24

3.6K 480 203
                                    

Cevap vermeme gerek kalmadan kapanan telefon, hayatımın bir kez daha başıma yıkılmasını sağlamıştı.

Gidemiyordum hiçbir yere, kalmıştım bu dört duvar arasında. Hayat resmen benimle dalga geçiyordu. Kaç kere daha yerden yere vurulacaktım? Aptal bir evi bile satamıyordum, ne kadar da işlevsiz bir hâle gelmiştim.

Titreyen vücudumla salona geri döndüm. Sırtımdaki çantayı koltuğa bıraktıktan sonra valizi açıp ruhsuz bir şekilde kitaplarımı yerlerine geri koymaya başladım. Düzensizce, gelişigüzel şekilde yerleştiriyordum kitapları. Duygu karmaşası içindeydim, hissettiğim hüzün bedenime ağır gelmeye başlamıştı, bir dokunsalar kendimi kaybedercesine ağlayacaktım.

Ayağa kalkıp kitaplığıma göz gezdirdim. Hayatını okumaya adamış, hayvanlara bile sıcacık sevgi besleyen bir adam çizdim gözlerim önüne. İçine de kendi ruhumu ekledim. Arkasına dönüp sinsice bana gülümsemiş, ardından kayıplara karışmıştı. Hayallerimde canlandırdığım karakter bile benimle dalga geçiyordu.

Sarsaklayarak vücudumu koltuğa attım ve tavanla bakışmaya başladım. Evi satamıyordum, iş bulamazdım, dışarı bile çıkamazdım. Borç üstüne borcum vardı, ne ile ödeyecektim hepsini? Sonumun gerçekten geldiğini yavaş yavaş idrak ediyordum. İçimde kopan fırtınaya rağmen yangınım dinmiyordu. Hayat bulan bahçem küllere karışırken kelebeklerim birer birer ölmüştü. Ruhuma atılan düğmük öyle bir kopmuştu ki... Gözlerimi kapattım, sanki bedenimden tüm duygularım çekilmişti, ruhum elimden alınıyordu. Ruhum, elimden alınıyor muydu?

TAEHYUNG

Az önce yaşanan iğrenç durumdan sonra Jiminle oturmuş ve durum hakkında sakince konuşmuştuk. Bana sinirli olmasına rağmen uysal davranıp yanımda kalmaya devam ediyordu. Bense ağlayarak minnet duymaktan başka bir şey yapamıyordum. Mantığımı seçmek yerine aptal duygularımı dinlemenin cezasını çekiyordum, çekecektim de.

"Şimdi onun yanına gideceğiz ama ya işler ters teperse?"

"Bunu ters teperse düşünürüz Taehyung."

Anlar biçimde başımı salladım. Jimin'in ayaklanmasıyla ben de oturduğum yerden kalktım. Minik adımlarımızla kafenin dışına çıktık. Nasıl böyle bir aptallık yapmaya kalkışabilmiştim, hâlâ aklım almıyordu. Anlık bir şeydi ve aniden gelişmişti. Kalbim öyle bir hızlanmıştı ki, kendime engel olamamıştım. Jungkook'un zor durumda olduğunu bildiğim hâlde ona destek olmak yerine köstek olmuştum. Tek istediğim her şeyin yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu anlaması ve Jiminle arasını düzeltmesiydi. Ben usulca hayatlarından çıkacaktım, yaptığım şeyin vicdan azabı ağır bir yüktü.

Kafeyi kilitlememin ardından motorun yanında bekleyen Jimin'e ilerledim. Kaskı başıma geçireceğim esnada Jimin kolumu tutarak beni durdurmuştu.

"Gözyaşlarını sil."

Buruk bir gülümseme yüzüme yerleşirken elimin tersiyle yaşlarımı silip kaskı taktım. Jimin de arkama geçince motoru çalıştırıp Jungkook'un evine sürmeye başladım. Belime dokunmaya bile korkan eller arkamda oturuyordu. Nasıl bir canavardım ben? Ağlayamazdım, motor sürerken yapamazdım. Derin bir nefes alıp yola odaklandım.

Kısa sürede evinin olduğu sokağa gelmiştik. Motordan inerken çıkarttığım kaskı motorun arkasına yaslayıp eve uzunca baktım.

"Hepsi senin suçun Taehyung, hepsi senin suçun."

"Ne mırıldanıyorsun?"

Tacet Caritate | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin