Böke'den"Demek seni vuracaktı." Başımı aşağı yukarı salladım Arın beni öldürmeye niyetlenmişti ama ben kaçabilmiştim.
"Vuramadı baba." Babam öfke ve alay karışımı kahkahasını odaya bıraktı.
"Bizim pısırık Halit'in kızı Arın ha?" Yeniden güldüğünde bende ufakça güldüm.
Arın silah tutardı eskiden ama çok korkaktı sıkmaya cesaret edemezdi.
"Çok değişmiş baba." Babam Arın'a olan ilgimi bilsede bunun işime taş olmayacağını çok iyi anlamıştı.
"Nasıl?" Dedi çayından bir yudum alırken.
"Çok cesur eskisi gibi neşelide değil birde." Sustum bu gerçek canımı o kadar yakıyordu ki.
"Birde ne?"
"Eskisi gibi bakmıyor baba." Gözlerimden bir damla yaş düştüğümde babama belli etmeden temizledim ve ayağa kalktım.
Ben bu değildim.
"Aşağıdakini ne yapacaksın?" Salih Koçovalı'nın karısından bahsediyordu.
O da ölecekti.
"Ölecek." Masaya koyduğum silahı elime alıp aşağıda ki karanlık odaya ilerledim.
Canını bizzat alacaktım.
Kapının önüne geldiğimde beklemeden açıldı ve içeriye girdim.
Siyah saçları darmadağın olmuş üstünde ki giysiler kirden görünmez hale gelmişti.
"Kocan çok seviyor seni." Sandalyeye oturup konuşmaya devam etti. "Her yerde arıyor seni."
"Benden ne istiyorsun?" Titreyerek kurduğu cümleyle güldüm ne istediğimi gayet iyi biliyordu.
Alacağımıda.
"Saadet Koçovalı değil mi?" Koçova'nın insanları da bir tuhaftı zekiydiler ama çalışmıyorlardı. "Aslında salak insanlar değilsiniz."
"Bir şey yapmadım ben bir suçum yok." Eşi suçluydu ailesi suçluydu o suçlu olmasa ne olurdu?
"Abim aslında iyi adamdı ama damarına basılınca çok leşti." Cebimden çıkardığım mermileri şarjöre doldurmaya başladım. "Ama her kötü huylu insanda öldürülmez ki canım." Jarjörünü yeniden yerine takıp ayağa kalktım.
"Yapma." Silahı kafasına dayadığımda hıçkırıkları odayı doldurmuştu.
"Abime de ki Böke intikamını tek tek tek alıyormuş." Beklemeden tetiği çektiğimde odanın içinde yankılanan silah sesi gidişin ifadesiydi.
Bir Koçovalı daha ölmüştü.
"Temizleyin buraları bunu da mahallesine atın Salih özlemiş." Cebimden çıkardığım mendille yüzümde ki kanı temizledim.
Salih'den
Ne yaptımsa ne ettimse yine de Saadet'i bulamamıştım.
Arın arayıp Böke'de olduğunu haber verdiğinde Yamaçla konuşup mahalleli gençleri toplayıp kendime küçük çaplı bir ordu kurmuştum.
"Saadet yengeniz o moğol köpeğinin elinde." Hepsi bir ağızdan yuhladığında elimle durdurdum. "Alacak mıyız yengenizi?"
"Evet!"
"Alacak mıyız canlarını?"
"Alacağız Salih abi için rahat olsun." Başımı sallayıp silahımı çıkardım.
O sırada mahalleye giren siyah araba dikkatimi çekmişti kapısı açılıp dışarıya atıldığında.
Sadiş?
Elimde ki silah kayıp yere düştüğüne aklımı kaybetmek üzerdim.
Kardeşlerin arabası da geldiğinde hepsi baktığım yöne dönmüştü.
"Sadiş!" Koşarak oraya gittiğimde soluğunu kaybetmiş bedeni dizlerimin üstüne aldım. "Hayır hayır Saadet!"
Herkes bu yöne koştuğunda aklımda sadece Saadet ve İdris vardı.
"Gitme yalvarırım Saadet!"
'Evlensene sen benimle."
"Gitme Saadet yalvarırım gitme sende gitme."
'Salçalı ekmek yer misin?"
"Ne olur gitme canımın içi ne olur."
'Saadet ben Salih hatırladın mı?"
"Kız Sadiş Sadiş.."
'Sadiş benim senden başka kimim var?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişim Geleceğim
FanfictionÇukur'un ağabeylerinden Cumali Koçovalı'nın kızı Arın geçmişi karşısına dikildiğinde tüm benliğini kaybeder. Yıllardır görmediği Böke ona nasıl bir tepki verecektir? Abisi ölen Böke bu hayatta ki en büyük kozunu sevdiği kadının ailesine karşı oynaya...