3.9

1K 84 37
                                        

13 Ocak Cuma
00:50



-Aradığınız kişiye şu an da ulaşılamıyor, sinyal sesinden sonra mesaj bırakabilirsiniz..

"Jiyeon, benim. Baekhyun. Mesajımı aldıktan sonra geri dönüş yap lütfen. Konuşmamız gerekiyor." Derin bir soluk aldı ve başını geriye atarak bir kaç kez yatak başlığına vurdu. "Seni sevdiğimi bilmeni istiyorum, geçen sefer için özür dilerim. Sanırım.. Çok boktan davrandım. Kaldığımız yerden devam edebilirdik ama ben bu şansı kaçırdım.

Chanyeol'u biliyorsun, gitmezsem çok kırılırdı. Hem, sen de böyle yapmamı isterdin. Değil mi? Bebeğimin kalbi fazla güzel, başkalarının üzüntüsüne asla dayanamaz." Burnunu çekti ve alt dudağını dişledi.

"Biraz fazla konuştum sanırım, tamam.. Seni seviyorum, lütfen dönüş yap." Telefonu pufun üstüne attığında yumuşak yastığına sardı kollarını.

"Chanyeol, geçen gelen çocuk muydu?" Nayeon kitabından başını kaldırmadan mırıldandığında Baekhyun başını salladı usulca.

"Nayeon ben ne yapacağım? Jiyeon'u çok sevdiğimi sanıyordum, ama bundan şüphem var artık. Emin olamıyorum, ne istediğimi bilmiyorum."

"Ağlayacaksın." Nayeon sakince söylemiş, kitabını bırakarak ayağı kalmıştı.

"Hayır ağlamayacağım." Baekhyun dişlerini sıkıp inkar ettiğinde bir an için titreyen alt dudağı Nayeon'un gözlerinden kaçmamıştı.

"Evet ağlayacaksın." Küçük (!) kardeşinin yanına oturduğunda bedenini kolları arasına çekerek sarıldı nazikçe. Bu hareketi üzerine Baekhyun sonunda kendini kasmayı bırakmış, sessizce ağlamaya başlamıştı.

"Neden onu sevdiğini düşünüyorsun? Neden sevmediğini düşünüyorsun?"

"Ben.. Bilmiyorum. Nayeon, o çok güzel. Her güldüğünde tüm yorgunluğumu alacak kadar. Ben onu çok sevdim, bunca zaman dokunmaya kıyamadım. Tanrım.. Ben ona dokunmaya hep korktum. Ama şimdi, yani bir süredir-.."

"Ne kadar süredir?"

"Bilmiyorum, bir ay? Hayır hayır, daha fazla. Bir kaç aydır farklı hissediyorum. Sanki.."

"Sönmüş gibi mi?" Baekhyun geri çekilerek gözlerini sildiğinde Nayeon onun ellerini tutmuş, avuç içlerini oynamaya başlamıştı.

"Evet, sönmüş gibi. O içimdeki yangını hissedemiyorum. Ona hâlâ çok değer veriyorum ama bu değer çok farklı geliyor artık. Bunu toparlamak istiyorum ama Jiyeon ara vermek istedi ve bu ara hiç bitmeyecek gibi."

"Peki Chanyeol? Onu anlat biraz da." Nayeon tek kaşını kaldırıp ilgiyle sorduğunda Baekhyun'un yüzünde saniyeler içinde oluşup kaybolan tatlı bir tebessüm yakalamıştı.

"O çocuk.. Sen de gördün, fazla güzel. Lise son sınıf okuyor. Bir gece mesaj attı, aslında bir kaç gece üst üste yazdı. Tanışmak istediğini söyledi. O benim sevimli fanım."

"Ne zamandır tanışıyorsunuz? Ah, kardeşim bana hiçbir şey anlatmıyor."

"Çok olmadı ki, belki bir kaç ay?"

"Ya? Bir kaç ay demek?"

Emin olmak için Baekhyun'un sözlerini tekrarladığında gülümseyerek başını salladı.

"Beni cidden idol gibi gördüğünü düşünüyorum bazen. Karşımda dili dolanıyor, sakarlaşıyor, heyecanlanıyor, o sevimli yüzü kırmızının en tatlı tonlarına bürünüyor." Burnunu çekip gülümsediğinde Nayeon ellerini onun yanaklarına sarmış, gülerek sıkıştırmıştı.

"Baekhyun, hazır mısın?"

"Noyo?" Sıkışan yanakları sebebiyle büzülen dudakları konuşmasını zorlaştırmıştı.

"Benim kardeşim aşık olmuuuş~"

"Nayeon.." Göz devirip yanağındaki elleri indirdiğinde sırtını başlığa yasladı.  "Jiyeon'a aşık olduğumu bilmeyen mi kaldı?"

"Ondan bahseden kim? Kalbin, bir başkasına karşı yelkenlerini düşürmüş küçük fındığım. Ve benden duymuş olma ama, baş harfi Chanyeol."

"N-ne!? Hayır! Hayır hayır hayır, yine aynı şeyleri dinlemeyeceğim. O çocuk beni hyungu olarak görüyor resmen, ben ise onu kardeş yerine koydum. Şimdi şu söylediğine bak. Jongin mi soktu bunu senin aklına?"

"O çocuğun seni nasıl gördüğünü bilemem ama hyungdan fazlası olduğun kesin. Ayrıca.." Baekhyun'un alnındaki saçları yana taradığında burnuna dokundu usulca. "Yanakların hayli kızardı. Bu kolay kolay görülmeyecek bir şey. Belki de sandığın gibi kardeşin yerine koymamışsındır, hm? Belki de sanmayı bırakmanın zamanı gelmiştir." Elini aşağılara indirdiğinde göğsüne bastırdı. "Hissetmeye başlaman gerekiyordur. Burası yalan söylemez, biliyorsun."

"Onu seviyorum, ama daha önce Jiyeon'u sevdiğim gibi değil."

"Öyle miymiş?"

"Değil miymiş?"

"Aptalsın. Bir sorgula sen kendini önce. Otur etraflıca düşün. Ne kadar iyi çöp çatan olduğumu biliyorsun, benden kaçmaz."

Nayeon, kardeşinin burnunu sıkıştırıp ayağı kalktığında Baekhyun bileğini tutmuş, kaşlarını çatmıştı.

"Niye soktun şimdi bunu aklıma?"

"Zekan, bu düşüncelere tek başına erişebilecek kapasitede olmadığı için. Kafan sadece kimin, kimi, neden vurduğuna basıyor.

Yatıp durma, masaya gel birazdan. Yemek yiyeceğiz." Bileğini çekip odadan çıktığında Baekhyun sinirle tekrar kendini geriye atmış, yatağın başlığını hesap edemeyerek kafasını çarpması ile sızlanarak başına sarmıştı ellerini.

"Kurşunların arasında kalmak bundan daha kolay.. Uf! Acıyor.."




°°°°°°°°°


Abla sözü dinle Baekkie, bu çocuk kaçmaz.

Kapağı değiştirmeli miyim? Aşağıya iki banel seçenek bırakacağım.. (beceriksizliğimi vurmayın yüzüme.)

)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Vay, aslında fena değiller

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Vay, aslında fena değiller....

Berceste [BaekYeol]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin