3.2

998 88 39
                                        


Her uçuş, bir düşüşle başlar....

23 Aralık Cuma
23:49

+82..:
Chanyeol?

Berceste:
Üzgünüm ama numaranız kayıtlı değil.
Sizi tanıyor muyum?

+82..:

Bilemiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bilemiyorum.
Tanıyor musun?

Berceste:
Baekhyun?
Baekhyun hyung?
Sensin!
Telefon almışsın!
Ve bana fotoğrafını attın..

+82..:
Chanyeol..
Sadece tek gözüm ortada ve sen saniyeler içinde tanıdın mı?
Garipsin çocuk.
Ama özlediğim bir gariplik bu.

Berceste:
Tamam
O zaman şey
Ben su içip geleceğim hyung.
Evet
Öylemgaıavapun

+82..:
Pekâlâ..?
Üzgünüm çocuk, bugün arayamadım.
Fırsatım olmadı bir türlü.
Tam fırsat bulduğumda annem telefonunu vermedi.

Berceste:
Sorun değil hyung!
Gerçekten.
Jonginie bana açıklama yaptı, doktorlar yüzünden arayamamış olabileceğini söyledi.

+82..:
Ona Jonginie
Bana hyung?
Ondan yaşlı değilim velet.

Berceste:
Ama hyung demeyi seviyorum.
Yakın hissettiriyor..

+82..:
Tamam tamam
Nasıl istersen Chanyeol.
Şimdi, hazır yeni telefonuma kavuşmuşken.

+82...'den gelen görüntülü arama..

️ ✖️

Chanyeol
Baekhyun

"Bir an hiç açmayacaksın sanmıştım."

Chanyeol, istemsiz şekilde nefesini tutarken büyük, sulu gözleriyle şaşkın bakışlar attı ekrana. Sırtına ve yanaklarına heyecandan yayılan sıcaklığı hissedebiliyordu. O gün hastanede kendini çok kasmıştı, normal davranmayı başarmıştı. Ama şuan gafil avlanmış hissediyordu. Karşısında şişmiş küçük gözleri, hafif gergin kaşları, dağınık saçları ve tatlı bir tebessüm ile gerilmiş dudaklarıyla duran Baekhyun tarafından üstelik.

Yutkundu, gözlerini defalarca kez kıpıştırarak kendine gelmeye çalıştı. Sonunda konuşmak için dudaklarını araladığında kuruduklarını fark ederek diliyle ıslatma ihtiyacı duydu, üç saniyelik bile olsa.

"Gözlerinle selektör yapar gibi bir halin olmasa görüntünün donduğunu düşüneceğim Chanyeol. Far görmüş tavşana döndün."

"Ben sadece şeyden, şey.. H-hyung sen yani.."

"Hey, sakin ol. Kaldır o başını, yüzünü göremiyorum."

"Bu kadar heyecanlanacağımı düşünmemiştim."

"Buradan çeneni tutmam pek mümkün değil çocuk, başını kaldır o yüzden."

"Tamam, sakinim sanırım.. Sen? Yani sen nasılsın hyung? Ağrın var mı?"

"Çok iyiyim çocuk. Ayrıca iyi haber, yarın taburcu oluyorum."

"Gerçekten mi!? O kadar mı hyung? Yaraların iyileşti mi? Ya evde dikişlerin açılırsa? Hyung.. Erken değil mi?"

"Jongin'e kızıyorum ama bir yerde haklı. Sen gerçekten güzelsin çocuk." Başını sağ omzuna yatırdığında ekranda gözleri dolmuş şekilde ona bakan bedene şefkat dolu gülüşünü sundu. "Her şey yolunda Chanyeol, sakin ol. Yarın bu hastaneden koşarak çıkacak kadar iyiyim."

"Hyung.." Chanyeol parmaklarının uyuştuğunu hissederek telefonu yatağa bırakma ihtiyacı duyduğunda ellerini birleştirerek oynamaya başladı parmaklarını. "Ben sana şey söylemek istiyorum.."

"Ne söylemek istiyorsun Chanyeol?"

"Şey ben senden.. Yani, ben sizi-.. Seni, şey.. A-ah! Ben sadece yarın seni hastaneden kim alacak onu merak etmiştim hyung. Yani, sonuçta iyi değilsin ve araba kullanamazsın. Ama şey tabi baban da alacak olabilir, sonra sevgilin de var ve Jongin de seninle çok ilgileniyor.. Of!"

"Neden bu kadar geriliyorsun? Babam şehir dışında, ayrıca Jiyeon ile ara verdik. Jongin boş boğazlık edip söylemiştir sanıyordum. Neyse neyse, kısaca arabayı annem sürecek, birinin gelmesine gerek yok yani. Ha tabii sen diyorsan ki, hyung ben yan-"

"Gelmek istiyorum! Şey yani sakıncası yoksa tabi, gelebilir miyim? Yardımcı olmak istiyorum.."

"Elbette gelebilirsin, açıkçası annemin gözüne girmeyi başarmışsın ve o da bundan çok memnun olur."

"Beni sevdi mi gerçekten?"

"Elbette sevdi. Aramızda kalsın, Jongin bu kadar güzel bir ilk izlenim elde edememişti. Annem onu evden atmıştı."

"Ben de onu çok sevdim hyung. Gerçekten sevimli ve sıcak kanlı. Bunu söylemem doğru mu bilmiyorum.. Yani hoş düşmez belki ama-.. "

"Güzelliğimi annemden mi almışım? Biliyorum, herkes söylüyor bunu. İnan artık kızamıyorum."

"Oh.. Bunu söyleyeceğimi nereden bildin?"

"Ufak bir tahmin diyelim."

"Çok sıcak oldu.."

"Chanyeol, söylemeyeyim diyorum ama loş ışığa rağmen yanaklarının kırmızı tonu gün gibi ortada. Çok sevimli."

"Hyung, kapatabilir miyim? Ben biraz camı açacağım ve şey oldum gibi biraz, yani.." İşaret parmağını yakasına yerleştirip çekiştirdiğinde aşağı doğru inip kalkan adem elması pek ala derin yutkunuşunu öne sürüyordu.

"Kalp krizi geçirmenden korkmuyor değilim.. Ama tamamm, yarın sana taburcu olacağım saati bildiririm. Dikkat et, olur mu?"

"Koptu ipim, düşüyorum.."

"Hm?"

"H-hiç, hiç! Görüşürüz hyung! Senden haber bekleyeceğim. Ve merak etme, şey.. seniseviyorum!"

Yüzüne kapanan telefonla siyah ekrana on saniye kadar boş bakışlar attı. Net duyulmamıştı belki, ama anlayabildiği o iki kelime dudaklarını yukarı germiş, başını iki yana sallamasını sağlamıştı. "Aptal çocuk." İç çekip telefonunu yastığın altına bıraktığında örtüyü beline kadar çekerek kıvrıldı yatakta. Yarın güzel bir gün olacaktı, sanırım?

Hemen ardından gelecek olan bölümü lütfen atlamayınız, şimdiden teşekkürler.

Berceste [BaekYeol]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin