Berceste [BaekYeol]

3.8

13 Ocak Cuma
00:43

32 cevapsız çağrı..

13 görüntülü arama..

51 Yeni Mesaj..

13:12

'K. Jongin' den gelen arama...

✅                                ❌

'K.Jongdae'den gelen görüntülü
arama...

✅                                ❌

'K.Jongdae'den gelen arama...

✅                                 ❌

'K. Jongin' den gelen görüntülü
arama..

✔️                                 ✖️

- Saat sabahın-..

- Aptal! Sikerim sabahını. 'Dikişlerim patlamış bir saniye' ne demek? Kafan yerinde mi senin? Saatlerdir ulaşmaya çalışıyoruz! Bayan Byun duymuyor, sen duymuyorsun, Nayeon inat etmişti, vermedi numarasını.

İşin başında kafayı yedik senin yüzünden. Savcı bozuntusu da tutturdu bu bahaneyle gidemezsiniz, diye. Pezevenk.

- Jongin.

- Ne var?

- Sinirden kızardın, çok komik görünüyorsun.

- Ne? Cidden mi..? Şu durumda derdin bu mu?

- Gülüyorum ve seninle uğraşacak enerjim var. Bu iyi olduğumu göstermez mi?

- Sen.. Of. Bizi çok korkuttun, sana ulaşamayınca deli olduk.

- Üzgünüm, gece Nayeon'la beraber yattık ve alışkanlık işte, hareketli bir sabah oldu. Gülerken fazla kasmışım kendimi, üstüne yataktan düşünce buff. Dikişler özgürlüğünü ilan etmiş.

Annem, rahat durmuyor diyerek güzeller güzeli doktoruma beni şikayet etmiş. O da elini ilaç konusunda korkak alıştırmamış, biraz fazla uyumuş bulundum.

- Yüzün şişmiş, yanında olup seni ısırmak isterdim bak şimdi.

- Elimi ağzına sokar, ne var, ne yok hepsini söker çıkarırdım Jongin. Yılışma.

- Ben de seni çok seviyorum Baekkie.

- Sersem.

Chanyeol'un haberi var mı? Herhangi bir mesaj yok gerçi, uyuyor olmalı.

- Baekhyun öğlen oldu, ne uykusu? Okulu var hani onun?

Biz bir şey söylemedik, konuşmadık da zaten. Bildiğini sanmıyorum.

- Okul? Gittiğini sanmıyorum. Bana bir iyilik yap ve telefonu savcıya ver. Bulabilir misin onu?

- Departmanda olduğunu sanmıyorum, çoktan çıkmıştır. Yeni mahkumların dosyaları için geldiğini söylemişti.

- Hey, sarkma aşağı. İn ve güzelce kontrol et.

- Tamam, korkma. Bak iniyorum şimdi ve aa.. Göremiyorum.

- Sorgu odasına bakmayı dene.

- Hayır, orada şimdi Choa var. Sabah apar topar birini getirdiler, onu sorguluyor.

- Hey, şu kim? Telefonu biraz sağa kaydır.

- Kimden bahsediyorsun?

- Orada işte, kül saçlı.

- O Yuta, dün geldi. Savcının torpillisi. İki gün buralarda olacakmış. Eğer severse tayinini buraya isteyecek ve saha görevlerinde yeni arkadaşın olacak.

- Hah, bahse varım bir hafta dayanamaz.

- Mmh, büyük ihtimalle. Dostum, savcı yok gibi.

- Pekâlâ.. Onu arar ulaşırım, sen de işlerini hızlandır. Chanyeol'u bir kontrol edeceğim, evdeyse eğer yanına uğrar mısın?

- Bir sorun mu var?

- Gece çok iyi değildi. Annemi biliyorsun, yanına gitmeme izin vermez bu halde. Çocuğu ayağıma da çağıramam, ikinci defa beni burada görse halini sen düşün.

- İzin alabilirsem bir saatliğine uğrarım tabii. Artık kapatmalıyım, dikkat et kendine.

- Benden çok şey istiyorsun, deneyeceğim.

El sallayıp aramayı sonlandırdığında kuruyan dudaklarını suyla ıslattı. Dönüp dolaşıp yine hastaneye gelmişti, ne şans ama..

°°°°°°°°°

Bu da böyle sıkıcı bir bölüm oldu. Ne yapsak? Olayları hızlandırıp finale mi koşsak? Kulağa mantıklı geliyor.

Bölümleri taslakta biriktirecek ve bir-iki gün arayla paylaşıp hızlıca bitireceğim.

Aslında sıkıldıkça yazmak keyifli..