#5

1.2K 54 7
                                    

Karaca, eve geldiğinde olan biteni annesine anlatmış, onun da onay vermesiyle yarın işe başlayacağına karar vermişti. Her ne kadar sakin kalmaya çalışsa da heyecanlanıyor, evde kendisine oturacak yer bulamıyordu. Irmak, kızının bu hallere gülerek karşılık veriyordu fakat diğer taraftan da içinde kötü bir his vardı. Allah'tan tek dileği yarınki günün kızı için harika geçmesiydi.

Ne giyeceğine akşamdan netleştirmek isteğiyle, dolabın başına dikildi. İlk günden fazla abartılı görünmek istemezdi, hem kendisi de sevmezdi öyle giyinmeyi. Resmî olarak görünmesi gerektiğini düşünüp beyaz bluz, pantolon ve üzerine de beyaz uzun ceket giyecekti. Ayakkabı konusunda hayatı boyunca hep spor olan şeyler giydiği için, topuklularla nasıl gezebileceğini bilmiyordu ama denemek istemişti. Kombinine uygun olarak beyaz topuklu ayakkabılarını seçti. Her şey hazırdı. Son olarak da gece yatmadan önce güzel bir duş alıp saçlarını tarayarak uyumuştu.

Azer ise, bugün yaşananlardan sonra eve ağzı kulaklarında gelmişti. Karaca onun için çok komik birisi olarak görünüyordu ve bunu inkar etmiyordu. Arabada eve doğru giderken kafasındaki düşüncelerle sırıtıp duruyordu. Çocuk ya bu daha... küçük kız... diyerek gülüyordu. Onun bu hallerine Utku pek anlam veremese de üstelemedi. Sadece fark etti ki uzun zaman sonra Azer Bey ilk defa eve gülerek gidiyordu.

Nihayetinde eve geldiklerinde, Utku'yu yollayıp içeri girmişti. Herkesin salonda toplandığını görünce, saatine baktı. 17:36. Garip. Genelde bu saatte eve gelmezdi. Zaten evdekiler de Azer'in erkenden gelişini garip bakışlarla karşıladılar.

Yılmaz: abi hayırdır? Sen bu saatte eve gelmezsin.

Azer: evet, bende şaşırdım. Galiba fark edememişim erken olduğunu. Neyse artık, geldik işte.

Fadik: olsun oğul. Bugün de beraber sofrayı hazırlarız.

Azer: Alihan yok mu?

Yılmaz: beyefendinin işi varmış. Eve geç gelecekmiş.

Fadik: ne işiymiş bu?

Yılmaz: valla bilmiyorum ana. Yine yapacak bir şeyler zevzek.

Azer: o it oğlu yine başını belaya sokacak, benden söylemesi. Neyse ben üzerimi değiştiriyorum.

Yılmaz: tamam abi.

Azer, kendi odasına çıkıp üzerini değiştirirken aklına Karaca gelmişti. Yarın için onunla ilgili plan kurması gerekiyordu. Kendisiyle bizzat uğraşıp eğlenmekti amacı.

Azer: bakalım sabrınız da diliniz kadar uzan mu Karaca Hanım.

Üzerine rahat bir şeyler giyip aşağıya indi. Sofrayı hazırlarken Yılmaz ile konuşuyor, Alihan'ın nerede olabileceğini tahmin etmeye çalışıyorlardı. Alihan çoğu zaman evde kalır, dışarı çıkarsa da başına büyük bela açardı. Bu nedenle de şimdiden evde olmaması hiç hayra alamet değildi. Ailesi ile birlikte akşam yemeğini yapıp erkekler Azer'in odasına çıktılar.

Azer: olum bak saat kaç oldu, bu çocuk hâlâ gelmedi. Endişeleniyorum artık.

Yılmaz: ne yapayım abi? Arıyorum, açmıyor. Bin tane mesaj attım, birine bile geri dönmedi. Arkadaşları da bilmiyor nerede olduğunu. Acaba onu aramak için dışarı mı çıksak?

Azer: nereye gideceğiz olum? Alihan bu şehrin her bir yerinde olabilir. Tüm İstanbul'u arayacak değiliz ya. Sen onu aramaya devam et, bende bizimkilere haber vereyim. Belki görmüş duymuşlardır.

Yılmaz: eğer Orkun'u diyorsan arama bile. Beyefendi kaç gündür bizimkisi ile konuşmuyormuş, küsmüşler birbirlerine.

Azer: vay anasını! Çıldıracağım lan! Nerede bu çocuk? Annem de merak etmiştir şimdi. Eğer gece olmadan gelmezse, biz kime ne dert anlatacağız?

SEVMEK SADECE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin