▪Bölüm 5||İhanet▪

775 40 3
                                    

Arın'dan

"Saadet abla doydum,amca oynama yatakla rahat böyle,istemiyorum çay." Sinirle başımı geriye yasladım.

Saadet abla üçüncü tabağı yedirmeye çalışıyordu.

Salih amcam kendince rahat olmadığını düşündüğü için yatağı indirip kaldırıyordu.

Karaca ise dakika başı çay getirmek istiyordu.

"Arın bir kaşık daha.". Oflayarak ağzımı açıp son kaşığında yedim.

"Amcam indiriyorum biraz daha." Başımı aşağı yukarı salladım.

"Abla bir bardak çay iç."

"Tamam Karaca getir hadi." Kapıyı açıp aşağı indi.

"Hadi eve gidelim." Aslında omzum dışında hiç bir şeyim yoktu biraz acıyordu o kadar.

"Bence de bir şeyi yok ki kızın doktorlar ne yapacak burada kurşun çıktı işte." Salih amcam şuan aşırı tatlı geliyordu gözüme.

"Öyle mi diyorsun?" Dedi Saadet abla emin olamayarak. "Bilemedim ki şimdi."

"Yav ben gidiyorum sende hazırla benim çivi kızımı." Saadet abla başıyla onaylayıp ayağa kalktı üzerimde ki hastahane önlüğünü çıkarıp getirdiği elbiseyi giydirdi.

"Omzuma sıkıntı olmaz mı bununla? Pansuman yapacağız ya."

"Evde değiştiririz rahat et diye giydirdim." Başımı aşağı yukarı salladım kapı tıklatıldığında içeriye babam girmişti.

"Hadi gel." Yanına gittiğimde yan yana yürümeye başladık hiç bir şeyim yoktu yürüyebiliyordum zaten.

Bende imzamı attığımda hastahaneden çıktık omzumda ki sargı beni biraz rahatsız etse de çok sıkıntı yapmıyordum.

Çukur'a girdiğimizde büyük bir kalabalığa denk geldik babam araba da beklememi söylediğinde başımı salladım ve geriye yaslandım.

Gözlerim kahveye dikildiğinde gelen kişiye odaklandım hiç araç yoktu bir dakika.

Gelen biraz tanıdık görünüyordu.

Bir dakika bu Böke miydi?

Omzumda ki ceketin düşmemesine dikkat ederek arabadan indim omzumun görünmemesini istiyordum.

"Pişt pişt Meke." Meke yanıma geldiğinde önce omzuma sonra yüzüme baktı.

"Geçmiş olsun abla, buyur." Gözümle kahveyi işaret ettim.

"Kimmiş gelen?" Mekede benim tarafıma bakıp konuştu.

"Arık mıdır kısrak mıdır ne? Çağatay Erdenet'in kardeşi." Gözlerimi açtım tam o sırada babam Arık'ı kapı dışarı etmişti.

"Ne oluyor ya?" Babamın kızacağını bile bile kahvehanenin önüne geldim.

"Bir daha buraya gel bak ne yapıyorum sana." Babam Böke'ye vuracakken kolunu tutup durdurdum.

"Baba dur." Babamın sinirli gözleri bana döndüğünde tahmin ettiğimden daha da kızacağını anladım.

Kolunu hızla çektiğinde acıyla inledim beyaz hırka kana bulandığında Böke'nin gözleri dahil herkesin gözlerinin bana döndüğünü gördüm.

Böke paniklemişti ama belli etmek istemiyordu ciğerini bilirdim ben onun.

"Arın." Dedi Metin abi beni içeriye çekerken "Gel otur şuraya." Oturduğumda kanlı hırkayı çıkardı.

"Yok bir şeyim." Sabır çekerek askılı tişörtün üstünden yaraya baktı.

"Dikişlerin açılmış senin." Babamlarda içeriye girdiğinde herkes başıma dikilmişti.

"Ne oldu?" Selim amcam yaraya baktı ve geri çekildi.

"Dikişleri patlamış abi." Babam sandalyeyi çekip karşıma oturdu.

"Baytar Amcayı çağır Meke." Meke başını sallayıp çıktığında babam gözlerini diğerlerine çevirdi. "Herkes çıksın."

Amcamlar önce şaşırsada kahveyi boşalttılar.

Babam telefonumu önüme koyup konuşmaya başladı. "Seninle konuştum dedin ki Böke'yi sildim sonra ne yaptın? Buluştun." Kaşlarımı çattım evet konuşmuştuk ama planlanan bir şey değildi.

"Baba evet konuştum inkar etmiyorum." Eliyle susmamı söyledi.

"Sonra telefonuna bir mesaj geliyor Koçovalı atacağım yere gel diyor sorgulamadan kabul ediyorsun en büyük düşmanlarımızdan biri olan Böke Erdenetle buluşuyorsun."

Tahmin ettiğim şeyi düşünüyor olamazdı öyle değil mi? Hain olduğumu düşünüyor olamazdı.

"Sen ailene iha-" Baytar amca içeriye girdiğinde kimsenin yüzüne bakmadan dışarıya çıktım.

Benim hain olduğumu düşünüyordu.

Hain değildim.

Geçmişim GeleceğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin