Gözümden akan yaşları hızlıca silerken kapıyı açtım.
"Bitti Jimin, bitti."
Haklı ya da haksız fark etmezdi, ben sadece onu korumak istiyordum. Belki de en başından kötü bir fikirdi birlikte olmamız. Belki de hiç kesişmemeliydi yollarımız. Çiçek serdiğimiz o yollar kabusumuz oluvermişti ve ben elim kolum bağlı oturmak istemiyordum. Ben yanlış yolda yürüsem bile Jimin doğrudan ilerlemeliydi. Kim bilir, hayatımın doğrusu zannettiğim adam belki de en büyük yanlışımdı. Belki de kaderimizde yoktu aynı yollarda kesişmek. Hep belkilerle mi yaşamak zorundaydık? İçim kan ağlarken nasıl bu kapıyı çekip gidecektim ki? Öylece canımdan olan bir parçayı alevlerin içinde yalnız bırakıp kayıplara mı karışacaktım? Doğru mu yapıyordum yoksa yanlış mı, hiçbir fikrim yoktu. Sadece Jimin'i korumak istiyordum, sadece...
Süzülen yaşlarımla birlikte hızla dış kapıyı arkamda bırakarak kapattım. Yırtıp atmışım bizim için açılan defteri. İnsanların pisliğiyle karalanmasındansa böyle olmasını tercih etmiştim. Ne zaman mutlu olsak her şey tepetaklak olmayı başarıyordu. Neden birlikte olamıyorduk, tüm bu engeller ne diye karşımıza çıkıyordu? İlişkimiz bana bir çok güzel şey kattığı kadar yıpratmıştı da. Kaldıramıyorum artık, ne bedenim ne de ruhum kaldıramıyordu. Güçlü biriydim eskiden, şimdiki bana baktığımda ise zayıf ve çelimsiz birini görüyordum. Aşk insanı bu kadar çökertiyor muydu?
Gözyaşlarımı silip bir adım attım. Sanki dizlerimin bağları çözülmüştü, güçlükle ayakta duruyordum. İkinci adımımı atmamla yere yığılmam bir oldu. Hıçkırarak ağlamak istiyordum. Kalbimdeki derin yara, içime işleyen bu acı nasıl geçecekti? Jimin yokken kim beni tedavi edecekti? Bu sırada ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Kapı eşiğine iyice sinerken sırtımı sert zeminine yasladım. Bakışlarım yıldızlara yükselirken aklımdan geçen tek şey Jimin'in ne durumda olduğuydu.
*
2 Ay Sonra
JIMINBoğazımdaki acının günlerdir geçmek bilmemesi yüzünden Taehyung fazlasıyla -abartarak- endişelenmiş ve kafesini açmak yerine benimle kütüphanede kalmayı tercih etmişti.
"Bak, bunlar sağlık ocağından yazdırdığım ilaçlar. Düzenli içersen çabucak geçer."
"Tanrı aşkına Taehyung, hiçbir şeyim yok. Gidip kafenle ilgilenmelisin."
"Gerek yok, benim yerime ilgilenen bir dünya insan var."
Yamuk bir gülümseme dudaklarına yerleşirken sol dirseğini masaya yaslayıp yüzüme yaklaştı.
"Hem belki burada kalmak istiyorumdur?"
Bakışlarım refleks olarak gözleriyle buluşunca fazla yakın olduğumuzu fark ettim. Beni rahatsız eden tavırları her geçen gün artarken Jungkookla ayrılmamızı fırsat bilmiş gibi düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Daha önce sorduğumda güya bana karşı olan hisleri bitmişti ancak hiç öyle davranmıyordu. Bildiğiniz benle flört ediyordu, sanki bir adım atsam üstüme atlayacaktı. Yanlış anlıyor olabilmemden endişelendiğim için bir türlü tersleyemiyordum.
Başımı geriye çekerek uzaklaşmamızı sağladım. Rahatsız olduğumu fark edince çekilmiş ve sırtını arkasına yaslamıştı.
Tek istediğim onunla yakın arkadaş olmaktı, ötesi değildi.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tacet Caritate | Jikook
Fanfiction"Sen benim kütüphanemsin." Yeni kütüphane görevlisi konuşma engelli Park Jimin'in ve kütüphanenin daimi okuru edebiyat öğretmeni Jeon Jungkook'un eşi benzeri görülmeyen aşk hikayesi. Jimin'in küçükken yaşadığı bir travma sonucu dili tutulmuştur, psi...