Genç kadın saatlerdir bahçede oturmuş, sinirini geçirmeye çalışıyor ve düşünüyordu kara,kara ne yapacaktı? Ne yapmalıydı? Göz göre, göre berdel oluyordu. Tam yarım saat sonra bir karar çıkacaktı, bu karar hayatını çok değiştirecekti. Kendisi için belki bir dönüm noktası olacaktı.
Kendisine cahil diyen bir adamla evleniyordu. Ve bu adam yıllardır aşık olduğu adamdı. Nasıl böyle geri kafalı bir adama aşık olurdu kendisi bile şaşkınlık içindeydi bu duruma.
Buradaki kişiler okumamış olabilirdi: Ama bütün kızlar pırlanta gibi kızlardı. Sanki isteyerek okumamıştılar. Buradaki erkeklerin kızlar okurmu hiç görülmüşmü bir kadının çalıştığı ve okuduğu diye saçma bir düşüncesi vardı. Sonrada, okumamış kız cahildir, diyen geri kafalı insanlardı, buradaki kızları okutmayan kişiler asıl cahildi.
Okumanın cahillikle bir alakası olduğuna inanmıyordu. Okuyupta iki kelimeyi bir arayı getiremeyen insanlar vardı. Okumuş cahil daha çoktur belkide. Okul okuyup okumamakla cahil biri diyemezlerdi kimse. Cahil kelimesinin açılımını bilmiyen bir toplumun içindeydi ne yazıkki. Evet eğitimsiz kimseye cahil denirdi ama buradaki kızlar kendini geliştiren kişilerdi uzaktan cahil okumamış demekle olmuyordu.
Çünkü cahil kimseler, bilgisiz kimseler değildir: Cahil kimseler bildikleri şeyi yanlış bilen bilgileri yanlış anlayan kimselerdir. Doğru söylense bile kendi bildiğini okuyup doğrulayan kanıtlasan bile bu kanıtı görmezden gelenlerdir.
Cahil yanlış bilgidir. Yanlış bilgi beraberinde suçu, günahı, hatayı ve bir çok olumsuz vakayı beraberinde getirir.
Cahilliğin nedeni ise aslında toplumsal, toplum olarak gelişmeyi becerememiş bir şehirdeyseniz veya bir Ülkedeyseniz cahil insan sayısı fazladır. Evet cahilliğin neden başı eğitimdir, ama eğitimin başı anne ve babadan gelir. İlla okul okuyacak diye bir şey yok. Bir kız yada bir erkek kendini geliştirebiliyorsa o kişi cahil değildir.
Düşüncelere dalmışken ağaların toplandığın yerin kapısı açıldı. "Asmin kızım gel karar verilecek sende ol yanımızda." diyen Mahsun ağa kafa salayıp yerinden kalktı ve Mahsun ağayla birlikte içeri geçti.
İçeri geçer, geçmez simsiyah iki korkunç gözle karşılaşmıştı. Kendisini öldürecekmiş gibi bakıyordu inadına omuzlarını daha çok dikleştirip yüzünü dik tutarak ağalara taraf döndü. "Ne kararı çıktı ağalar. " dedi yüksek bir ses tonuyla. Adamın yüzü birden şaşkın bir hale bürünmüştü resmen ağalara hesap sorar şeklinde diklenen kadına baktı bir süre. " Evet neden konuşmazsınız de hayde konuşun karar ne." Ağalardan ses çıkmıyordu. Yüksek sesle konuşan kadına niye kimse haddini bildirmiyordu. " Sen bir kadınsın ne işin var bunca erkeğin içinde bir de ne hakla hesap sorarsın." Asmin hafif bir şekilde gülümsedi resmen bu adamın hiç bir bilgisi yoktu. " Ne yapalım ağam bende böyleyim. Ve son olarak çıkan karar ne. " dedi son kez.
" Ne kadarda çıkacak karara meraklısın, anlıyorum benim gibi bir adamla evlenmek istiyorsun, ve istediğinide başardım, merak ettiğini söyleyeyim sana: Pazartesi düğünümüz var sakın ha benden isteme resmî nikah, sadece imam nikahı ve son olarak senin burnundan getireceğim." Asmin bu adamın tavırlarına çok sinirlenmişti sanki kendisi çok meraklıydı onunla evlenmeye. Kim kimin burnundan getirecek onu zaman gösterecekti. " Ben bir köylüyüm ben bir cahilim. Ne yapayım? seninde dediğin gibi ellime bir fırsat geçmiş kulanmıyayım mı yani ağam ?" diye meydan okurcasına sordu tam Barla's cevap verecekken Mahsun ağa tartışan iki kişiyi durdurmak için. " Kesin sesinizi son kararı açıklıyorum..
Asmin kuzenin Ömer yeğenimi kaçırdığı için berdele karar verildi, ve berdel sen ve oğlum. Düğün tarihi Pazartesi yani iki gün sonra. Bu akşam hazır ol seni İstemeye geleceğiz. Şimdi da hayyde dağılın. " Bütün ağalar gitmeye başlamıştı tek Asmin ve Barlas kaldı. Asmin adamın öfkeden kıpkırmızı yüzüne bakarak sırıttı ve
"Akşam görüşürüz ağam." Sesini bilerek, nazlı ve cilveli çıkarmıştı Barla'sın çatılan kaşları daha çok çatılmıştı bu nasıl bir kızdı böyle bildiğin utanmaz ve arsızdı.
" Cehennemine hoş geldin o zaman." dedi tıslayarak.
Ama Asmin hiç duymamış gibi oradan uzaklaştı. Akşam için hazırlıklara ne yazıkki başlaması lazımdı.Üzgündü, mutsuzdu böyle evlenmek istemiyordu. Sevdiği adamla daha farklı şekilde evlenmek isterdi, ama kaderi ona böyle bir yol çizmişti.
.......
Üstünü giymişti. Hiç sözü olan bir kız gibi hazırlanmamıştı boydan fistan bir elbise giymiş saçlarına öylesine bağlamıştı. Normal biri gelecek sanki hiç sözü yokmuş gibi gündelik yaşamındaki köy kızları ne giyerse o da öyle kıyafetler giymişti.Ukala, kendini bilmez, hadsiz adamın burnundan getirecekti. Daha bu yaptıkları başlangıçtı, eniştesini ve teyzesinde uyarmıştı bu konuyla ilgili. Düşüncelerin içindeyken kapı çaldı. Son kez kendini aynadan inceledikten sonra kapıya doğru gidip kapıyı açtı.
Ama karşılaştığı manzara hiçte güzel değildi.Yüzü asık nefretle bakan bir kaynana ve kızgın boğaya dönmüş ellinde çiçek çikolata ile bir Barlas ağa.
Mahsun ağada üzgün bir şekilde onların arkasındaydı.
Bu gece kendisinin burnundan gelecekti farkındaydı, ama o da onların burnundan getirmesini bilirdi elbet bir gün. Çünkü bugün sadece susma hakkını kullanacaktı. Laf söz gelse bile sadece susacaktı çünkü kendisinin elline de geçerdi böyle bşr fırsa . Sadece bugün hanımefendi yeni gelin adayı gibi bir kız haline bürünecekti. Sonrası Allah kerimdi."Ne düşünüyorsun mendebur bir saatir kapıda bekliyoruz çekilde içeri geçelim. " Bu lafları söyleyen kaynanası olacak kadındı., Dakika bir gol birdi bu kadının kendisinden hoşlanmadığını biliyordu. Bu durum karşılıklıydı oda bu kadını sevmezdi. Ama daha içeriye girmeden başlamıştı. Tam bir şey söyleyeceken teyzesi hemen atılıp.
Buyurun efendim geçin kızım sen heyecandan herhalde böyle oldun al bakayım Barlas oğlumun ellinden çiçeği be çikolatayı. İlk kez görücü geliyor kusurumuza bakmayın heyecan yaptı herhal. Geçin şöyle. " salonu göstererek söylemişti bu sözleri. Barlas ağanın ellinden çiçeği çikolatayı alıp. "Ağam teşrif etmiş, hoş geldin ağam her gün sana böyle kapıyı açacağım erim hoş geldin diyerek düşünsene çok romantik. " Kıkırdaya, kıkırdıya adamın gözlerine meydan okurcasına bakarak söylemişti bu sözleri.
"Hoşbulduk, hoşbulduk hadi geçelim içeriye tez zamanda bitsin şu söz işi. " deyip içeri geçen Barla'sa üsten bakış atıp. " Haydi geçin bende siz kahveleri hazırlıyayım, deyp mutfağa geçti kahveleri yaptıktan sonra fincanlara koydu Barla'sın fincanım içine 2 çay kaşığı tuz, 3 çay kaşığı şeker, 1 çay kaşığı karabiber, 3 çay kaşığı pulbiber atıp içeri götürdü kahveleri. Herkesle sırayla dağıtıp en son Barlasa kahvesini verip "
Afiyet bal şeker olsun ağam." deyip yapmacık bir şekilde kıkırdadı isteme faslı hemen olup bitmişti. İstemeden sonra Barlas kahveden bir yudum almış ve o hızla püskürtmüştü.
" Dört dörtlük karıym diyor bir de hay ben senin karılığına " deyince Asmin hemen sözünü kesip. " Yavaş gel ağam ağzından çıkanı kulağın duysun malum artık sözlünüm ona göre davran." demiş ve adamın sirke satan yüzüne inatla bakıp. " Haydi o zaman yüzükleri keselim " dedi Mahsun ağa aralarındaki tartışmanın büyümemesi için yüzükler kesilince Barlas hafif kulağına eğilerek.
" Sevgili sözlüm o dilini keserim, bir daha sakın bana diklenme, eğer yok diklenirim diyorsan çokta güzel dillini kesmesini bilirim. " deyip
" Haydi zaten yüzüklerde takıldı bitti işim ben gidiyorum." deyip Asmini sinirden kudurtmuş bir şekilde bırakıp gitmişti.
Hayırlı bayramlar. Bugün bayram dedimki bölüm yazıp yayınlayayım okurlarını mutlu edeyim seviliyorsunuz.❤️😍
YOU ARE READING
Vefa gecesi
RomanceAsmin adıyla bütünleşmiş cesur bir kadındı dağların zirvesinde yetişen en nadide çiçek misali ender bulunan cinsten di Akıllı olgun tutuğunu koparan ve bir şavaşçı kadar cesaretliydi. Hiçbir şey onu engellemek için yeterli gelmeyecekti o sınır tan...