#8

495 29 0
                                    

Melike: oha! Ne diyorsun? Nasıl yani sizin evinize geldi? Nereden öğrenmiş adresinizi?

Karaca: şirkette çalışanların kendileri hakkında bir dosya yapılıyor ya, oradan öğrenmiş.

Melike: ee ne konuştunuz?

Karaca: konuşmadık. Daha doğrusu ben konuşturmadım. Onun o ucuz laflarını dinlemeyeceğim.

Melike: umarım çok sert davranmamışsındır.

Karaca: yani... bence çokta sert değil. Sonra zaten babam geldi. O da daha fazla uzatmayıp çekip gitti.

Melike: baban mı? Cavit amca mı?

Karaca: aman amca deme ona. O lafı bile hak etmiyor. Kız benim etrafımda niye hep belalar adamlar dolaşıyorlar?

Melike, güldü. Karaca, göz devirerek gelen siparişi götürdü. O gün Azer'e söyledikten sonra Azer, ona şaşkınlıka bakıp gitmişti. Daha sonra da hiç karşılaşmamışlardı. O günden sonra 4 gün geçti. Galiba her şey eski haline geri dönüyordu. Melike ile aynı kafede çalışmaya devam ediyordu. Maaşları pekte iyi sayılmazdı ama yetiyordu. Karaca'nın kafasında Melike hakkında sorular dönüp dolaşıyordu. Ailesini çok merak ediyor ve her seferinde sormamak için kendisini zor tutuyordu. Annesinin dediklerini unutmamaya çalışarak üstelemiyordu.

O esnada kafeye garson olarak yeni çocuk gelmişti. Geldiği gün Karaca'ya görev olarak ona her şeyi göstermesi ve öğretmesi rica edilmişti. Müdürün dediklerine uyarak Karaca, Pamir'e her şeyi gösteriyordu. Bu konuda ona Melike de yardım ediyordu. Birlikte Pamir'e hem en iyi arkadaş hem de öğretmenler gibi olmuşlardı.

İşten sonra birlikte vakit geçiriyorlardı. Karaca'nın ilk defa birden fazla arkadaşı olmuştu. Çoğu zaman erkekler ondan kaçınır ve pek iletişim kurmayı kabul etmezlerdi. Cavit yüzündendi hepsi. Erkekleri Karaca'dan uzak tutmaya çalışıyordu ve bunun için gerekirse o hayvan yüzünü ortaya çıkartmaya bile razıydı. Fakat bu sefer galiba olmuştu. Pamir gerçekten de kızlarla iyi anlaşmaya başlamıştı.

Pamir: çok teşekkür ederim kızlar. Gerçekten de bana çok yardımcı oluyorsunuz. Hakkınızı ödeyemem.

Karaca: ne ödemesi canım? Biz üzerimize düşeni yapıyoruz.

Melike: aynen. Müdürün kesin emri var; sana her şeyi biz göstereceğiz. Sende zamanla alışmalısın bizim oralara.

Pamir: müdürümüz pek sert birisi galiba. Geldiğimden beri peşimi bırakmıyor. Sanki bilerek hata yapmamı istiyor.

Karaca: öyledir o. Melike ilk gün bir tane bardağı kırmıştı, adam az kalsın bardak yerine Melike'yi atacaktı çöpe. Malının derdinde adam.

Melike: daha doğrusu malının değil, parasının derdinde. Çirkin surat.

Karaca: ee ne yapıyoruz? Dağılıyor muyuz?

Pamir: bilmem, benim için fark etmez.

Melike: aslında benim acilen eve gitmem gerek. Yani bir sakıncası olmaz değil mi?

Karaca: olmaz tabii ki. Görüşürüz.

Melike: bay bay!

Melike, yolunu değiştirerek başka tarafa doğru gitmişti. Karaca, onun aniden onlardan ayrılmasının sebebini öğrenmek istiyordu. Genelde hep bu saatte eve giderdi. Ya da daha doğrusu erkenden bile gitmemeyi tercih ederdi. Nesi vardı bu kızın? Bir şeyler sakladığı o kadar belli oluyor ki. Yolun geri kalanını Pamir ile beraber yürümüşlerdi.

Pamir: galiba arkadaşın pek gizemli. Baksana, neredeyse uçarak gitti eve.

Karaca: sana da çok garip geldi değil mi? Bir türlü çözemedim. Soruyorum anlatmıyor. Annem karışmamak gerektiğini söylemişti ama ben çok merak ediyorum.

SEVMEK SADECE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin