Bazı vedalar yakmazdı insanın canını hatta bir kuş tüyü gibi hafiflerdi insan.
Ama bazıları...
Göğsüne düşmüş koca bir taş gibi hissettirirdi insan.
Bizden gidenlerin acısıda koca bir taş gibi oturmuştu üstümüze.
"Kızım!" Saadet ablanın ölüm haberini yeni almıştık tabi ki bu işin arkasında ki kim çok iyi biliyordum.
Gözlerimden akan yaşlar durdurak bilmiyordu kim derdi ki ilk aşkımın beni bu hallere sokup ailemi teker teker eksilteceğini...
Babaannem göz yaşlarını silip ayağa kalktı. "Salih nerede?"
"Saadet ablanın evinde." Babaannem dışarı çıktığında bende arkasından ayaklandığım babam kolumdan tutup yeninden oturttu.
"Baba bırak." Kolumu kurtarıp koşarak yukarı çıktım siyah kotumu hızla üzerime giyip rastegele bir kazak alıp çekmecede duran silahı bileme taktım.
Karaca odaya girdiğinde ilk silaha sonra yüzüme baktı. "Abla." Yüzüne bakmadan dolaptaki uzun ceketi çıkardım ve üzerime geçirdim. "Abla yapma."
Yavaşça ittirip merdivenlerden indiğimde arkamdan geliyordu. "Bu savaş izleyerek bitmaz Karaca intikam şart." Arabanın anahtarını alıp dışarıya çıktım ve telefonumu açıp Böke'nin numarasını tuşladım.
"Çukur'un çıkışında ki orman yoluna gel bekliyorum seni." Cevabını beklemeden telefonu kapatıp arabayı çalıştırdım.
"Abla nereye?" Salim'in her zaman ki sorusunu es geçip açık olan kapıdan çıktım.
Tuhaf olan Karaca dışında kimsenin beni durdurmaya çalışmamasıydı.
Ben Böke'nin adıyla ölümü yan yana getirmezken şimdi canını almaya gidiyordum.
Hayat buydu işte.
Kıyamadığınıza kıyar,
Acıdığınıza acımazdınız.
Kurban okuduklarınızı kendi ellerinizle kurban ederdiniz.
Dostlar düşman düşmanlar dost olurdu.
Yola geldiğimde arabayı durdurarak kontağı kapattım torpidodaki silahı alıp ceketin cebindeki mermileri doldurdum.
"Allahım nasıl yapacağım?" Intikam şarttı Böke ölmek zorundaydı..
Onun da arabası göründüğünde silahı belimden çıkarıp arabadan indim.
"Saadet ablayı sen öldürdün değil mi?" Hızla yanına gidip yakalarından tuttum.
"Cevabını bildiğin sorular sorma." O ismi sadece kızgın olduğunda kullanırdı.
Canım çok yanıyor Böke.
"İtiraz etsen sana inanırdım ama şimdi." Silahı çıkarıp göğsüne bastırdığımda bunu bekliyormuş gibi güldü.
Onu öldüreceğimi biliyordu.
"Seni seviyorum Böke." Ufakça bir tebessüm edip elini yüzüme koyduğunda yaklaşıp dudaklarına bir öpücük kondurdum gözlerimi yumdum ve tetiğe bastım.
Sıcak eli yüzümden ayrıldığında titreyen gözlerimi zorla açtım.
"Aferin çivi kıza." Arkamı döndüğümde babam dahil tüm amcalarım karşımdaydı.
4 saat önce
"Ben halledeceğim Bökeyi." Salih amcam elinde ki bıçağı sertçe masaya sağladığında korkuyla sıçradım.
"Olur kızım yarın da seni gömelim ondan sonra ki gün Akın'ı olur olur ölüverin canım ne olacak?"
Haklıydı.
Ama Böke bana bir şey yapmazdı.
"Amca haklısın ama o adam bana bir şey yapmaz."
Sinirle soluyup ayağa kalktı.
"Bak Arın korkmuyorsun biliyorum ama yapma güzelim sakın bizden habersiz iş yapma."
Şimdi
"Amca." Ayağımın altındaki toprak havalandığında amcam kafamı tutup kendisine çekip arabaya soktu.
"Sakın çıkma." Kendi silahını çıkardığında bir kaç kurşun atıp arabaya yerleşti. "Abi gelin çabuk."
Babam ve Salih amcam arabaya koştuğunda Yamaç amcam arabayı hızla çevirip u dönüşü yaptı.
"Allah kahretsin sana bizden habersiz iş yapma dedik." Gaza daha da yüklendiğinde konuşmaya devam etti. "Fark etmeyeceğimizi mi sandın?"
"Saadet ablayı öldürdüler amca ne yapsaydım? Babaannemin dizinin dibinde mi otursaydım?" Sinirle soluyup geriye yaslandım.
"Bundan sonra böyle olacak Böke Erdenet senin silahından atılan kurşunla vuruldu onlarda bunu biliyor." Çukur'a girdiğinde arabayı kenara çekip arkaya döndü. "Silahını ver."
Bir yalan uydurmalıydım.
"Orada düştü a-"
"Ver dedim." Kararının kesin olduğunu anlayınca silahı çıkarıp amcama uzattım alıp kendisininkinin yanına koyup arabayı yeniden çalıştırdı.
"Bundan sonra biz ne dersek o telefonunu da ver." Telefonuda çıkarıp eline verdiğimde sonunda eve gelmiştik.
Kapıyı açıp direk odama çıktım.
Bazı şeyler yeni dank ediyordu ben Böke'yi kendi ellerimle öldürmüştüm.
O adam için neleri vermezdim ben.
Flashback
Titreyen ellerim yüzümü bulduğunda sakinleşmeye çalışıyordum.
Elimde nasıl kullanacağımı bilmediğim bir tabanca ile nerede olduğunu bilmediğim bir ormanda bekliyordum.
"Sakin ol Arın." Terden ıslanan saçımı arkaya atıp derin bir nefes aldım.
Tabancayı elime aldığımda önce bir süzdüm.
Babamdan gördüğüm kadarıyla bir jarjörü olması gerekiyordu.
Jarjörü çıkarıp kontrol ettim sadece iki mermi kalmıştı.
Daha fazla bekleyemezdim sesin geldiği yöne yaklaştığımda silah sesleri durulmuştu.
"Böke." Fısıltıdan dahi az çıkan sesim beni endişeyle yüz yüze bırakıyordu. "Dayan sevgilim lütfen lütfen lütfen." Adımlarım daha da hızlandığında boş bir araziye geldiğimi gördüm.
Ve bir adam.
Benim Böke'min kafasına silah dayamış gülüyordu.
O an düşündüğüm tek şey Böke'nin yaşamasıydı.
Tetiğe bastığımda ilk mermi boşa gitti dikkati buraya dönen adam silahı bana doğrulttuğunda beklemeden ikinci eli ateş ettim.
Ve bir can aldım.
"Böke." Koşarak boynuna sarıldığımda huzuru iliklerime kadar hissetmiştim.
Yeniden.
Şimdi
Anılardan ayrılmamın sebebi telefonuma gelen bildirim sesiydi.
Gönderen:0507*******
Gönderilen: Arın Beyaz Koçovalı
Zaten sende insaf yoktu.
Olsaydı terk etmezdin beni.
Böke?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişim Geleceğim
FanfictionÇukur'un ağabeylerinden Cumali Koçovalı'nın kızı Arın geçmişi karşısına dikildiğinde tüm benliğini kaybeder. Yıllardır görmediği Böke ona nasıl bir tepki verecektir? Abisi ölen Böke bu hayatta ki en büyük kozunu sevdiği kadının ailesine karşı oynaya...