6

12 3 30
                                    

Bi Rüzgar'a baktı sanki onay beklercesine. Ne cevap aldığı bilmiyordum ama bakışları tekrar benim odağım olduğun da, hafif gülümsemeye çalışıp yutkundu.

Eli ensesine giderken, bakışları ayaklarındaydı ve saçma bi şekilde oyalanmasını izliyordum.

Ben sıkılmıştım ama vericekse versin artık dimi?

Sonun da hatırlamış olacak ki beni, bakışlarını yerden çekip bana döndü.

"kusura bakma Selen, hoşlandığım biri var benim" gerçekten mi demek istiyodum?

Peki ben bunu Elif'e nasıl derdim?

Yada alışıktı dimi o Emir'in şıpsevdi olmasına?

Okan'ı da alıp sınıftan çıkmasını izledim.

İyi ki sınıfta kimse yoktu ve ben az önce Rüzgar'a da rezil olmuştum dimi?

Hayır yani biri sırf hoşlandığı için mi birinin numarasını alırdı?

Hayır eğer öyleyse kim karar vermişti buna?

Allah'ım yarabbim

Ne olmuştu az önce?

Arkamı döndüm ve anında Rüzgar'la göz göze gelirken onun beni izliyo olmasına hayretler ediçek durumdaydım.

O, az önce benim suratıma bakmıyordu dimi?

Şimdi ise arkasına yaslanmış, ellerini önünde kavuşturmuş be bakışlarını da benim gözlerime dikmişti.

"Çok üzülmedin bakıyorum... Demek ki o kadar çok sevmiyormuşşun", dediği cümleyi tarttım bi kaç saniye kafam da.

Sırama otururken hala O'na dönük oturuyodum ve ağzımı aralayıp sırf şu haline etmek için "yoo seviyorum hem O'nun sevdiği biri olmadığını bilicek kadar" dedim.

Nedenini sorgulamayın işte, böyle gülüp dalga geçen halde konuşması beni deli ediyodu.

Gülümsemesi solarken, 5 dakika önceki haline dönmüştü resmen.

Bian da kendisinin kalkıp beni kolumdan tutup ayağa kaldırdığı gibi beni kendisine yapıştırmıştı.

Dediğim gibi bian da olan bu şeyler şuan benim koyu kahverengi gözlerine bakmamı sağlarken, bu sefer kolumu tutuşu canımı acıtıyodu .

"Selen!" demişti sesini dizginlemezken, çünkü umrunda olduğunu sanmıyordum bunun.

Gözleri gözlerim de sabitliyken geri çekilmek istedim bian için, ama o benim diğer eliyle belimi sıkıca kavrayana kadardı işte.

"elimi acıtıyosun Rüzgar!" dedim, sırf sinirden ibaret çıkan sesimle.

Bakışları hala gözlerimdeyken, diğer elini de  belimde ki eline koydu. Yani iki elide şuan kalcamdaydı ve bu, sarılıyomuş hissini oluşturuyodu ben de.

Göğsünden elimi bastırırken geri çekilmeye çalıştım, sadece çalıştım.

"yapma bana bunu... Sevdiğin falan yok O'nu" kurduğu cümlelerinfarkın da mıydı bu çocuk?

Neyi yapıyodum ben O'na?

"bişey yaptığım filan yok hem bıraksana sen beni ya" dedim, hala kurtulmaya çalışırken.

Hayır, bakmıyçaktım O'na, daha o kadar kafayı yememiştim ben.

Başaramıyınca pes ettim ve bakışlarımı hala üstün de olan beyaz kısa kollu tişörtteydi.

Bir eliyle beni tamamen sarmalarken bir diğer eli çeneme çıkmıştı.

Tutup kaldırdığı başımı, gözlerine bakmaya zorlamıştı.

Ama ben istemiyordum!

Gözlerimi kapattım hayır dudaklarına inen bakışlarım, beni dumura uğratıyordu.

"Selen" dedi bi kez daha sakinleşen ses tonuyla, sanki bana yalvarır gibi çıkmıştı.

Sınıfa gelen çıkan bizi izliyodu ve benim bugünkü rezil olma kotam yeterince dolmuştu.

"Rüzgar" dedim gözlerimi açarken bakışlarım gözlerindeydi, "bak herkes bizi izliyo rezil olduk".

Sanki gözleri bişeyi bulmaya çalışır gibiydi, hatta zihnimi bile okuyo olabilir şuan.

Ellerini belimden çekerken 1-2 adım geriledi ve "herkes önüne dönsün lan" diye bağırmayı da ihmal etmemişti.

Sınıftan çıkıp giderken izledim sadece, ardından bi zil sesi ve ruhumun darma duman oluşu.

/////////////////////////////////////////////////////////////////

Şuan ne mi yapıyordum?

Evde oturmuş Elif'e noktasından virgülüne kadar her şeyi anlatıyordum.

Allah razı olsun, bütün okulun gündemi bugün de bizdikte.

"Vay anasına satayım beee" diyen Elif'e baktım tekrardan, fazla abartmıyo muydu?

"kalk bana su getir" demesine, hayır anlamın da kafamı salladım

"kalk getir lan... Bak zaten iki saattir sen bu çocuktan hoşlanıuosun diyom inkar ediyosun, çılfurtma Selen beni!!" sarf ettiği şu güzel cümlelere bak mısınız?

Ne kadar da normal bi arkadaş(!)

Var mı sizde de böyle normal arkadaşlar?
Her eve lazım malum!

" hoşlanmıyorum" dedim 1000. Kez tekrar ettirdiğim sözümle.

Hayır hoşlanmıyorum yani, bunu niye anlamakta güçlük çekiyosa bu kız.

Zaten Emir salağına bozulmuştu bunun farkındaydım ama işte, elimden bişi gelmiyordu.

Elinde ki çikolatayı emmeye devam ederken yüzünün düşüşünü izledim, muhtemelen o beyinsiz varlığı düşünüyodu.

Ama ben nasıl alaçağımızı biliyodum numarasını.

"Akşın'dan alırım ben o malın numarasını" dedim.

Akşam olsa da, uyusam mooodundaydım.

Bana bakan arkadaşıma döndü tekrar bakışlarım "harbi mi lan? verir mi o küçük cadı?" demesine gülüp, kafamı salladım.

Bian da kafama vurmasıyla "noluyo be manyak?" dedim sesime de yansırken açım. Ağırdı bu kızın eli yaa!

"bi daha aşkıma mal dersen keserim panpa seni!" boş tehditine göz devirdim, ben ona yaparım bu işi diyodum ama hanımefendi neresine takılmıştı bakar mısınız?

"yok arkadaş iyilik yaranmıyo sana vazgeçtim" dedim, işi dalgaya vururken.

Yataktan kalkmaya çalışırken beni yatırıp gıdıklamaya başlamıştı.

Pis yellozzz

"yap-ahhshss ma ayyy haahha öleceğim" dedim, hala beni karnımdan gıdıklarken.

Ben Zar zor nefes alırken, hanfendi ayağa kalkıp eline sanki toz gelmiş gibi silkerken "aferinnn adam olcen sen" diyip kapıdan çıkıp aşağıya iniyordu.

Bunu nerden mi anladım?

Merdivenlerde ki sesten.

Derin bi soluk alırken ayağa kalktım ve var gücümle bağırıp " Elif bana su getirsene kanka, yoksa sen o işi unuttt" dedim.

E ne demişler ya güzellikle yada güzellikle işte..




Gel desem işin vardır filan ‡ Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin