14

5.3K 709 485
                                    

Bakışlarım tam karşımdaki duvarda asılı olan tabloyla birleştiğinde ise kendimi sertçe yutkunurken bulmuştum.

Çünkü bana ait bir tabloydu. Her yerde Jimin'in eserleri bulunmaktaydı ve tam karşımda kendimi gördüğüm bir tabloyla bakışmayı beklemiyordum. Her şeyden öte, Jimin'in çizimleriyle karşılaşmayı beklemiyordum. Tanrım, yardımda bulunacağı genç ben olabilir miydim?

Düşüncelerim arasında zorlukla atabildiğim adımlar resmedildiğim tablonun önünde durmuştu. Şu an sadece Jimin'i görmek ve onunla konuşmak istiyordum.

Sanki başka bir şey dilesem olacakmış gibi Jimin kapıdan içeriye girmişti. İşittiğim gıcırtılı sesle arkamı dönmüş ve göz göze gelmemiz kaçınılmaz olmuştu. İfadesiz yüzüne hafif bir tebessüm kondurarak bana bakmayı sürdürmüştü. Bense şaşkınlığımın esiri olarak öylece bakakalmıştım. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum. Ruhum kaybolmuştu.

Aniden omuzlarıma yüklenen kolla irkilip yana dönmüş ve Tae'nin kocaman gülümseyen suratıyla karşılaşmıştım. Kafamı tekrar kapı tarafına çevirdiğimde ise Jimin ortadan kaybolmuştu. Gözlerimle etrafta onu ararken Taehyung sözleriyle beni meşgul etmeye başlamıştı.

"Sergimizin onur konuğu da gelmiş. Ne yalan söyleyeyim gelmeni beklemiyordum. Biliyor musun, Jimin'in yaptığı bu şaheserleri görünce ağzım açık kalmıştı. Hele seni de çizdiğini görünce hepten şaşırmıştım. Portreni gördün mü?"

"Sergimiz derken, birlikte mi planladınız?"

"Pek sayılmaz aslında, Jimin bana danıştı sadece. Ben de sonrasına yardım ettim."

"Ne zamandan beri bu kadar yakınsınız?"

Soğuk çıkan sesimle yüzü biraz düşmüş, omzumdaki kollarını usulca geri çekmişti.

"Bu seni rahatsız mı etti?"

"Yok, öyle demek istemedim."

Taehyung, Jimin'e karşı olan hislerimi biliyordu ve söylediğim de tek kişiydi. Yanlışlıkla ağzından kaçırır diye korkuyordum çünkü diline pek hâkim olabilen biri değildi. Eğer Jimin bilecek ise kendim açılmayı tercih ederdim, başkasından duyması hoş olmazdı. Bir de, Taehyung'a hislerimi söylediğim zaman sevinmemişti, tersine donuklaşmış ve uzun süre sessiz kalmıştı. Bu da içimde oluşan bir burukluktu.

"Sergi senin için."

"Ne, şaka mı yapıyorsun?"

"Şaka yapar gibi mi görünüyorum?"

Çatılan kaşlarımla yüzüne baktığımda ciddi olduğunu fark etmiştim. Düşündüğüm gibiydi, yardım edilecek genç bendim. Kendimi ondan uzaklaştırıp hayatımın daha iyi olabileceğini düşünürken bunca zamandır bana yardım etmek adına çırpındığının farkına varamamıştım. Kelimenin tam anlamıyla aptalın tekiydim, sevgisini hak etmiyordum.

"Onu bulmaya gidiyorum. Üzgünüm Tae, seninle sonra konuşacağım."

Cevap vermesini beklemeden yanından ayrılıp girişteki görevliye adımladım. Önünde durduğum adam beni fark edip gülümsemişti.

"Merhaba, ressamın nerede olduğunu biliyor musunuz? Az önce içeri girmişti."

"Evet genç oğlan, sanırım hava almak için dışarı çıktı."

Teşekkür edip baş selamı vererek oradan ayrıldım. Kültür merkezinin dışına çıktığımda merdivenlerde oturan narin bedenle buluşmuştu gözlerim. Ağır adımlarımı arkasında durdurup usulca yanına oturdum ve başımı omzuna yasladım. Ani hareketimle irkilip bedenine verilen ağırlığa bakmış ve tepki vermeden önüne geri dönmüştü. Gözlerimi kapatıp içimden geçenleri söylemek istediğimin farkına vardım. Gizli saklı olmadan, o an ne düşünüyor isem.

Tacet Caritate | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin