masaya bıraktığında hızlı hareketi ötürü alnı az evvel kapağını kapatmış olduğu kitabın kenarına sert şekilde çarpmış, canı yanmıştı.

"Neden bu kadar dikkatsiz olmak zorundasın ki?" Parmak uçlarıyla alnını ovuştururken mırıldandı kendince. Oturduğu yerden kalkıp aynanın karşısına dikilerek kıvırcık saç tutamlarını kenara çektiğinde sadece hafif bir kızarıklığın olduğu noktaya bakıp omuzlarını düşürdü.

"Belki de sizi kesmeliyim? Sonra biraz maşayla yeterince düz olabilirsiniz sanki?" Saçlarını oynarken aynadan bakmayı bırakıp gözlerini yukarı kaldırarak görmeye çalıştı onları. "Ah.. Sanırım bu şeyin başka bir adı vardı. Sana'dan bana yardım etmesini istesem iyi olacak." Usul usul elini gezdirdiği saçlar arasında bir an için güzel, biçimli parmakları anımsadığında içinde oluşan gıdıklanma hissiyle güldü istemsizce.

"O harika biri.." İşaret parmaklarıyla dudaklarını yukarı kıvırdı. "Zoraki gülüşü dahi kusursuz. Ona bu bile çok yakışıyor."

Büyük, sulu gözlerini parmaklarıyla daha küçük göstermeye çalıştı. "Gözlerinin içinde garip bir ışıltı var. Bana baktığını düşünmek bile heyecanlandırıyor. Sanırım gözlerinde çözemediğim türden büyülü bir sır gizli."

Bu defa biraz daha yukarı çıktı parmakları ve kaşlarına bastırarak çatık hale getirdi. "Sinirli olduğunda, yahut bir şey düşünürken.." Bir elini indirip diğeriyle tek kaşını kaldırdı. "Tıpkı böyle, tek kaşı havalanıyor. Kusursuz yüzü ciddi bir hale bürünüyor. Yavaşça dudaklarını yalıyor, çok yavaş. Sanırım bunu bilinçsiz yapıyor."

Başını eğerek iki elini birbirine kenetledi. "Ve elleri.." Yutkundu. Gözlerini kapatarak sakinleşmek adına dört saniye kadar süre tanıdı kendine. "Onlar çok güzel. Uzun, ince parmakları üstünde bulunan o minik beni.." Başını yana eğip gözlerini kırpıştırdı. "Ama o güzel ellerin iç kısımlarında sert noktalar vardı. Ve bu, anlamsız şekilde hoşuma gitti. Belki nasır, belki başka bir şeydi. Fark etmez. Dün elimi tuttuğunda hissettiğim bu pürüzlü sertlik bile ellerinin narinliğini engelleyemedi."

Dolduğunu hissettiği gözleriyle aynada duran yansımasını izledi. "O benim idolüm. Hayran olmamak elde değil. Üstelik.. Sesi çok güzel. Bana bir gün şarkı söyler mi bilmiyorum, ama o sabah kafeden şarkı mırıldanarak çıktığı anı tekrar yaşayıp onu duymak için her şeyi yaparım."

Kulaklarını kapatıp alt dudağını ısırdı. "Ben çirkinim." Başını iki yana salladı. "Kendimle barışığım, böyle olduğum için şikayet etmiyorum. Yani.." Ellerini, kulaklarını göreceği şekilde açtı. "Başımın iki yanında kocaman kulaklarım var, elf kulaklarım.."

Saçlarına ve dudaklarına dokundu. "Kalın, kaba duran, büyük dudaklarım ve yüzüme yakışmayan kıvırcık saçlarım var. Ve gözlerim.."

Başını omzuna yatırdı, kaşlarını çatarak inceledi kendini. "Belki onlar ve burnum güzel olabilir. Çok kötü sayılmazlar."

Yerinde zıpladı, sonra biraz dizlerini kırdı. "Belki azıcık kısa olsam.. Aşırı dikkat çeken, sinir bozucu boya sahibim."

Ellerini gözleri önüne kaldırdı. "Peki ellerim? Onl-.. Oh! Geliyorum!" Duyduğu zil sesi dikkatini dağıtmışken burnunu çekti usulca ve gözlerini silip saçlarını düzeltti. Terliklerinin zeminde çıkardığı rahatsız edici sesleri göz ardı edip ikişer olarak atladığı basamaklardan aşağı indiğinde kapıya koşmuş, dürbünden kimin geldiğini görmeye çalışmıştı.

Berceste [BaekYeol]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin