1

16.9K 1K 841
                                    

JUNGKOOK

Yarıladığım yolu koşarak bitirmeye karar verdim. Aniden bastıran yağmur yüzünden sırılsıklam olmuştum. Nihayet vardığımda, önüme serili merdiven basamaklarını dikkatle çıkmaya başladım. Kütüphanenin ahşap kapısını yavaşça araladığımda büyük bir gıcırtı yankılandı. Yıllardır kopamadığım bu eşsiz yerin en sevdiğim özelliği buydu diyebilirim. Ancak ders çalışan öğrenciler bu duruma çok sinirleniyorlardı, haklı olarak.

İçeriye geçmeden önce kütüphane memurunun yanına doğrulttum adımlarımı. Bankonun arkasında oturup elindeki kitabı inceleyen Taehyung beni görünce ayaklandı.

"Bakın kimler gelmiş."

El sıkışırken sorumu yönelttim. "Ne okuyorsun?"

Önce anlamayan gözlerle bana baktı. Ardından bir kaç saniye içinde kitaba çevirdi kafasını. Eliyle kavradığı kitabın ön kapağını bana göstererek lafa koyuldu.

"Tacet Caritate, yeni görevli önerdi ama daha başlamadım."

Yeni görevli dediği an yüzüm düşmüştü.

"Cidden gidiyorsun demek, ha?"

Taehyung sinsice gülümsedi. "Ne bu sevgilinmişim gibi tavırlar? Gören de dünyanın diğer ucuna falan gidiyorum sanar. Altı üstü işten ayrılıyorum, taşınmıyorum. Hem biliyorsun, yıllardır kafe açmak hayalimdi." Son sözünden sonra göz kırptı.

Sıkıntıyla iç çektim. Yıllardır geldiğim bu kütüphaneyi kitaplardan çok Taehyung süslüyordu. Arkadaşlığımız burada başlamış, yıllar içerisinde dostluğa dönüşmüştü.

Dalgınlıkla düşüncelerim arasında kaybolmuşken, Tae'nin beni aniden omuzlarımdan tutup sarsmasıyla kendime geldim. Bir süre donuk ifadesiyle beni izledi. Ellerini omuzlarımdan çekerken kocaman kare gülümsemesini takındı yüzüne.

"Hadi bana yardım et, bugün son iş günüm." Duyduğum cümle beynimde şok etkisi yaratsa da belli etmemeye çalıştım. Bankonun arkasına geçip Tae'nin yanındaki sandalyeye oturdum. Masanın üzerinde duran kitaba baktım bir süre. İstemsizce parçalama isteği vardı içimde. Kafamı iki yana sallayarak düşüncelerimi dağıttım. Bugün son günümüz ise doyasıya eğlenmeliyiz diye geçirdim içimden.

Yüzüme zoraki bir gülümseme takınıp Tae'ye döndüm. Surat ifademi görünce ani bir kahkaha patlattı, kısa sürse bile oldukça sesli bir kahkahaydı. Sinirlerimin bozuk olmasının verdiği etkiyle ben de gülmeye başladım. Gözümden akan yaşı silerken üzerime düşen gölgeyi fark ettim. Aynı anda kafamızı kaldırdığımızda sinirle bize bakan kütüphaneciyle karşılaşmıştık. Tae birden ayağa fırlayınca sandalyesini geriye itmişti. Düşmemesi için sandalyeyi tutmaya çalışırken ben de sandalye ile birlikte yere kapaklanmıştım. Kısacası, Tae'nin son iş günü tam bir faciaydı.

Yaka paça dışarı atıldığımızda hâlâ yağmur yağıyordu. Kütüphaneci kadın beni öyle bir itmişti ki, kaygan zeminde paten yapar gibi kaymıştım. Vücudumu doğrultmayı başardığımda Taehyung'a döndüm. Aynı anda, aynı bakışı atmamızla birlikte bir kahkaha daha patlatmıştık.

"Senin yüzünden kütüphaneden doğru düzgün ayrılamadım, hainsin."

Gülmeye devam ettim. "Boşver, kafene gidelim mi?"

Söylediğim cümleyle şaşıp kalan Tae, gözlerini kocaman açtı. "Oradan nefret edeceğini sanıyordum."

Burukça gülümserken gökyüzünün griliğine daldım. "İşin iyi tarafından bak, benim gibi bir oburun en yakın dostu kafe sahibi. Daha iyisi olamaz!"

Tacet Caritate | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin