#4

1.1K 52 5
                                    

Karaca, Azer'in eline tutuşturduğu kart ile derin düşünceler içerisindeydi. Ne yapacağını bilmezken üstelik birde evdekilere ne hesap vereceğini düşünemiyordu. Kabul etse bile Cavit'in er geç bunu öğreneceği belliydi. Bu yüzden de sanki iki duvar arasında sıkışmış kalmış, ne yapacağı konusunda en ufak bir fikri yoktu.

Yürüyerek eve gelmişti. Annesine anlatsa ne tür bir karşılık alacağını bilmiyordu ama anlatmasa da bir çıkış yolu bulamazdı. Belki de annesinin sayesinde bir şey bulur, ona göre hareket ederdi.

Irmak, kızının eve gelişiyle yüzünden hiç eksik olmayan gülümseme ile onu karşılamıştı. Her ne kadar Karaca saklamaya çalışsa da, Irmak biliyordu kızının ne yaptığını. Bu onun pek de hoşuna gitmiyordu ama Karaca'ya karşı da gelmiyordu. Neticesinde kızının ne kadar inatçı olduğunu biliyor ve susuyordu. Nasıl olsa kafasına düşeni yapacaktı Karaca.

Fakat bu sefer her şey tahmin ettiği gibi gitmemişti galiba. Karaca'nın yüzündeki ifade ona garip gelmişti. Bir şeyin ters gidebileceğini düşündü Irmak ama ne olabilirdi ki? Cavit'in de bundan haberi yoktu. Öğrenmiş miydi?

Irmak: Karaca kızım n'oluyo? Yüzünden düşen bin parça. Ters bir şey yok değil mi?

Karaca, sessizliğini koruyarak ayakkabılarını çıkarıp salona geçti. Sırtındaki çantayı koltuğa atıp oturdu. Kaşları çatık, kafası karışıktı. Irmak hemen hemen yanında oturmuştu.

Irmak: kızım korkutma beni. Anlat, ne oldu?

Karaca ilk önce derin nefes aldı. Nereden başlayacağını, konuyu nasıl getirip Azer'e bağlayacağını bilmiyordu. Sanki söylenecek sözü kalmamışçasına sessizdi.

Karaca: işte... ben gittim oraya, konuştum Orhan abi ile...

Irmak, hiçbir anlamadığını ifade ederek kaşlarını çattı. Karaca da yanlış yerden başladığını anlayıp, ilk önce eliyle yüzünü kapattı. Yüzünü sıvazlayıp tekrar annesine döndü.

Karaca: şimdi dün beni çalışmak istediğim okuldan aradılar. Yanlarına gelemediğim için fırsatı kaçırmışım. Yani benim yerime başka bir psikolog gelmiş, artık onunla çalışıyorlarmış. Bende başka bir iş bulmak için, çalıştığım eski kafeye gittim. Dedim ki eğer buradaki müdüre olayı anlatsam, belki beni geri alır diye. Hem eskiden de onunla iyi anlaşırdık, aramızda bir husumet çıkmamıştı. Ama biliyorsun ki bu Cavit iti her şeye burnunu soktuğu için, bir zamanlar bu işten de zorla attırmıştı beni.

Irmak: evet. Ee sonra?

Karaca: yine de şansımı deneyeyim dedim. Gittim konuştum.

Irmak: ne dedi? Kızım çatlatmasana, anlat.

Karaca: bu işin olamayacağını, aynı rezilliği tekrar yaşamak istemediğini söyledi. Dedim ki abi söz bir daha olmaz, hatta Cavit'in ruhu bile duymaz burada çalıştığımdan ama dinlemedi. Bende sinirlendim çıktım dışarı. Çıktığımda ise hiç ummadığım biri ile karşılaştım.

Irmak: kimmiş o?

Karaca: şu beni kurtaran adam vardı ya, Azer? Onunla.

Irmak: bir dakika, onun ne işi vardı orada?

Karaca: ne bileyim işte, gelmiş oraya, sonra da beni görmüş.

Irmak: ne dedi?

Karaca: iş teklif etti. Onun şirketinde çalışabilecekmişim, hem de sekreter olarak. İşte elime kartını tutuşturdu, üzerinde numarası ve adresi varmış. Düşünüp bir karar alacakmışım.

Karaca, cebinden çıkardığı kartı annesine gösterdi. Bir süre kağıt parçasını inceledikten sonra kızının yanına koltuğa oturdu Irmak.

SEVMEK SADECE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin